Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11136 E. 2023/2261 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, kadına yoksulluk nafakası ödenip ödenmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerektiği, ancak mahkemece kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa gelirinin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı hususlarında araştırma yapılmadan eksik inceleme ile yoksulluk nafakasına hükmedildiği gözetilerek, yerel mahkeme kararının yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/655 E., 2022/2012 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 30.07.2019 - 21.08.2019

KARAR : Başvurunun kabulüyle kısmen yeniden esas hakkında hüküm

kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 18. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/675 E., 2021/337 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına, kadın ve ortak çocuk yararına nafakaya hükmedilmesine, tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-karşı davalı kadın vekilinin istinaf başvursunun kısmen kabulüyle İlk Derece Mahkemesi'nin kusur belirlemesi, iştirak nafakası ile kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine yönelik hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kusur belirlemesine ilişkin İlk Derece Mahkemesi gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesine ve kadının maddî-manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; davalı-karşı davacı erkeğin evlilik birliğinin kendisine yüklediği sorumluluklarından kaçındığını, alkol kullandığını, eve geç geldiğini, ailesinin sürekli evliliğe müdahale ettiğini, erkeğin ve ailesinin kadına hakaret ettiğini, erkeğin annesinin sürekli kadına misafir ağırlattığını, erkeğin doğum sürecinde eşiyle ilgilenmediğini, 2019 yılının Ramazan ayında taraflar arasında yaşanan son olayda Ramazan Bayramı'nda kadını babasına götürmediğini, kadının kendisinin baba evine ziyarete gittiğini, kadının ailesine soğuk davrandığını, uyuşturucu kullandığını ve eşini darp ettiğini, ayrıca kadının babasını da dövdüğünü, kadının babasına eşi ile ilgili kötü sözler söylediğini, tarafların 06.06.2019 tarihinden beri ayrı olduklarını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, kadın lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuk lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, yine kadın yararına 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; davacı-karşı davalı kadının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, erkeğin kusurunun bulunmadığı, kadının ortak çocukla ilgilenmediğini, ortak çocuğun beslenmesiyle ilgilenmediğini, temizliği ile alakadar olmadığını, çocuğu baba ve ailesine karşı koz olarak kullandığı, eşinin akrabaları arasında laf taşıdığını, akrabaları birbirine düşürdüğünü, erkeğin annesi hakkında olumsuz konuşmalar yaptığını, birlik görevlerini yerine getirmediğini, kişisel bakımına özen göstermediğini, erkeği çevresine kötülediğini, erkeğin babasına eşya fırlatarak kaşını yaraladığını, çocuğu göstermemekle erkeğin annesini tehdit etiğini iddia ederek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı- karşı davacı erkeğin evlilik sorumluluklarından kaçındığı, alkol kullandığı, eve geç geldiği, anne babasının evliliğe sürekli müdahele ettiği, annesinin, eşine kendi misafirlerini ağırlattığı, bunun yoğun bir şekilde olduğu, 2019 yılının Ramazan Bayramında anne ve babasına götürmediği, kayınpederine "kızın adam olmaz" şeklinde beyanda bulunduğunun sübuta erdiği fakat bu beyanından sonra evliliğin devam ettiği, davacı- karşı davalı kadının da ortak çocuğu, baba ve ailesine karşı koz olarak kullandığı, eşinin akrabaları arasında laf taşıdığı, onları birbirine düşürdüğü, kayın validesi aleyhine konuştuğu, birlik görevlerini yerine getirmediği, gece geç yattığı, sabah kalkmadığı, kayın validesine rencide edici sözler söylediği, komşularına eşini, kayın peder ve kayın validesini kötülediği, kendi annesiyle birlikte kayın validesine hakaret ettiği, kayın pederine fotoğraf çerçevesi fırlatıp yaralanmasına sebep olmuşsa da bu olaydan sonra uzunca bir süre evliliğin devam ettiği, bu durumda erkeğin kadını affettiği, en azından olayı hoş görüyle karşıladığından bahisle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları yönünde yapılan değerlendirme ile asıl ve karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, sosyal inceleme raporundaki tespitler ve çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç yaşta olduğu gözetilerek ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, kadın yararına dava tarihinden itibaren aylık 700,00 TL tedbir nafakası ile hükmün kesinleşmesinden itibaren aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, çocuk yararına dava tarihinden itibaren aylık 400,00 TL tedbir ve kararın kesinleşmesinden itibaren aynı miktar üzerinden iştirak nafakasına hükmedilmesine, tarafların eşit kusurlu olmaları nedeniyle maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesiyle; erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve nafaka miktarları yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde; kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, velâyet, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince kadının “kayın pederine fotoğraf çerçevesi fırlatıp yaralanmasına sebep olmuşsa da bu olaydan sonra uzunca bir süre evliliğin devam ettiği, bu durumda eşinin affettiği” kabul edilmiş ise de yargılama kapsamında sözkonusu eylemin ispatlanmadığı, öte yandan İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen ve gerçekleşen kusurlu davranışların yanında fiilen iki yıl süren bu evlilikte davalı-karşı davacı erkeğin eşine birden çok kez fiziksel şiddet uyguladığı, kadını evden gönderdiği, kadının ailesine göstermesi gereken asgari düzeyde saygıyı dahi göstermediği, taraflar arasında yaşanan en son olayda da yine kadına fiziksel şiddet uyguladığı, gerek evlilik süresinin kısalığı gerek bu dönem içerisinde kadının doğum yaptığı hususlarının beraber değerlendirilmesi neticesinde kadının, erkeğin eylemlerini affettiğinden bahsedilemeyeceğinden bahisle davalı-karşı davacı erkeğin ağır, davacı-karşı davalı kadının ise az kusurlu olduğu, az kusurlu kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiği, ortak çocuğun yaşı ile anne bakım ve ilgisine muhtaç olması nedeniyle velâyetin anneye verilmesinin uygun olduğu ancak tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile ortak çocuğun ihtiyaçları nazara alındığında çocuk lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı kadın vekilinin kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarı ile kendi tazminat taleplerinin reddine yönelik yaptığı istinaf başvurusunun kabulüyle İlk Derece Mahkemesi'nin kusur belirlemesine ilişkin gerekçesinin belirtilen şekilde düzeltilmesine, iştirak nafakası ile kadının tazminat taleplerinin reddine ilişkin verilen hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurmak suretiyle ortak çocuk lehine kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 600,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine ise 40.000,00 TL maddî, 30.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, tazminatlara hükmün kesinleşmesinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, davalı-karşı davacı erkeğin tüm, davacı-karşı davalı kadının ise sair istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; davalı-karşı davacı erkeğin ağır kusurlu olduğuna dair tek bir delilin bile dosya içeriğinde mevcut olmadığını, kadının erkeğe izafe ettiği tüm kusurları affettiğini, erkeğin ailesine karşı olumsuz söz ve davranışlarda bulunduğunu, kişisel temizliğine dikkat etmediğini, ortak çocukları göstermeyeceği yönünde erkeği ve ailesini tehdit ettiğini, kadın tanıklarının beyanlarının görgüye dayalı olmadığını, kadının dosya istinaf aşamasında iken SGK'lı olarak bir işte çalışmaya başladığını, yoksulluk nafakasına ve kadının tam kusurlu olması nedeniyle maddî ve manevî tazminata hak kazanamadığın, ortak çocuğun hali hazırda babası ile birlikte kaldığını, bakımını babaannesinin üstlendiğini ileri sürerek kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatlar, velâyetin anneye verilmesi, erkek aleyhine tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi ile kendi manevî tazminat talebinin reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte davalı-karşı davacı erkekten kaynaklı bir kusurun bulunup bulunmadığı, kadının davasının kabulü ile kadın yararına tedbir-yoksulluk nafakası ve maddî-manevî tazminata hükmedilmesine ilişkin koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği, çocuğun velâyetinin anneye verilmesinin çocuğun ... menfaatine uygun olup olmadığı, çocuk lehine iştirak nafakası ödenmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, erkeğin manevî tazminat talebinin reddinin hukuka aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... maddesi ile 371 ... maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 ... maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkeğin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- Boşanan eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmek için, nafaka talep eden eşin boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek olması gerekir. Somut olayda davacı-karşı davalı kadının dosya içeriğine yansıyan SMS kayıtlarında, çalıştığına ilişkin mesajlarının olduğu, bu mesaj içerikleriyle uyumlu olacak şekilde davalı-karşı davacı erkeğin istinaf ve temyiz dilekçelerinde kadının çalıştığını iddia ettiği anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece davacı-karşı davalı kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyor ise ne zamandan beri çalıştığı, işinin düzenli ve sürekli olup olmadığı ile gelirinin kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde olup olmadığı hususlarında güncel sosyal ekonomik durum araştırması yapılarak boşanma yüzünden yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin belirlenmesi suretiyle gerçekleşecek sonuca göre kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında karar verilmesi gerekirken, bu konuda eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk nafakası yönünden BOZULMASINA,

2.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2023 tarihinde karar verilmiştir.