"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece ek kararla davacı kadın vekilinin tavzih talebinin kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ek kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2013 yılında evlendiğini, bu evlilikten ortak çocukları olduğunu, erkeğin, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet uyguladığını, birlik görevini ihmal ettiğini, iddia ederek davanın kabulü ile evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk yararına her yıl %10 oranında arttırılmak üzere aylık 800,00 TL tedbir nafakası, 800,00 TL iştirak nafakası, kadın yararına her yıl %10 oranında arttırılmak üzere aylık 700,00 TL tedbir nafakası, 700,00 TL yoksulluk nafakası, 75.000,00 TL maddî tazminat, 75.000,00 manevî tazminat ve ziynet alacağının iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılmasında davalı erkeğin kusurlu olmadığını, davanın, boşanmaya ilişkin kısmının kabulü ile ortak çocuğun velâyetinin, ortak çocuk yuvaya başlayana kadar anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 150,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine ve kadının maddî her türlü talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece, erkeğin, kadından her isteğini yerine getirmesini istediği, kendi dediklerinin yapılması durumunda sorunların çözüleceğini söylediği, psikolojik şiddet uyguladığı, taraflar arasında cinsel problemlerin de olduğu bu sorunlar için psikoloğa başvurulduğu ancak çözüm bulunamadığı, erkeğin müstehcen görüntüler izlediği, kadının ise bu durumdan rahatsız olduğu, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenecek kusurlu bir davranışın ispatlanamadığı, gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun yaşı, anne ilgisine muhtaç olduğu dikkate alınarak velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuğun yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası, aylık 300,00 TL iştirak nafakası, iştirak nafakasının, her yıl TUİK'in yayınladığı ÜFE oranında arttırılmasına, kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası, kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam ya da ağır kusurlu olmadığı ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından kadın yararına aylık 400,00 TL yoksulluk nafakası, yoksulluk nafakasının, her yıl TUİK'in yayınladığı ÜFE oranında arttırılmasına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu dikkate alınarak kadın yararına 15.000,00 TL maddî tazminat, 15.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, velâyet ve kişisel ilişki yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairemizin 16.10.2018 tarih, 2018/4391 E., 2018/11175 K. sayılı kararı ile 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun'un 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, taraflar ve ortak çocuk ile görüşülerek tarafların yaşadığı ortamlarda da inceleme yapılmak suretiyle rapor istenip; kişisel ilişki konusunda bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve araştırmayla karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, ayrıca ortak çocuk ile davalı baba arasında refakatçi eşliğinde kişisel ilişki kurulmasının babanın kişisel ilişki hakkını sınırlar nitelikte olduğu anlaşıldığından belirtilen yön gözetilmeden yazılı olduğu şekilde düzenleme yapılmasının da doğru olmadığı gerekçesiyle Mahkeme kararının kişisel ilişki yönünden bozulmasına, sair yönlerden ise onanmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1.Mahkemenin 08.07.2019 tarih, 2018/923 E., 2019/475 K. sayılı kararı ile bozma ilâmı ile kesinleşen kısımlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bozma ilâmında belirtilen hususlar dikkate alınarak ortak çocukla baba arasında kişisel ilişki kurulmasına karar verilmiş, Mahkeme kararı 26.09.2019 tarihinde kesinleşmiştir.
2.Mahkemenin 07.11.2022 tarihli ek kararı ile; davacı kadın vekili tarafından; Mahkemenin 12.04.2016 tarihli kararının hüküm fıkrasında TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranı olarak bir önceki yıla göre mi ya da on iki aylık ortalamaya göre mi artırım yapılacağı veya başka bir ölçütün mü kullanılacağı açıkça belirtilmediği, oranlar arasındaki farklar nedeniyle hükmün icrasında taraflar arasında ihtilâf yaşandığı, nafaka güncelleme oranının açıkça belirtilerek hükmün açıklanması, gerekçeli kararın üçüncü ve dördüncü bentlerinde gösterilen hükmün icrasında tereddütlerin giderilmesi için açıklanarak tavzihine karar verilmesinin talep edildiği, Mahkemece, duruşma açıldığı, duruşma gününün taraflara tebliğ edildiği ve yapılan yargılama neticesinde, Mahkeme kararının üçüncü ve dördüncü bentlerinin hükmün icrasında tereddüt yarattığı anlaşıldığından davacı kadın vekilinin tavzih talebinin kabulü ile Mahkeme kararının üçüncü bendinin, tarafların ortak çocukları için daha önce karara bağlanan aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştikten sonra aynı miktarda iştirak nafakası olarak devamı ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ... bu nafakanın hüküm kesinleştiği tarihi takip eden bir yıl sonra başlamak üzere her dönem başında her yıl geçmişe dönük bir yıllık TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırıma tabi tutulmasına, şeklinde, dördüncü bendinin ise davacı yararına daha önce ara karara bağlanan aylık 400,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşene kadar devamına, kesinleştikten sonra aynı miktarda yoksulluk nafakası olarak devamı ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ... bu nafakanın hüküm kesinleştiği tarihi takip eden bir yıl sonra başlamak üzere her dönem başında her yıl geçmişe dönük bir yıllık TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında artırıma tabi tutulmasına, şeklinde tavzihine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, ek kararın nafakanın her yıl geçmişe dönük bir yıllık TÜİK tarafından açıklanan ÜFE oranında arttırıma tabi tutulmasına şeklinde verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek hükmün tamamının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararın hatalı olduğu, yaşanan enflasyon nedeniyle ÜFE oranlarının fahiş miktarda arttığı, bu oran üzerinden yapılacak hesaplamanın erkeğin mağduriyetine sebebiyet vereceği, kararın, yasal faiz üzerinden artış yapılması şeklinde verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün tamamının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Mahkeme ek kararında belirtilen nafaka artışına dair düzenlemenin doğru olup olmadığı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası. 6100 sayılı Kanun'un 305 inci maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 166 ncı maddesi, 175 inci maddesi, 174 üncü maddesi ve 182 nci maddesinin dördüncü fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.