"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Serik Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddi ile kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı- davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla kendisini 07.09.2017 tarihinde terk ettiğini, ortak konuta dönmesi için Serik 3. Asliye Hukuk mahkemesinin 2017/94 D.İş sayılı dosyasından davalıya müşterek eve dönmesini içeren terk sebepli ihtar talebini gönderdiğini, belirtilen süre olan 2 ayın geçmesine rağmen davalının müşterek eve dönmediğini, feragat etmesi gibi nedenlerde dikkate alındığından terk ihtarının evlilik birliğinin devamını sağlamak maksatlı olduğunu, davalının evlilik birliği içindeki uyumsuz tavırları, ruh yapısındaki ciddi bozuklukları, müşterek çocuklarına bakamayacak durumda olması, davalının kendisini terk etmesi gibi nedenlerle iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 164 üncü maddesi gereğince davasının kabulüne tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2. Davacı- davalı erkek vekili karşı davaya cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadının asabi ve geçimsiz bir kişiliğinin olduğunu, aile kavramını tam olarak kavrayamadığını, küçük sorunları büyüttüğünü, kavga ve tartışma ortamı yaratmaya başladığını, ruh yapısındaki ciddi bozukluklardan kaynaklı hastalığının doğumdan sonra daha da arttığını, ruh yapısındaki ciddi bozukluklar nedeniyle defalarca doktora götürdüğünü, kendisine doktor tarafından verilen ilaçları kullandığı sürece uyumlu tavırlar sergilemekteyken, daha sonra ısrarlarına rağmen ilaçları kullanmayı bıraktığını, bu nedenle sorunların arttığını, çocuklarına annelik yapmadığını, emzirmediğini ileri sürerek karşı davanın reddine, asıl davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, kadını ve çocuğunu polislerin yanında bırakarak kaçması sonucu kadının ailesinin köydeki evine gitmek zorunda kaldığını kendisini döveceğinden ve baskı yapılarak çocuğunun elinden alınacağından korktuğu için dönmediğini,dövmeye başladığını ve sürekli baskı altında tuttuğunu,ölümle tehdit etmesi ve döverek korkutması sonucu hasta olduğunu ve korkmaya başladığını,sürekli baskı yaparak çocuğu alacaklarını söyleyerek korkuttuklarını, annesinin evinde dahi tokatladığını dövüp sonrasında annesine götürüp bıraktığını, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, karşı davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkek tarafından, kadına müşterek konuta dönmesi hususunda 21.11.2017 tarihinde terk ihtarı gönderildiği, davacı erkek 03.10.2017 tarihinde Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde boşanma davası açmış olduğu, bu davadan 06.11.2017 tarihinde feragat ettiği ve kesinleştiği, boşanma davasının açılması ile taraflar ayrı yaşamaya hak kazandığı bu nedenle kadının kendisine boşanma davası açıldığında müşterek konutu dönmesi beklenemeyeceği, dinlenen tanık beyanlarına göre tarafların 2017 yılı Eylül Ekim aylarında kavga ettikleri, bu kavga sonucunda kadının yaralanması ve kadının ailesinin evine dönmek durumunda kalması nedeniyle, erkeğin kusurlu davranışlarına maruz kalan kadının, ayrı yaşamakta ve ortak konuta dönmemekte haklı olduğu, terk ihtarı hukuki sonuç doğurmadığı; kadının davası açısından ise, eşini darp etmesi, çocuğuna annesi yerine kardeşinin bakmasını istemesi, en son kavga olayından sonra Kaymakamlık'tan eşini ve çocuğunu almaya gelmeyerek kadının ailesinin evine dönmek zorunda bırakması sebebiyle erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun’un 164 üncü maddesi gereğince erkeğin davasının reddine, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, kadın yararına 10.000,00 TL manevî ve 10.000,00 TL maddî tazminata, kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir ve 350,00 TL yoksulluk nafakasına, çocuk yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle 350,00 TL'ye yükseltilmesine sonrasında iştirak nafakası olarak devamına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davanın reddinin hatalı olduğu, kadının davasının kabulünün hatalı olduğunu ileri sürerek karar kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası ile tazminat miktarlarının talepleri doğrultusunda arttırılması gerektiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyadaki yazılara, dinlenilen tanıklara göre belirlenen kusurlar ve erkeğin davasının reddi ile kadının davasının kabulü, kadın yararına tazminat ve nafakaya hükmedilmesinin doğru olduğu gerekçesi ile erkeğin tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Tarafların sosyal ve ekonomik durumu, kusuru niteliği ve ağırlığı, kadının kişilik haklarının ihlali, kadının ve çocuğun ihtiyaçları, paranın alım gücü birlikte değerlendirildiğinde kadın yararına hükmedilen tazminat, nafaka ile çocuk yararına hükmedilen nafaka miktarlarının az olduğu gerekçesi ile kadının istinaf başvurusunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kadın yararına işleyecek yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL manevî ve 20.000,00 TL maddî tazminata, kadın ve çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakasına karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı-davalı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde belirttiği açıklamalarla birlikte kadını darp ettiği, korkuttuğu ve baskı altında tuttuğu iddialarının davalı karşı davacının kafasında kurduğu ve hastalığı sebebiyle geçirdiği sinir krizleri sırasında gördüğü hayallerinden ibaret olduğunu, alınan sosyal incelem raporunda anne N. K 'nın, kızının sinir krizi geçirerek eline meyve bıçağı alıp "senide kendimi de öldüreceğim" dediğini, H. Ö'nin polis çağırdığını, asılsız, çirkin ve iftira niteliği taşıyan iddialarla vekil edenin sürekli kendisine fiziksel ve duygusal şiddet uyguladığını söylediğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının her iki dava yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı-davacı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; belirlenen ve gerçekleşen kusurlara, erkeğin kazancı ve ekonomik şartlarına göre kadın ve müşterek çocuk için hükmedilen tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakaları ile kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davalarında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin terk hukuksal sebebine dayalı boşanma davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına tazminat ve nafaka verilme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kadın yararına hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 164 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu ve 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 327 nci, 328 inci, 329 uncu ve 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 352 inci madde, 353 üncü madde, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.