Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11183 E. 2023/1748 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, buna bağlı olarak yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, kadının ağır kusurlu olduğu hususunu göz ardı ederek tarafları eşit kusurlu kabul etmesi ve buna bağlı olarak erkeğin tazminat taleplerini reddedip kadına yoksulluk nafakasına hükmetmesinin hatalı olduğu, kadının kusurlu davranışlarının erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve bu nedenle erkeğin tazminat taleplerinin kabul edilmesi gerektiği gözetilerek karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1273 E., 2022/1495 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 27.05.2019

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin tüm, kadının diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; ailesinin evliliklerine olan müdahalesine kayıtsız kaldığını, ailesinden ve çevresinden uzak kalamadığını, erkeğin isteği ile erkeğin ailesininde yaşadığı ...'a taşındıklarını, bir meseleden dolayı şiddet uyguladığını fakat özür dilediğinden barıştıklarını, erkeğin ilgisiz davrandığını, gece geç geldiğini, kadını yalnız bıraktığını, kararların ortak alınmadığını, fikrini önemsemediğini, son olarak da erkeğin amcasının tarafların oturdukları beşinci kattaki daireden çıkarak aynı kira bedeliyle birini kattaki daireye taşınmalarını istediğini, müvekkilinin de birinci kattaki daireye geçmek istemediğini, daha uygun ve makul bir daireye kiraya çıkabileceklerini söylediğini, erkeğin ise ben alt kata taşınıyorum, ister gel ister gelme şeklinde sözler söyleyerek uzlaşmaya yanaşmadığını, müvekkilinin konuşmak istediğinde üzerine yürüyüp hakaret ettiğini, müvekkilinin de babasını arayarak kendisini almasını istediğini, tarafların bu şekilde ayrıldıklarını, müvekkilinin ertesi gün çeyiz eşyalarını almak için eve geldiğinde kapı kilidinin değiştirildiğini gördüğünü, erkeğin gelip kapıyı açtığını, müvekkilinin şahsi eşyalarını almaya başladığı sırada erkeğin babasının gelip kadına ve kadının ailesine hakaret ve tehdit ettiğini, mevcut şartlarda evliliğin devamının mümkün olmadığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun)166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 75.000,00 TL maddî 75.000,00TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını, kadının sürekli kavgacı tutum içinde olduğunu, fiziksel ve psikolojik şiddetine maruz kaldığını, kadının erkeği sevmediğini ve onunla evliliği istemediğini defalarca yüzüne beyan ettiği, en ufak problemde boşanmayı istedi, kadınlık yapmadığını, kaçındığını, çocuk istemediğini, gizli doğum kontrol hapı kullandığını, en son ayrılık olayında davacının eğer alt kata taşınırsak ben bu evlilikte yokum şeklinde ifade kullandığını, alt kata taşınmayı kabul etmeyerek ...'ye ailesinin yanına döndüğünü, bu şekilde müşterek yaşama son verme iradesini evi terk ederek gösterdiğini, erkeğin ailesi ile iyi ilişki içinde olmadığını, eşinden gizli doğum kontrol hapı kullandığını, fiili ayrılıktan sonra da eşine ağır hakaretler içeren mesajlar gönderdiğini, kadının tam kusurlu olduğunu belirterek asıl davanın reddine, karşı boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, müvekkili lehine 75.000,00 TL maddî ve 75.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; tarafların ortak çocuklarının bulunmadığı, evliliklerinin başında kadının ailesinin evinde kiracı olarak oturdukları daha sonra ...'da erkeğin amcasının evine kiracı olarak taşındıkları, son olarak ev sahiplerinin evden çıkmalarını istemesi üzerine, erkeğin amcasının alt kattaki diğer dairesine taşınmak istediği, kadının bunu istemediği, taraflar arasında yaşanan tartışma sonrasında kadının evden ayrıldığı ve ailesinin yanına gittiği ve tarafların bir daha bir araya gelmedikleri, taraflar arasında geçimsizlik bulunduğu, erkeğin evliliğin ilk aylarında, taraflar kadının babasının evinde kiracı olarak oturmakta iken yaşanan tartışma nedeni ile evi terk ettiği, ancak bir süre sonra tarafların barıştıkları ve bir araya geldikleri ve ...'a taşındıkları, ...'a taşınmalarından önceki olaylar, tarafların barışmaları, bir arada yaşamaya devam etmeleri nedeniyle birbirlerini affetmiş ya da en azından hoşgörmüş sayılmaları gerektiğinden taraflara yüklenecek kusurun belirlenmesinde dikkate alınmadığı, ...'a taşındıktan sonra da taraflar arasında tartışmalar yaşandığı, geçimsizliğin devam ettiği, birlikte yaşanacak konutu birlikte seçme konusunda taraflar arasında evliliğin başından bu yana sorunlar olduğu, erkeğin alt kattaki amcasına ait diğer daireye taşınmaya kadını zorladığı, anlaşma yol ve yöntemlerini denemek yerine eşine baskı uyguladığı ve bu suretle kusurlu olduğu, kadının da birlikte yaşanacak konutu birlikte seçme konusunda eşi ile uzlaşma yolunu bulmak yerine ailesini arayarak müşterek konuttan ayrıldığı, ayrıca evlilik süresince üçüncü kişilere ben bu adama çocuk doğurmam dediği, çocuk istemediğini söylediği, eşinin ailesinin evine gelmesini istemediğini söylediği, sıklıkla küçük olayları büyüterek kavga çıkardığı, tartışmalar sırasında erkek eşin boynunun ve çenesinin alt kısmını yaraladığı, erkek eşe bağırdığı, bu suretle erkeğe fiziksel, psikolojik ve sosyal şiddet uyguladığı, bu durumda evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda her iki tarafın da kusurlu olduğu ancak kadının ağır kusurlu, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesiyle her iki davanın kabulüne, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, evli olarak geçirdikleri süre, kusur durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları, evli kaldıkları süre ve kusurların erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği dikkate alınarak eşit ya da daha ağır kusurlu olmayan erkek yararına yasal faiziyle 10.000,00 TL maddîve 10.