Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11166 E. 2023/2258 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında erkeğin kusur oranı, kadının yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat taleplerinden dava dilekçesinde feragat edip etmediği ve ıslah dilekçesiyle bu taleplerde bulunmasının hukuki sonuçları uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadının dava dilekçesinde yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat taleplerinden feragat ettiği, ıslah dilekçesiyle bu taleplerin ileri sürülmesinin feragatin geri alınması anlamına gelmediği ve bu konuda yasal imkan bulunmadığı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1138 E., 2022/1468 K.

DAVA TARİHİ : 28.02.2019

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bartın Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/119 E., 2021/260 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüyle hükmün kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacı kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı kadın dava dilekçesinde; davalının başka bir kadınla kaçarak evi terk ettiğini, evlilik süresi boyuncu sorumsuz davrandığını, erkek çocuk doğuramayacağı yönünde kadını suçladığını, kadının ailesinin yanına sığındığını, yaşanan bu olaylar yüzünden ortak çocuğun psikolojisinin bozulduğunu, intihara teşebbüs ettiğini, geçimsizliğin boyutunun şiddete kadar vardığını iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesine, ortak çocuk için aylık 500,00 TL iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı kadın dava dilekçesinde kendisi için tedbir ve yoksulluk nafakası istemediğini, maddî ve manevî tazminat talebi bulunmadığını belirtmiştir.

