Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10918 E. 2024/3228 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ölümle sonuçlanan boşanma davasında sağ kalan eşin kusurlu olup olmadığının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı mirasçılarının, davalı eşin kusurlu olduğuna dair iddialarını ispatlayamamaları ve dosyadaki delillerin davalı eşin kusursuzluğunu göstermesi gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1836 E., 2022/1886 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 7. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/754 E., 2022/374 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, sağ kalan eşin kusurlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

Kararın davacı erkek mirasçıları vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı erkek mirasçıları vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.05.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... mirascıları vekili Avukat ... ve karşı taraf davalı ... vekilleri Avukat ... ve Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklanması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2011 yılında evlendiğini, müvekkilinin çocuklarının yurt dışında olması ve tek kalması nedeniyle Azerbaycanlı olan davalı ile evlendiğini, müvekkilinin evlendikten sonra içine kapandığını, sebep bulunamayan hastalığının arttığını, davalının müvekkili ile çocukları arasını bozmaya çalıştığını, müvekkilinin bütün bu stres, kaygı ve baskılardan dolayı iki defa felç geçirdiğini, bu zor zamanlarında bile davalının müvekkilinin yanında olmak yerine ortak konutta yakınları ile vakit geçirmeyi tercih ettiğini, müvekkilinin yanında refakatçi olarak bir akrabası ve ücret karşılığı başka bir refakatçinin kaldığını, davalının yaklaşık olarak iki aydır müvekkilini ortak konuta almadığını, arayıp sormadığını, müvekkili ve oğlunun bir süre bağ evinde yaşadıklarını havaların soğuması nedeniyle kalacak başka evi de bulunmadığından müvekkilinin oğlu ile birlikte Almanya'ya dönmek zorunda kaldığını, davalının müvekkilinden sürekli maddî talepte bulunduğunu, saygısız ve ahlaksızca fiilleri ile müvekkili hiç bir yakını ile görüştürmediğini, evlilik birliğinin üzerine yüklediği sorumlulukları yerine getirmediğini, müvekkil ile yatak odasını ayırıp, ilgi ve alaka göstermediğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, erkek lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı erkeğin 79 yaşında olduğunu ve parkinson, şeker, arter, hipertansiyon ve kalp hastası olduğunu, davacı tarafın ileri yaşından ve hastalıklarından ötürü işlerini kendisi göremediğini, müvekkilinin yardımına ihtiyaç duyduğunu, müvekkilinin 10 yıldır davacıya baktığını, yeri geldiğinde altını temizlediğini, ilaçlarını verdiğini, yemeğini yapıp doyurduğunu, çamaşırlarını yıkadığını ve onu gözü gibi koruduğunu, davacının akli melekelerinin çok zayıflamış durumda olduğunu, pek çok şeyi hatırlayamadığını, davacının oğullarının bu durumundan istifade ederek sağlığında malına mülküne çökmek için gerek davalı müvekkiline gerekse davacıya baskı ve şiddet uyguladığını ve davacıyı kaçırarak alıkoyduklarını, malına mülküne çökmek için de uydurma iddialarla bu davayı açtırdıklarını, dava dilekçesinde zikredilen aleyhe olan hususların tamamının gerçek dışı olduğunu, davacının çocuklarının miras hisselerini ele almak için aile yuva yıkarak bu haksız temeldeki davayı açtıklarını, bu konuda müvekkilinin karakola ve savcılığa pek çok müracaatları olduğunu ve darp edilmesinden ötürü davacının çocukları aleyhine uzaklaştırma ve müvekkili lehine korunma kararı çıkartıldığını, davacının üzerine kayıtlı pek çok menkul ve gayrımenkul malı bulunduğunu, davanın reddine, boşanmaya karar verilmesi halinde müvekkili lehine aylık 15.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 2.000.000,00 TL maddî ve 750.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı erkeğin 28.07.2021 tarihinde vefat ettiği, davacının yasal mirasçılarının boşanma davasına kusur belirlemesi yönünden devam ettikleri, davalı kadının kusurunun ispatlanmadığı gerekçesiyle boşanma davası konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, sağ kalan eşin kusurlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek mirasçıları vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı erkek mirasçıları vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, delillerinin eksik toplandığını, davalı kadının evlilikte kusurlu olduğunu ispat ettiklerini ancak bu hususun Mahkemece kabul edilmediğini, yine tanık listesinde adı geçen Serdal isimli tanığın dinlenmediğini ileri sürerek kusur tespiti yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı (mütevaffa) ile davalının 2011 yılında evlendikleri, davalının davacıya baktığı, ihtiyaçlarını karşıladığı, davacının eli titreyip araba kullanamayınca ehliyet alıp bu araba ile işlerini gördüğü, davacının Almanya'da bulunan oğlu Serdar'ın da tatillerde davacı babasının yanına geldiği ve tatillerini burada geçirdiği, en son geldiğinde davalı ile kavga edip davalıyı darp ettiği, bundan dolayı hakkında ceza davası açıldığı, davalının bu olaydan sonra bağ evinden ayrılarak şehir merkezinde bulanan eve geldiği, davacı ve oğlunun bağ evinde kaldığı, aradan bir kaç gün geçtikten sonra davacının oğlu Serdar'ın davacıyı davalıya haber vermeden Almanya'ya götürdüğü, bu olaydan sonra davacı asil tarafından boşanma davası açıldığı, ancak yargılama devam ederken davacının Almanya'da vefat ettiği, davacı vefat etmeden oğlu Serdal'ın babasına ait bir kısım hisseleri ve taşınmazları üzerine aldığı, davacı her ne kadar boşanma davası açmış, vefatı ile mirasçıları davaya devam etmiş ise de, davalı kadına yüklenen kusurların net bir şekilde ispat edilemediği, birbiri ile çelişen tanık beyanlarına itibar edilerek davalı kadına kusur yüklenemeyeceği, İlk Derece Mahkemesinin kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı mirasçıları vekilinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı erkek mirasçıları vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı erkek mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kusur tespiti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; ölümle sona eren ve konusuz kalan boşanma davasında sağ kalan eşin boşanmaya sebebiyet verecek bir kusurunun ispatlanıp ispatlanmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun)190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı ve 181 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı erkek mirasçıları vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacı mirasçılarından alınarak davalıya

verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,07.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.