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına 400,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile tazminat taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı kadın vekili kusur belirlemesi, reddedilen nafaka ve tazminat talepleri ile erkek lehine hükmedilen tazminatlar yönünden, erkek vekili kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası ile tazminat miktarları yönünden istinaf talebinde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 01.04.2022 tarihli ve 2021/649 Esas, 2022/577 Karar sayılı kararıyla; gerekçeli kararın erkek vekiline 08.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, erkek vekili iki haftalık yasal süre içerisinde istinaf yoluna başvurmadığı, kadın vekilinin ise, boşanma kararları yönünden istinaf talebinde bulunmadığı, kadın vekilinin istinaf dilekçesinin erkek vekiline 28.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, erkek vekilinin de 30.03.2021 tarihli istinaf dilekçesiyle katılma yoluyla istinaf talebinde bulunduğu, kadının boşanma kararı yönünden istinaf talebinde bulunmadığının anlaşılması karşısında erkek vekilinin katılma yoluyla kadının kabul edilen boşanma davasını istinaf hakkı bulunmadığından erkeğin kadının kabul edilen boşanma davasına ilişkin istinaf talebinin reddine karar vermek gerektiği, yapılan yargılama sonucunda, Mahkemece, boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, dosya kapsamında mevcut tanık beyanları ve diğer belgelerden kadına yüklenen konutu birlikte seçme konusunda eşi ile uzlaşma yolu aramadığı, çocuk istemediğini söylediği, eşinin ailesinin evine gelmesini istemediğini söylediğine ilişkin iddiaların ispatlandığının kabulüne olanak bulunmadığı, belirtilen isnatların kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru görülmediği, erkeğin eşini kendi seçtiği konuta taşınmaya zorladığı, bu sebeple çıkan tartışma sonucu kadını eşinin baba evine dönmesi üzerine hemen müşterek hanenin kilidini değiştirdiği, kadının da erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı, bu halde, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekirken hatalı kusur belirlemesi ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği, boşanmaya neden olaylarda ağır kusurlu olmadığı anlaşılan, düzenli bir işi ve yeterli geliri bulunmayan bu anlamda boşanmayla birlikte yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmak suretiyle yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; tarafların eşit kusurlu olduğunun tespitine, kadın lehine aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, erkeğin maddîve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilerek kadının kusur belirlemesi ile yoksulluk nafakası dışındaki istinaf taleplerinin reddine, erkeğin tüm istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairenin 04.07.2022 tarihli 2022/4727 Esas ve 2022/6603 Karar sayılı kararıyla Bölge Adliye Mahkemesince hüküm fıkrasının b/1 bendinde kadının kusur tespiti ve yoksulluk nafakası dışındaki istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkarsının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine karşın, hüküm fıkrasının 3/a bendinden erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmek sureti ile hüküm içerisinde çelişki yaratıldığı gibi, hükmün gerekçe kısmında gerekçeli kararı erkek vekiline 08.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, erkek vekili iki haftalık yasal süre içerisinde istinaf yoluna başvurmadığı, kadın vekilinin ise, boşanma kararları yönünden istinaf talebinde bulunmadığı, kadın vekilinin istinaf dilekçesinin erkek vekiline 28.03.2021 tarihinde tebliğ edildiği, erkek vekilinin de 30.03.2021 tarihli istinaf dilekçesiyle katılma yoluyla istinaf talebinde bulunduğu, kadının boşanma kararı yönünden istinaf talebinde bulunmadığının anlaşılması karşısında erkek vekilinin katılma yoluyla kadının kabul edilen boşanma davasını istinaf hakkı bulunmadığından erkeğin davacı davalı kadının kabul edilen boşanma davasına ilişkin istinaf talebinin reddine karar verildiği belirtilerek erkeğin, kadının kabul edilen boşanma davasına ilişkin istinaf isteminin incelemeyeceği belirtildiği halde, hüküm fıkrasında erkeğin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkarsının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tüm yönlerden ayrı ayrı esastan reddine karar verilmek sureti ile gerekçe