2. Davacı kadın vekili 16.12.2019 havale tarihli ıslah dilekçesiyle; boşanma davasını, olaylar, vakıa, delil ve talepler yönünden ıslah ettiklerini, davalı erkeğin kadına iftira attığını, 17.07.2019 tarihinde kadının çalıştığı işyerine ilişki yaşadığı kadınla gelerek olay çıkardığını, kadının patronu ile kavga ettiğini, erkeğin kadına sürekli fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve aşağılamalarda bulunduğunu, namusuna yönelik iftira attığını, sadakatsiz davrandığını, kadının kalp krizi geçirip anjiyo olacağını, ekonomik sıkıntıya girdiğini, kadının mevcut ve beklediği menfatin boşanma yüzünden önemli ölçüde zarar gördüğünü, davalı erkekten gördüğü psikolojik, fiziksel ve duygusal şiddetin kadının onuruna ve kişilik haklarına zarar verdiğini, tüm bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten tahsiline, kadın için 500,00 TL tedbir nafakası ile yoksulluk nafakasına hükmedilmesine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde; eşinin psikolojik rahatsızlıklarının bulunduğunu ve bu nedenle evlilik birliği içinde problemler çıkarttığını, hayatında başka kadın olduğu iddiasını da kabul etmediğini, eşine sadık olduğunu, aksine davacı kadını sadakatsiz olduğunu, bu aldatma nedeniyle davacı kadının evi terk ettiğinde kadın sığınma evine yerleştiğini, araya büyüklerin girmesi üzerine evlilik birliğinin devam ettiğini, davacı kadının erkek kardeşinin alkol bağımlısı olup evde her gün alkol kullandığını, ortak kızı Cansu'nun uyuşturucu kullanan şahıslarla arkadaşlık etmesi nedeniyle davalının kızını uyarmaya çalıştığında davacı kadının erkek kardeşinin hakaret ettiğini, evden kovulduğunu, tarafına yüklenecek herhangi bir kusur bulunmadığını, ekonomik durumunun ... olmadığını, tüm bu edenlerle davacının davasının reddine, tedbiren ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı erkeğin telefon dökümlerine göre başka bir kadınla gece geç saatlerde ... süreli ve sık konuşmalar yaptığı, üçüncü kişilere başka bir kadın bulduğunu söylediği ve tanıklar tarafından başka bir kadınla görüldüğünün sabit olduğu, böylece evlilik birliğinin kendisine yüklemiş olduğu sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, kadına hakaret ettiği, fiziksel şiddet uyguladığı, evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği, davacı her ne kadar ıslah dilekçesi ile davalının 17.07.2019 tarihinde kadının işyerine başka bir kadın ile gelerek patronu ile kavga ettiğini bunun üzerine Bartın 1. Asliye Ceza Mahkemesinde yargılamanın devam ettiğini beyan etmişse de, dava tarihinden sonra meydana gelen olayların ıslah suretiyle değerlendirilebilmesinin mümkün olmadığı yönünde yapılan değerlendirme ile bu vakıanın hükme esas alınamayacağı, davacı kadına atfı kabir bir kusurun bulunmadığı, böylelikle boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı kadının davasının kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuk ... olduğundan velâyet hususunda karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî, 18.000,00 TL manevî tazminatın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, davacı için aylık 400,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, mahkemenin 16.07.2019 tarihli celsesinde ortak çocuk için takdir edilen aylık 500,00 TL nafakanın ortak çocuğun ergin olduğu tarih itibariyle sonlandırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; davacı kadının yerel mahkemeye sunmuş olduğu delil dilekçelerinin usulüne uygun olmadığını, süresi dışında sunulan delillerin toplanmaması ve bildirilen tanıkların dinlenmemesi gerekirken, tanıkların dinlenip delillerin toplanarak aleyhine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, erkeğin delil dilekçesindeki deliller dikkate alınmaksızın kadının usulüne uygun olmayan delillerinin toplanarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadının dava dilekçesinde sadece tanık deliline dayandığı, vakıa olarak da sadakatsizlik, fiziksel şiddet ve birlik görevlerinin yerine getirmemesi iddialarına dayandığı ancak İlk Derece Mahkemesince davacı tarafça delil gösterilmeyen HTS kayıtlarından davalıya kusur yüklenmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hakaret iddiası olmamasına rağmen hakaretin kusur olarak erkeğe olarak yüklenemeyeceği yönünde yapılan değerlendirme ile davalı erkeğin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kusur gerekçesinin sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan, eşine fiziksel şiddet uygulayan ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmeyen davalı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, davacı kadının, dava dilekçesinde davalı eşinden yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat istemediğini bildirdiği, bu beyanın feragat niteliğinde olduğu, bu taleplerin sonradan ıslah dilekçesi ile tekrar istenilmiş olmasının feragat beyanı karşısında sonuç doğurmayacağı, feragatle ilgili taraf işleminin ıslahla geri alınmasının yasal olarak mümkün olmadığı gözetilmeden, davacı kadın lehine yoksulluk nafakası ve maddî-manevî tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davalı erkeğin yoksulluk nafakası ile, maddî-manevî tazminata yönelik istinaf başvurularının kabulü ile, İlk Derece Mahkemesinin bu yönlere ilişkin verdiği hükümlerin kaldırılmasına, bu konularda kısmen yeniden esas hakkında hüküm kurularak davacı kadının yoksulluk nafakası ile, maddî ve manevî tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesince yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar vermesinin hukuka aykırı olduğunu, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat istemlerinden feragat ettiğine dair açık bir beyanının olmadığını, erkeğin tam kusurlu olması nedeniyle kadının fer'î haklarından feragat etmesinin mümkün olmadığını, ıslah dilekçesi ile yoksulluk nafakası ve tazminat talep ettiklerini, Bölge Adliye Mahkemesince kusur belirlemesinin düzeltilmesine ilişkin verilen kararın hatalı olduğunu, ıslah dilekçesi ile yeni boşanma nedeni ve delil ileri sürülebileceğini, HTS kayıtlarına dayanarak erkeğe kusur yüklenmemesinin hatalı olduğunu, yine ıslah dilekçesiyle ileri sürülen hakaret kusurunun erkeğe yüklenmemesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında var olan geçimsizliğin erkeğin hangi kusurlarından kaynaklandığı, kadının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine ilişkin şartların oluşup oluşmadığı, kadının ıslah dilekçesi ile yeni bir vakıa ve delile dayanıp dayanamayacağı ile dava dilekçesindeki fer'î taleplere ilişkin beyanlarının yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat taleplerinden feragat niteliğinde olup olmadığı ile ıslah dilekçesiyle feragat beyanından dönülüp dönülmeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... ve 371 ... maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadın vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.