Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11206 E. 2023/2419 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, erkeğin tam kusurlu olup olmadığı, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının uygunluğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin tam kusurlu olduğunun dosya kapsamı ve tanık beyanlarıyla sabit olması, ancak hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının yetersiz bulunması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının nafaka yönünden bozulmasına, diğer kısımlarının ise onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1688 E., 2022/1623 K.

DAVA TARİHİ : 11.06.2019

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Manisa 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2019/284 E., 2020/474 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; tarafların 1999 yılında evlendiğini, biri ... üç çocuklarının bulunduğunu, müvekkiline 2016 Aralık ayında bağ dokusu romatizması hastalığı teşhisi konulduğunu, davalının müvekkili ve çocukları ile ilgilenmediğini, eve ve çocuklarına harcayacağı parayı alkole ve başka kadınlara harcadığını, ailesine karşı maddî ve manevî sorumluluklarını yerine getirmediğini, müvekkilinin ailesinin eve gelip gitmesini istemediğini, çoğu zaman eve gelmediğini, evde olduğu zamanlarda hemen hemen hergün alkol kullandığını, sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, davalının tarlaya götürdüğü işçilerden G. A. isimli kadın ile arasındaki duygusal ve cinsel içerikli ilişkinin bulunduğunu diğer işçilerin müvekkiline haber vermesi üzerine öğrendiğini, davalının cep telefonu ve whatsapp görüşmelerinden cinsel ilişki boyutunda bir sadakatsizliğin söz konusu olduğunun anlaşıldığını, müvekkilinin 30 Mayıs 2019 günü davalı ve sevgilisi G.A ile yüzleşmek istediğini, davalının müvekkilini dövmeye kalkıştığını, "seni boşayacağım, sen bana 3 senedir karılık yapmıyorsun, ben de başkasına giderim, artık eve de gelmiyorum" şeklinde sözler söylediğini, müvekkilini, işçilerin gözü önünde aşağıladığını, ... ve gururunu incittiğini, davalının o günden sonra bir daha ortak haneye gelmediğini, davalının iddialarının gerçek olmadığını ve kabul etmediklerini, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını beyanla tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 250.000,000 TL maddî, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap ve cevaba cevap dilekçesinde; davacı tarafın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun ve soyut iddialar olduğunu, davacının kendi ailesinin sürekli ortak evde bulunması nedeniyle müvekkilinin evde huzur ve rahat bulamadığını, müvekkilinin eve gelmek istemesine rağmen davacının kabul etmediğini, müvekkilinin eşi ve çocuklarını sevdiğini ve boşanmak istemediğini, boşanma kararından önce ayrı yaşama yönünde karar alınmasının istediklerini beyanla, davacının davasının reddine, aksi halde ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine ve nafaka ile tazminat istemlerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının 2016 yılında SLE hastalığı geçirdiği, bu dönemde davacının, sigorta primlerinin ödenmemiş olması nedeniyle tedavisinde sıkıntılar yaşandığı, dava tarihinden iki yıl önce davacının, hastalığının tedavisinde sigortadan kaynaklı sorun yaşamak istememesi nedeniyle işe girmek istemesi ve çocukların eğitimi nedeniyle Manisa Merkeze taşındıkları, bu taşınma sonrasında, davalının Manisa'daki evine gidip gelmemeye başladığı, daha çok ailesinin köyünde vakit geçirmeye başladığı, görgü tanıklarına göre sık sık alkol aldığı, 2019 yılı Mayıs ayında, davacının, davalının babasının kirazlığında işci olarak çalışan G.A. isimli kadınla arasında yakınlık olduğunu öğrendiği, davalının cep telefonunda bu kadınla davalı arasındaki, dosya içerisine delil olarak sunulan whatsapp görüşmelerini gördüğü, yazışma içeriklerinden, davalının ... sarsıcı hareketlerde bulunduğunun tespit edildiği, davacı tanıklarının davalının bu ilişkisini duyduklarını beyan ettikleri, davacının, bunun üzerine davalının babasının kirazlığına giderek G. A. ile tartıştığı, arbede yaşandığı, o gün davalının babasının G.A.' yı işten çıkarttığı, bu olay sonrasında tarafların ayrı yaşamaya başladıkları, davalının tam kusuru nedeniyle tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin davacı anneye verilmesine, davalı baba ile aralarında şahsi ilişki tesisine, ortak çocuklar lehine ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir, 600,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadın lehin aylık 300,00 TL tedbir, 350,00 TL yoksulluk nafakası ile boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren yasal faizi ile birlikte 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili, davalının müvekkilini aldattığının, davalı ailesi ve sevgilisi tarafından darp edildiğinin, sürekli alkol aldığının, evine ve çocuklarına bakmadığının, müvekkilinin hastalığında ilgilenmediğinin ispatlandığını, davalının ekonomik durumunun ... olduğunu ve hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile davalının kusurunun ağırlığı karşısında hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, müvekkili ile çocukların ihtiyaçlarını karşılamayacağını beyanla; ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, davacı kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı erkek vekili, sigorta primleri ile ilgili bir problem yaşanmadığını, müvekkilinin alkol kullanması nedeniyle uygun olmayan bir hareketinin bulunmadığını, dosyaya sunulan telefon içeriklerinin, müvekkilinin izni olmadan elde edilen delillerin hukuka uygun olmadığı, hukuka aykırı delillerin hükme esas alınamayacağını, tanık beyanlarının soyut olduğunu, davacının kendi ailesinin devamlı evde bulunması nedeniyle müvekkilinin evde rahat hareket edemediğinin ispatlandığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, mübvekkilinin tespit edilen ekonomik ve sosyal durumun gerçeği yansıtmadığını, kredi ödemelerinin bulunduğunu, davacının çalıştığını ve hükmedilen nafaka ve tazminatların sebepsiz zenginleştirecek nitelikte olduğunu beyanla; davanın kabülü, boşanma hükmü, kusur belirlemesi, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, davacı kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; toplanan delillere ve özellikle whatsapp yazışmaları ile bu yazışmaları