Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11203 E. 2023/2064 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, nafaka ve tazminat miktarlarının tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gözetilerek 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/438 E., 2022/2238 K.

DAVACI-DAVALI : ... vekili Av. ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 11.09.2019

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ceyhan Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/688 E., 2020/782 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, ortak çocukların velâyeti, aleyhine hükmedilen tüm nafaka ve tazminatlar ile reddedilen manevî tazminat talebi yönlerinden istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kusur belirlemesi yönünden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin gerekçesinin düzeltilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ile iştirak nafakasının ve tazminatların miktarları yönlerinden, davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından kusur belirlemesi, kadının kabul edilen davası, ortak çocukların velâyeti, aleyhine hükmedilen tüm nafaka ve tazminatlar ile reddedilen manevî tazminat talebi yönlerinden temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı ile kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarına ilişkin hüküm davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmediğinden kesinleşmekle davacı-karşı davalı kadının iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı ile kadın yararına hükmedilen tazminat miktarları yönünden temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davacı-karşı davalı kadın vekilinin reddedilen yönler dışında, davalı-karşı davacı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin kadına sürekli fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, kendi ailesinin de müvekkiline şiddet uygulamasına müsade ettiğini, kayın validesinin müvekkiline sinkaf içerikli sözler söylemesi için sürekli çocuğa küfür öğrettiğini, kayın validesinin müvekkili hakkında çok ağır bir ithamla sinkaf içerikli bir kelimeyi adı yerine kullandığını, kayınbiraderi ...'ın müvekkilini boğmaya kalkıştığını, bu yüzden karakolluk olduklarını, kadının ortak çocuğu ile tehdit edildiğini, son olarak kadının gördüğü ağır şiddet ve eve hapsedilmesi neticesinde ... organlarına sığınmak zorunda kaldığını ileri sürerek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni KAnunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinın birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesine, kadın ve çocuk yararına aylık 1.000'er TL tedbir ve iştirak ve yoksulluk nafakası ile yine kadın yararına 150.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-karşı davacı erkek cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; iddiaların gerçeği yansıtmadığını, kadının sebepsiz yere sürekli kavga çıkardığını, geçimsiz davrandığını, erkeğe ve ailesine sürekli ağır hakaretler ederek ... kırıcı, ... düşürücü tavır ve davranışlar sergilediğini, müvekkilinin ailesini hiç bir zaman benimsemediğini, bir kadın olarak üzerine düşen sorumluluklarını yerine getirmediğini, erkeği bir koca olarak görmediğini, ortak çocuğu erkeğin ailesine göstermediğini, çocuğu babaya karşı doldurduğunu, evini, eşini ve evliliğini kabullenmediğini, aşırı kıskanç davrandığını, sürekli olarak ailesinin etkisinde kaldığını, evlilik birliği içerisinde yaşanılan her türlü olayı dışarıya taşıdığını, aile içi sırları dışarıya yansıttığını, ortak çocuğa fiziki ve manevî olarak ağır şiddet uyguladığını, kadının ailesinin erkeği telefonla arayarak tüm sülalenizi öldürürüm diyerek tehdit ettiklerini, son dönemlerde kadının evin kapılarını kilitleyerek erkeği içeriye almadığını, kadının evden kovulmadığını, ailesini ve jandarmayı arayarak öncesinde planlı bir şekilde çantalarını hazırlamak suretiyle karakola gittiğini ve kendi isteği ile evi terk ettiğini iddia ederek asıl davanın reddi ile karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili yararına 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma ve ayrılık davalarında diğer deliller yeterli ise örneğin fiziksel şiddete ilişkin görgü tanıkları varsa artık ayrıca ceza davasının sonuçlanıp kesinleşmesini beklemeye gerek bulunmadığı, fiziksel şiddet tanık beyanları ile ispat edilmiş olup ceza tahkikatının sonucunu beklenilmediğini, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, eşinin ve ailesinin iaeşesini karşılamadığı, buna karşılık kadının erkeğe ve ailesine hakaret ettiği, boşanmaya yol açan olaylarda kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve karşı davanın kabulü ile taraflarınn 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, çocuk yararına aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 300,00 TL tedbir nafakası ile aylık 400,00 TL yoksulluk nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin velâyet ve manevî tazminat talebinin reddine, kadının edinilmiş mallara ilişkin mal rejimi ile ilgili usulüne uygun harcı yatırılmış bir davası olmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili süresinde verdiği istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kadının dava dilekçesine bakıldığında, herhangi bir maddî ve manevî tazminat talebinde bulunmadığı açık ve sabit olduğu halde, İlk Derece Mahkemesinin kadının dava dilekçesindeki talep sonuçlarıyla bağlı kalmaksızın kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmetmiş olduğunu, erkeğin evin iaşesi ile ilgilenmediği yönünde herhangi bir şekilde ileri sürülmüş ve dayanılmış bir vaka bulunmadığı, erkeğin kadına şiddet uyguladığına dair görgüye dayalı dosyada hiçbir tanık beyanı bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesi'nce kadına yönelik kusur değerlendirmesinde bulunulurken kadının kusurlarını eksik tespit ederek hatalı kusur oranlaması yaptığını, hatalı kusur oranlaması nedeniyle kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat hatalı olduğunu, kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen ya da en azından ağır kusurlu olduğu, kadının davasının kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğu gibi tazminat talebinin reddinin de hatalı olduğunu, ortak çocuğun velâyetinin, çocuğun ... yararı açısından babaya verilmesinde tüm dosya kapsamına göre açık bir fayda ve hukuki yarar olduğu ortada olduğunu, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı şekilde velâyetinin anneye bırakılmasının usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kararı kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, velâyet, aleyhe tüm nafakalar ve tazminatlar, erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi yönlerinden istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince, erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı, eşinin ve ailesinin iaeşesini karşılamadığı, buna karşılık kadının erkeğe ve ailesine hakaret ettiği, boşanmaya yol açan olaylarda kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu şeklinde kusur belirlemesi yapılmış ise de taraf dilekçeleri ile bir bütünlük arz eden bir kısım tanık ifadelerinden ve tüm dosya kapsamından, erkeğin eşini ve ailesinin iaşesini karşılamadığı vakıasın ispat edildiği, ancak kadın tarafından ileri sürülmeyen bu vakıanın erkeğin kusurundan çıkartılması gerektiği, diğer yandan kadının ortak çocuğa ilgisiz davrandığı, çocuğu babasına karşı doldurduğu, çocuğu kayın validesine göstermediği, kayın validesinin evinde olan herşeyi kendi ailesine anlattığı, aşırı kıskanç davrandığı, ev işlerini yapmadığı vakıalarının erkek tarafından iddia ve ispat olunduğu, bu yüzden bu vakıaların kadına kusur olarak yüklenmesi gerektiği, kadının istinafı olmadığı için mahkemece kadına yüklenen erkeğe ve ailesine hakaret etme vakıasına ilişkin kusur durumunun kesinleştiği, erkeğin fiziksel şiddetinin süre gelen fiziksel şiddet olduğu, süregelen bu pek fazla ... kırıcı kusurlu tutum ve davranışın kadına yüklenen kadının ortak çocuğa ilgisiz davranma, çocuğu babasına karşı doldurma, çocuğu kayın validesine göstermeme, kayın validesinin evinde olan her şeyi kendi ailesine anlatma, aşırı kıskanç davranma, ev işlerini yapmama, erkeğe ve ailesine hakaret etme' şeklindeki kusurlu tutum ve davranışlardan daha ağır olduğu, bu durumda boşanmaya yol açan olaylarda bu şekilde kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, diğer istinaf taleplerinin ise reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının kusurunun olmaması sebebi ile kararın kadın lehine bozularak kaldırılması gerektiği, kadının ailesi, ev temizliğine, ütü işlerine, çocuğuna bakmadığı çocuğu ile ilgilenmediği hususları davalı tarafın kendi kusurunu kapatma amacıyla öne sürülmüş beyanlar olduğu, sürekli şiddet uygulanan, eşinin ailesi tarafından dışlanarak yalnız bırakılanın kadın olduğunu, müvekkilimdir. kadının davalının ailesini benimsemediği onları hor gördüğü, kabullenmediği beyanları gerçeklikten uzak davayı kaybedeceklerini bilen davalı taraf için nasıl olur da davayı lehimize çeviririz düşüncesinden ibaret olduğunu, davalı tarafın tanıklarının sırf erkeğin müvekkile yönelik şiddeti kapatma gayesinde oldukları için birbirleri ile danışarak ve anlaşmalı bir şekilde beyanlarda bulunduklarını, hükmedilen yoksulluk ve iştiark nafaka ve tazminat miktarlarının yetersiz olduğunu belirterek kararı kusur belirlemesi, yoksulluk ve iştirak nafakası ile tazminat miktarları yönünden temyiz etmiştir.

