Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11299 E. 2023/1367 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ziynet alacağı davasında, davalı erkeğin ziynet eşyalarını davacı kadına iade etme yükümlülüğünün olup olmadığı ve hükümde ziynet eşyalarının belirlenmesinde usule uygunluk bulunup bulunmadığı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkeme kararının hüküm fıkrasında ziynet eşyalarının cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmemesi ve infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması, 1086 sayılı HMK'nın 388. maddesinin 5. fıkrasına aykırı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

N

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı asıl tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkek eşin 08.11.2008 tarihinde müvekkilini darp ettiğini, bu olay nedeni ile eş hakkında kamu davası açıldığını, davacıya düğünde takılan ziynet eşyalarının davalı eşte kaldığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini; 09.12.2010 tarihli ıslah dilekçesi ile de 12 adet altın bilezik, 12 adet ... burması bilezik, 3 adet 14 ayar altın künye, 1 adet altın takı seti, 70 adet çeyrek altın ve bir adet saatten oluşan ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iade mümkün olmaz ise ödeme günündeki sürüm bedellerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; iddialarının doğru olmadığını, ziynet eşyalarının davalıda olmayıp, davacı tarafından harcandığını, geriye kalan ziynet eşyalarının da davacı tarafından götürüldüğünü ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanma davasından tefrik edilen ziynet alacağı davasının yapılan yargılaması sonucunda davalı tarafından ziynet eşyalarının nitelik ve miktarlarına itiraz edilmediği, ziynet eşyalarının bir kısmının davacı tarafından bozdurulduğu, geriye kalanın ise davacının evden ayrılırken beraberinde götürdüğü ileri sürüldüğü, davalının iddiasına yönelik delil ibraz etmediği, taraflar arasındaki boşanma dava dosyasında ki delillerden davacının davalı tarafından dövülmüş ve üstü ıslatılmış bir halde müşterek evden ayrılarak, halasına gittiği ve bundan sonra hastaneye götürüldüğü ve müşterek eve dönmediği, evden ayrılırken üzerinde ziynet eşyasının olmadığı, düğünden sonra ziynet eşyalarının davalı tarafından alıkonulduğu anlaşıldığı gerekçesi ile davacının ıslah dilekçesindeki talebi doğrultusunda davanın kabulüne 12 adet altın bilezik (12x10 gram), 12 adet ... burması (12x20 gram), 3 adet 14 ayar altın künye (3x10 gram), 1 adet altın takı seti 14 ayar (35 gram), 70 adet çeyrek altın, 1 adet saat (100,00 TL)'in aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı taktirde ziynet eşyalarının ödeme tarihindeki bedellerinin tahsiline karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı asıl temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı asıl temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının davasını ispat edemediğini, giderken altınları yanında götürdüğünü, ıslahı kanuna uygun şekilde yapılmadığı, bilirkişinin inceleme yaptığını iddia ettiği CD’nin dosya arasında bulunmadığı, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; tümü yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın vekili tarafından açılan ziynet alacağı davasında, ziynetlerin kadın tarafından evden ayrılırken yanında götürülüp götürülmediği, davanın kabulü şartlarının oluşup oluşmadığı, ıslahın kanuna uygun şekilde yapılıp yapılmadığı, infazı mümkün şekilde usulüne uygun hüküm kurulup kurulmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 83 üncü ve devamı maddeleri, 388 inci maddesi, 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Kanun'un 220 ve devamı maddeleri,

3. Değerlendirme

1.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde "...12 adet altın bilezik (12x10 gram), 12 adet ... burması (12x20 gram), 3 adet 14 ayar altın künye (3x10 gram), 1 adet altın takı seti 14 ayar (35 gram), 70 adet çeyrek altın, 1 adet saat (100,00 TL)'in aynen iadesine, aynen iade mümkün olmadığı taktirde ziynet eşyalarının ödeme tarihindeki bedellerinin davalıdan tahsiline..." şeklinde hüküm kurulmuş ise de karar verilen ziynet eşyalarının ayar ve değerleri hüküm fıkrasında ayrı ayrı gösterilmelidir. Bu durum infaz aşamasında tereddüt yaratır.

2.1086 sayılı Kanun'un 388 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmün sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yükletilen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi emredici kural olarak getirilmiştir. O halde düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

... bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

28.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.