destekleyen tanık beyanlarına göre, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda davalı erkeğin kusurlu olduğu, davacının Mahkemece kabul edilenler dışında davalının başka bir kusurlu davranışını ispat edemediği, davalı tanık beyanlarının genel ve soyut olduğu ve davacının kusurunu ispat etmeye elverişli bulunmadığı, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmediği, davalının boşanma ve kusura, davacının da kusura esas alınan vakıalara yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, 4721 saylı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında maddî ve manevî tazminat koşullarının gerçekleştiği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında, davacı yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun bulunduğu, davacının tazminat miktarlarına, davalının tazminatların takdiri ve miktarına yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, dava açılmakla ayrı yaşamaya hak kazanan davacı lehine tedbir nafakası takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi nafakanın miktarının da tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre uygun olduğu, davacının tedbir nafakası miktarına, davalının tedbir nafakası takdiri ve miktarına yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, davacının asgari ücretle çalıştığı, kira ödediği, asgari ücret düzeyindeki gelirin kişiyi yoksulluktan kurtarmayacağı, davacının boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılmakla, davacı kadın lehine yoksulluk nafakası şartlarının oluştuğu, tarafların evli kaldıkları süre, davalının ekonomik ve sosyal durumu, kusur durumu dikkate alındığında takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının hakkaniyete uygun olduğu, davalının yoksulluk nafakası takdiri ve miktarına, davacının nafaka miktarına yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı, ortak çocuk Mustafa'nın ergin olduğu tarihe kadar tedbir nafakası takdiri ve miktarında bir isabetsizlik bulunmadığı, ortak çocuk Ali ...'in tarafların fiili ayrılık tarihinden itibaren davacı annenin yanında yaşadığı, annenin velâyet görevini kötüye kullanacağına ilişkin iddia ve ispatın olmadığı, sosyal inceleme raporu dikkate alındığında velâyetinin davacı anneye verilmesinde ve yazılı şekilde kişisel ilişki kurulmasında bir isabetsizlik görülmediği, ortak çocuk Ali ...'in, dava tarihinden itibaren anne yanında yaşadığı anlaşılmakla, lehine tedbir nafakasına hükmedilmesinde ve miktarında bir isabetsizlik görülmediği, velâyeti kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu, buna göre velâyeti anneye bırakılan müşterek çocuk Ali ... yönünden iştirak nafakası taktirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, küçüğün ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası miktarının hakkaniyete uygun olduğu, davacının nafaka miktarlarına, davalının nafaka takdir ve miktarlarına yönelik istinaf itirazlarının yerinde olmadığı gerekçesi ile, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) ... fıkrasının (b) bendinin (1) ... alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili, davalının müvekkilini aldattığının, davalı ailesi ve sevgilisi tarafından darp edildiğinin, sürekli alkol aldığının, evine ve çocuklarına bakmadığının, müvekkilinin hastalığında ilgilenmediğinin ispatlandığını, davalının ekonomik durumunun ... olduğunu ve hükmedilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları ile davalının kusurunun ağırlığı karşısında hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu, müvekkili ile çocukların ihtiyaçlarını karşılamayacağını beyanla,kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tedbir ve iştirak nafakası, tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı erkek vekili, sigorta primleri ile ilgili bir problem yaşanmadığını, müvekkilinin alkol kullanması nedeniyle uygun olmayan bir hareketinin bulunmadığını, dosyaya sunulan telefon içeriklerinin, müvekkilinin izni olmadan elde edilen deliller olarak hukuka uygun olmadığını, hukuka aykırı delillerin hükme esas alınamayacağını, tanık beyanlarının soyut olduğunu, davacının kendi ailesinin devamlı evde bulunması nedeniyle müvekkilinin evde rahat hareket edemediğinin ispatlandığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, mübvekkilinin tespit edilen ekonomik ve sosyal durumun gerçeği yansıtmadığını, kredi ödemelerinin bulunduğunu, davacının çalıştığını ve hükmedilen nafaka ve tazminatların sebepsiz zenginleştirecek nitelikte olduğunu beyanla,kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın kabülü, boşanma hükmü, kusur belirlemesi, ortak çocuklar yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, davacı lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat ve miktarları yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık,davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, ortak çocuklar yarına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası, kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 182 nci maddesi, 327 nci, 328 ... ve 330 uncu maddesi. 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... maddesinin birinci fıkrası ve 371 ... maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 ... maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle davacı kadın tarafından dosyaya sunulan Whatsapp kayıtlarının hukuka uygun olarak elde edildiği ispat edilememiş ise de, dosya kapsamı ve tanık beyanlarına göre davalı erkeğin yine de tam kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre, davalı erkeğin tüm, davacı kadının aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, 4721 sayılı Kanun'un 175 ... maddesi gereğince daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması ... görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

3-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, velâyeti davacı anneye bırakılan ortak çocuklar Mustafa ve Ali ...'in ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması ... görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının yoksulluk ve iştirak nafakası yönlerinden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının yoksulluk ve iştirak nafakasının miktarları yönlerinden davacı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek Sema'ya iadesine,

Aşağıda yazılı temyiz gider harcının ...'e yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.