2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının evlilik birliğini temelinden sarsacak sayısız kusurları tarafımızca ispat edilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesince de de bu kusurlar kadın yönünden aleyhine kabul edilmiş olmasına rağmen, kadının az, erkeğin ise ağır kusurlu kabul edilmesinin, bahsi geçen fiziksel şiddetin süregeldiği hususunda dosya kapsamında somut, yer ve zaman tanımlı, görgüye dayalı hiçbir tanık beyanı bulunmadığını, kadının şu an Adana Ceyhan'da bulunan babasının ikametinden ayrılıp Yalova'da dayısının yanında adeta sığıntı gibi yaşadığı ve dolayısıyla ortak çocuğun yaşadığı şu anki hal ve şartların ... olmaması sebebiyle annenin velâyet görevlerini yerine getirmediği mevcut durum olup bu hususların da yüksek mahkemenizce re'sen değerlendirilerek, şu aşamada ortak çocuğun velâyetinin müvekkil babaya verilmesinde zorunluluk ve ... yarar olduğunu belirterek istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrarla kararı kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, velâyet, aleyhe tüm nafakalar ve tazminatlar, erkeğin reddedilen manevî tazminat talebi yönlerinden temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadının davasının kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, tarafların kusur değerlendirmesi, nafakalar ve tazminatlar ile velâyet noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 175 ... maddesi, 182 nci maddesi, 328 ... maddesi, 330 maddesi, 327 maddesi, 328 ... maddenin birnici fıkrası, 336 ncı maddesi hükümleri. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 3 üncü maddesi, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesi 3 üncü ve 6 ncı Maddeleri. 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 ... maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Davacı-karşı davalı kadının iştirak ve yoksulluk nafakası miktarı ile kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Tarafların diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.