Logo

2. Hukuk Dairesi2022/10962 E. 2023/2127 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davalarında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirilerek, davacı-karşı davalı erkeğin temyiz isteminin reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1121 E., 2022/1995 K.

KARAR : Esastan ret / kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2018/456 E., 2021/92 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın da kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı-karşı davalı erkek vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin Denizli'de açtığı işyeri ve araç kaydının kadın adına yapıldığını,kadının bir tartışmada erkeği basamak olarak kullandığını, ağıza alınmayacak söz ve hakaretlerde bulunduğunu, tehdit ettiğini, ortak çocuğun doğumu ile daha gergin ve hırçın davranmaya başladığını, evliliği sadece sosyal statü olarak gördüğünü, ne eşine ne de ortak çocuğa gerekli ilgi ve şefkati göstermediğini, sorumluluklardan kaçındığını, ailesini de hiçbir zaman benimsemediğini, gizli hesaplar açıp yaptığı birikimleri gizlediğini, başına buyruk bir hayat yaşadığını, sürekli olarak yalanlar söylediğini, kendisine haber vermeden ... kızkardeşi ve onun sevgilisiyle birlikte Didim ve Bodrum'a tatile gittiğini ve yine haber vermeden kızkardeşlerine ve annesine para aktardığını öğrendiğini, bunun üzerine yaşanan tartışma sonrasında işte iken 15.09.2017 tarihinde nakliyeci çağırarak evde ne var ne yok alarak evi terk ettiğini, sonrasında küçüğün evlerine bir abinin geldiğini, abinin gece onlarda kaldığını, annesinin bu abi ile evde kavga ettiğini, abinin annesi ile birlikte kaldığını söylediğini ileri sürerek davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya bırakılmasına, ortak çocuk için 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası, erkek için 100.000,00 TL maddî ve 100,000,00 manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaları kabul etmediklerini, erkeğin ileri derecede alkol alma alışkanlığı bulunduğunu, bu nedenle birçok akşam eş ve çocuğunu evde yalnız bıraktığını, çocuğun maddî ve manevî ihtiyaçlarının anne tarafından karşılandığını, ailesine sürekli aşağılayıcı tavırlar sergileyip sinkaflı sözler söylediğini küfrettiğini, eve alkollü geldiğini ve evde de alkol almaya devam ettiğini, ya da tekrar evden çıkıp sabaha karşı eve geldiğini, alkollü bir şekilde iş yerine gelerek hakaretler ettiğini, ağza alınmayaca sözler söyleyip küfrettiğini, müşterilerinin yanında bile aşağılayıp hakaretler ettiğini, sürekli dükkana gelip kasadaki paraları isteyip alkol almaya gittiğini, ailesini arayıp sormadığı gibi ziyaretlerine de gitmediğini, sürekli ailesine karşı rencide edici sözler söylediğini, erkeğin baskıcı tavırlarına daha fazla dayanamayan kadının başka bir eve taşınmak zorunda kaldığını, o tarihten bu yana arayıp sormadığını, herhangi bir ihtiyacının olup olmadığını merak dahi etmediğini belirterek, asıl davanın reddi ile karşı davanın kabulüne, tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye bırakılmasına, ortak çocuk için 750,00 TL tedbir ve iştirak, kadın için 500,00 TL tedbir ve yoksulluk, 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların evlilik birliği içerisinde birbirlerine yönelik hakaret içeren sözler sarf ederek evlilik birliğinin üzerlerine yüklediği yükümlülükleri tam olarak yerine getirmekten kaçındıklarını, bu haliyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, toplumun, tarafların ve müşterek çocukların evlilik birliğinden beklediği menfaatin kalmadığını belirterek boşanmaya neden olan olaylarda eşlerin eşit kusurlu olduğu, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve sosyal inceleme raporu dikkate alınarak tarafların ortak çocuğunun velâyetinin belirlendiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları nazara alınarak koşulları oluşmadığından kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin reddine ve kusur durumu nedeniyle koşulları oluşmadığından tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile her iki davanın da kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talepleri ile tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili, hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek, kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, erkeğin reddedilen tazminat talepleri, çocuk için belirlenen nafakanın miktarı yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince davacı-karşı davalı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek özetle; tedbir nafakasının gerekçe gösterilmeksizin arttırıldığını, erkeğin tüm birikimini kadına açtığı kadın giyim mağazası için harcadığını, maaşını mağazaya ürün alabilmek için kullandığını, çok fazla kredi çektiğini, nafaka ödeyebilme gücü bulunmadığını, kirasını dahi ödeyemediği için abisinin yanında yaşadığını, bir kısım tanıkların kadının hakaretlerini gördüğünü beyan ettiklerini, diğer bir kısım tanık beyanları ile de kadının kusurlarının ispatlandığını, kadının duyuma dayalı tanıklarının beyanlarına itibar ederek tarafların eşit kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, dava dilekçesindeki beyanları ve dayandığı vakıaları tekrarla evlilik birliğini sona erdiren olaylarda kadının kusurlu olduğunu, davalı-karşı davacının davaya cevap dilekçesinin ve karşı davasının yasal süresi içinde yapılmadığı yönündeki itirazlarını da yineleyerek; kadının kabul edilen davası, kusur tespiti, erkeğin reddedilen tazminat talepleri, çocuk için belirlenen nafakanın miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ve erkeğin tazminat taleplerinin kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tedbir ve iştirak nafakasının miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 330 uncu maddeleri. 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu, 370 ... ve 371 ... maddeleri. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci, 51 ... maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.