ve hüküm arasında çelişki yaratıldığı, bu haliyle karar hem gerekçe ve hüküm yönünden, hem de hüküm fıkraları itibari ile kendi içinde çelişkili olduğu, bu durum tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, hükmün münhasıran bu sebeple bozulmasına, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; yapılan yargılama sonucunda, Mahkemece, boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, dosya kapsamında mevcut tanık beyanları ve diğer belgelerden kadına yüklenen konutu birlikte seçme konusunda eşi ile uzlaşma yolu aramadığı, çocuk istemediğini söylediği, eşinin ailesinin evine gelmesini istemediğini söylediğine ilişkin iddiaların ispatlandığının kabulüne olanak bulunmadığı, belirtilen isnatların kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru görülmediği, erkeğin eşini kendi seçtiği konuta taşınmaya zorladığı, bu sebeple çıkan tartışma sonucukadını eşinin baba evine dönmesi üzerine hemen müşterek hanenin kilidini değiştirdiği, kadının da erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı, bu halde, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekirken hatalı kusur belirlemesi ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu, eşit kusurlu eş yararına tazminata hükmedilemeyeceği, boşanmaya neden olaylarda ağır kusurlu olmadığı anlaşılan, düzenli bir işi ve yeterli geliri bulunmayan bu anlamda boşanmayla birlikte yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınmak suretiyle yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kadının kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile erkek lehine hükmedilen tazminatlara yönelik istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili hükümlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle; tarafların eşit kusurlu olduğunun tespitine, kadın lehine aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilerek kadının sair istinaf taleplerinin reddine, erkeğin tüm istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğunu, Bölge Adliye Mahkemesince kadından kusur çıkarılmasının hatalı olduğunu, iddialarını ispatladıklarını, kadın tarafından ileri sürülen hiç bir iddianın ispat edilemediğini dolayısıyla müvekkile yüklenen kusurların ne şekilde ispatlandığı ortaya konulmadığını, gerekçelendirilmediğini belirterek kararı; kadının kabul edilen davası, kusur belirlemesi, nafaka ile reddedilen maddî ve manevî tazminat talepleri yönünden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, erkeğin kusurunun ispatlanıp ispatlanmadığı, kusur belirlemesine göre kadının davasının kabulünün gerekip gerekmediği, kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilme koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile taleplerin reddinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi hükümleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkek vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Taraflar arasında görülen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı karşılıklı boşanma davalarının yapılan yargılaması sonunda, İlk Derece Mahkemesince boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduklarından bahisle karşılıklı davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkek yararına maddî ve manevî tazminata, kadın yararına tedbir nafakasına, kadının tazminat taleplerinin ve yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmiş, hükme karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Bölge Adliye Mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda tarafların eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle, erkeğin tazminat taleplerinin reddi ile kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ise de; yapılan yargılama ve toplanan delillerden, kadının Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen fiziksel şiddet kusuru yanında, erkeğin ailesini istemediği, ben bu adamdan çocuk doğurmam dediği, çocuk istemediğini söylediği anlaşılmış olup kadına bu kusurların da yüklenmesi gerekmektedir. Bu halde kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü hatalı olup kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.

3.Boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere kadın ağır kusurludur. Boşanmakla erkeğin mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedeleneceği, en azından eşinin desteğinden mahrum kalacağı anlaşılmaktadır. Kadının gerçekleşen kusurlu davranışları aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Somut olayda erkek yararına 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkra koşulları oluşmuştur. O halde erkek yararına tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi hatalı olup kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.

4.Ağır kusurlu eş yararına yoksulluk nafakasına hükmedilemez. O halde kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar vermek gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulüne karar verilmesi hatalı olup kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkeğin tazminat taleplerinin reddi ile yoksulluk nafakası yönlerinden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.