"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki boşanma davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-davalı kadının davasının kabulüne, davalı-davacı erkeğin davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde; davalının 29.04.2015 yılında göçmen kaçakçılığı suçlamasıyla tutuklandığını, davalı ile hiçbir iletişiminin kalmadığını, bu süreçte seneler önce eşinin fantezi yapmak istemesi nedeniyle dava dışı biri ile yaşadığı cinsel ilişkinin CD kaydının davalı eşi tarafından kardeşi ...'e verildiğini, ...'in de kendisini bu videoyu yaymakla tehdit ettiğini, ...'in de annesine mesajlar göndererek kızın porno film çekiyor dediğini, ...'in bu davranışı nedeni ile ailesinin bu CD'den haberdar olduklarını, bu durumun kendisini rencide ettiğini iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin tarafına verilmesini, müşterek çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak, kendisi için aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk, 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-davacı erkek vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinin gerçek dışı beyan ve isnatlarla dolu olduğunu, davacının bahsettiği gibi bir olay ve görüntülerin kayda alındığı hususunun tamamen gerçek dışı olduğunu, bu beyan ile de davacının müvekkilini aldatarak zina yapmış olduğunu kabul ettiğini, ayrıca davacının sorumluluklarını yerine getirmek yerine müvekilin uzun süre cezaevinde kalacağı ve artık kendisine faydalı olamayacağı inancı ile boşanma davası açarak sorumluluklarından kaçmaya çalıştığını, bu nedenle haksız davanın reddine, talep edilen nafaka ve manevî tazminat isteminin reddine, müşterek çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, müvekkil lehine 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekili birleşen dosya dava dilekçesinde; kadının zina yaptığını, güven sarsıcı hareketlerde bulunduğunu, müvekkilinin kötü gününde yanında olmak istemediğini, yok saydığını, sorumluluklarını yerine getirmediği, ilk 1 yıl cezaevine düzenli gelmiş ise de, sonradan telefonlarda tartışmaya başladığını, ortak evi müvekkilinin rızası olmadan sattığını asılsız iddialarla suçlayıp müvekkilinin ailesine ve kız kardeşine iftiralar attığını, asılsız şikayetlerde bulunduğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi (zina nedenli) ve 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin babaya verilmesini, 500,00 TL tedbir ve yoksulluk, 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazmınata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı-davacı erkeğin göçmen kaçakçılığı suçu nedeniyle 2015 yılından beri cezaevinde bulunduğu, davalı-davacı erkeğe aidiyetine ilişkin itiraz bulunmayan ve üzerlerinde Ceza İnfaz Kurumu görüldüleri olan mektuplar bulunduğu, CD içeriğinden, davacının 3.şahısla olan birlikteliğinden haberinin olduğu, davacı-davalı kadının iddia ettiği gibi isteği ve izni dahilinde gerçekleştiği yine ...'da davacı-davalı kadının ... adlı şahısla birlikte içip gezmesine ilişkin ve tanık ...'in ifadesinde geçen birleşen davaya da dayanak olan olaydan davalı-davacı erkeğin mektuplarında bahsetmiş olduğu, davacı-davalı kadını CD ve bu olay nedeni ile suçlamaktan ziyade, sevgi sözcükleri içeren ifadeler kullanması, eşinden özür dilemesi ve davacı-davalı kadın tarafından boşanma davası açılana kadar da boşanma nedeni yapıp bu yönde dava açmaması nedeni ile affetmiş sayıldığı, affeden tarafın dava hakkı olmadığı, gerek süre açısından gerekse affetme nedeni ile davalı-davacı erkeğin birleşen davasında dayanılan zina nedenine dayalı davanın kabulünün mümkün olmadığı, şiddetli geçimsizliğe ilişkin hususlarda affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar dışında davacı-davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek yeni bir olayın varlığı iddia ve ispat edilemediği, tarafların evinin davalı-davacı erkeğin borçları nedeni ile satıldığı, hatta halen ödenmeyen borçlarının bulunduğu tanıklarca ifade edildiği gerekçesi ile erkeğin birleşen davasının reddine karar verilmiş; davacı-davalı kadının boşanma davası değerlendirildiğinde; erkeğin bilgisayarından alınan ve davacı-davalı kadının başka bir erkekle birlikteliğine ilişkin davalı-davacı erkek tarafından da bilinen cinsel ilişkinin görüntüleri nedeni ile davalı-davacı erkeğin kardeşi tarafından, davacı- davalı kadına şantaj yapıldığı, olay kadının çevresi tarafından da öğrenildiği, davalı-davacı erkeğin bu derece mahrem görüntülere ulaşılmasını engellemediği, kardeşi tarafından kullanılmasına engel olmadığı, ayrıca cezaevinden yakınları aracılığı ile davacı-davalı kadını tehdit ettiği gerekçesi ile davacı- davalı kadının davasının kabulüne,tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, davalı-davacı erkeğin cezaevinde olması nedeniyle iştirak nafakası ve yoksulluk nafakasına ilişkin taleplerin reddine, davacı-davalı kadının maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine, velâyeti anneye verilen müşterek çocuk ile baba arasında; açık görüş günlerinde ayda bir kez görüşme sağlanmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili; kusur belirlemesinin ve birleşen davanın ve ferilerinin reddinin hatalı olduğunu, kusurunun bulunmadığını,davacı-davalı kadının davasının kabulünün hatalı olduğunu belirterek istinaf talebinde bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin, kadın aleyhine isnat ettiği zina olayının ve güveni sarsıcı davranışların ispat edilemediği, CD'deki görüntülerden dolayı ise kadını affettiği en azından hoş görü ile karşıladığı, affedilen ve hoş görü ile karşılanan olaylardan dolayı karşı tarafa kusur yüklenmesi mümkün olmadığı, davalı-davacı erkeğin tanık beyanlarının bir kısmının duyumlara dayalı, bir kısmının ise bizzat görgüye dayalı olmadığı, tanık ...'nın beyanlarının ise, davacı-davalı kadın ile aralarında ceza davasına konu CD nedeni ile husumet bulunduğu, bu sebeple itibar edilemeyeceği gerçekleşen bu durum karşısında, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu, davalı-davacı erkeğin, mahkemece belirlenen ve gerçekleşen kusurlu eylemleri nedeniyle birlik görevlerini ihlal ettiği gerekçesi ile davalı-davacı erkeğin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı erkek vekili kusur belirlemesinin, birleşen davasının reddinin ve davacı-davalı kadının davasının kabulünün hatalı olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflarca açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelınden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin bulunup bulunmadığı, kusur belirlemesinde delillerin takdirinde hata olup olmadığı, davacı-davalı kadının boşanma davasının kabulü ile davalı-davacı erkeğin zina ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davalarının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 161 inci ve 174 üncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.