"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1017 E., 2022/1147 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/4 E., 2021/133 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın dava ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; davalı erkeğin kendisine sevgi ve saygı göstermediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, fiziksel şiddet uyguladığını, mahrem konuları üçüncü kişilere anlattığını, sorumsuz olduğunu, ailesini arayarak "Gelin kızınızı alın istemiyorum" dediğini iddia ederek; tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuklarının velâyetinin kendisine verilmesini, çocukların her biri yararına ayrı ayrı 500,00 TL iştirak nafakasına, kendi yararına 5.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek cevap ve cevaba cevap dilekçelerinde özetle; aralarında aile birliğinin temelinden sarsılmasına neden olacak derecede şiddetli geçimsizliğin söz konusu olmadığını, davacı tarafın iddialarını kabul etmediklerini, kusurunun bulunmadığını, davacı kadının kendisini beğenmediğini, aşağıladığını, kötü davrandığını, davacı kadının ruhsal rahatsızlığı nedeni ile doktorun verdiği ilaçları kullanmadığını, davacının kendisine küfür ve hakaretler ettiğini, evliğin yükümlülüklerini üstlenmediğini iddia ederek; öncelikle davanın reddine karar verilmesini, aksi durumda çocukların velâyetlerinin kendisine verilmesini, kendi yararına 30.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 05.10.2017 tarih ve 2015/629 Esas, 2017/679 Karar sayılı kararı ile evlilik birliği devam ederken taraflar arasında davalının baskıcı tutumu, davacı kadının ailesi ile dahi görüşmesine engel olması, konuşmalarında davacı kadın ve ailesini ... düşürücü söylemlerde bulunması nedeni ile tartışmaların yaşandığı ,davalı erkek tarafından fiziksel şiddet de uygulandığı, en son davalı erkek tarafından davacı kadının ortak konutu terk etmesi için zorladığı, evlilik birliğinin devamında taraflar ve ortak çocuklar açısından yarar bulunmadığı ,eşlerden ortak hayatı sürdürmelerinin beklenemeyeceği, dinlenen tanıkların beyanları ile birliğin temelinden sarsıldığının sabit olduğu, ortak çocuklarının velâyetinin dinlenen tanık beyanları ve psikolog tarafından düzenlenen rapor doğrultusunda mevcut şartlarının değişmesini gerektirecek olumsuz bir yönün bulunmaması, davacı annenin çocukların daimi olarak kalmaları için uygun ortamının bulunmaması nedeni ile davalı babaya verilmesine, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda ''Ailen seni satsın, sen şöylesin böylesin'' gibi kelimeler sarf eden, fiziksel şiddet uygulayan, uçurumdan itmek gibi eyleme teşebbüs eden, davacıyı ortak konutu terk zorlayan davalı erkeğin tam kusurlu olduğu kanatine varıldığı, boşanma ile mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen kadın yararına yeni bir yaşama başlayabilmesi adına tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya yol açan olaylarda davalı erkeğin kusurlu olması nedeni ile paranın alım gücü dikkate alınarak maddî tazminata ve davalı erkeğin sözel ve fiziksel eylemlerinin davacı kadının kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olduğu nazara alınarak manevî tazminata hükmedildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalının tam kusurlu olması nedeni ile davalı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, davacı kadın yararına 5.000,00 TL maddî ve 7.500,00 TL manevî tazminata, davalı erkeğin tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından hükmün tamamı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 24.10.2019 tarih ve 2018/779 Esas, 2019/1725 Karar sayılı kararı ile dava dilekçesinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21 ... maddesinin ikinci maddesi gereğince doğrudan davalıya mernis adresinde yapılan tebligatın geçersiz olduğu, cevaba cevap dilekçesinin de davalıya aynı şekilde usule aykırı tebliğ edildiği, buna göre davalı erkeğin ikinci cevap dilekçesinin süresinde olduğu, bu kapsamda davalı erkeğin ikinci cevap dilekçesinde bildirdiği tanıklarının dinlenmeden yargılamaya devam edilerek eksik tahkikatla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek İlk Derece Mahkemesi Kararının kaldırılmasına, usule uygun şekilde yargılama yapılıp sonucu uyarınca karar verilmek üzere dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı tanıklarının beyanlarına göre davalı erkeğin davacı kadına fiziki şiddet uyguladığı, "Ailen seni satsın, sen şöylesin, sen böylesin" şeklinde ... düşürücü sözler söylediği, davalının kusurlu eylemleri nedeniyle taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve evlilik birliğinin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında kusuru bulunmayan davacının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri bir arada yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmediği anlaşılmakla tarafların boşanmalarına karar verildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olayların tazminat isteyen davacı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunduğu, boşanma yüzünden davacı kadının eşinin maddî desteğini kaybettiği ve boşanmaya neden olan olaylarda ağır yada eşit kusurunun bulunmadığı kanaatine varılarak tazminata esas olan fiilin ağırlığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak tazminat miktarı tayini ile davacı kadının manevî tazminat talebinin kısmen kabulüne, maddî tazminat talebinin ise taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak kabulüne karar verildiği, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğin tam kusurlu olması nedeni ile maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verildiği, ortak çocuklardan 17.07.2001 doğumlu Selin'in yargılama esnasında ergin olduğu, velâyet hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, ortak çocuk 15.04.2007 doğumlu ...'ın velâyeti yönünden ise çocuğun velâyetinin düzenlenmesi konusunda 03.04.2017 tarihinde rapordan sonraki süreçte, çocuğun büyüdüğü, velâyetin kamu düzenine ilişkin olduğu ve yargılama esnasında meydana gelen olaylarında dikkate alınması gerektiği, velâyet hususunda yeniden rapor alındığı, anne ve çocuklar katılmadığından babayla yapılan görüşmeye göre düzenlenen 04.02.2021 tarihli sosyal inceleme raporunda babanın velâyeti alabilecek niteliklere ve sorumluluklara sahip olduğunun bildirildiği, taraflar ve ortak çocukla yapılan görüşme sonucu düzenlenen 18.03.2021 tarihli sosyal inceleme raporunda ise idrak çağındaki çocuğunda beyanının alındığı çocuğun annesiyle kalmak istediğini, babasının yanında da mutlu olduğunu, babasının ilgili olduğunu beyan ettiği, çocukların baba yanında yaşadığını ve boşanma halinde çocuğun velâyetinin babaya verilmesinin yararına olacağınının bildirildiği, her üç raporun da birbirini destekler nitelikte olduğu, davacı annenin de 29.01.2021 tarihli celsede velâyet talebinden vazgeçtiğini bildirdiği, bu kapsamda velâyetinin davalı babaya verilmesine, çocukla davacı anne arasında kişisel münasebet kurulmasına karar verildiği, gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk ...'ın velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk Selin ergin olduğundan velâyeti hususunda karar verilmesine yer olmadığına, davacı kadın yararına 5.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata, kadının yoksulluk nafakası talebi bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, davalı erkeğin tazminat taleplerinin ve iştirak nafakası talebinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; davacının iddia ettiği hususların ... olmadığını, kusuru olmadığını, davanın reddi gerektiğini, aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi ile ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmemesinin yerinde olmadığını, davacı kadının ortak hanede kaldığını ve yaşanana olayları affettiğini, davacının ağır kusurlu olduğunu ve lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, oğlu ... için 27.11.2020 tarihli celsede iştirak nafakası talebinde bulunduğunu, bu talebi ile ilgili hüküm kurulmadığını belirterek, hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin tanıklarının anlatımlarının erkekten duyuma dayalı olduğu, itibar edilemeyeceği, evlilik birliğinin temelden sarsılmasına neden olan olaylarda, kadına fiziki şiddet uygulayan, "Ailen seni satsın, sen şöylesin, sen böylesin" şeklinde ... düşürücü sözler söyleyen erkeğim tam kusurlu olduğu, İlk Derece Mahkemesinin kusur tespitinin, maddî gerçeğe ve dosya içeriğine uygun olduğu, bu kapsamda boşanma davasının kabulüne karar verilmesi ve tam kusurlu olan erkeğin tazminat taleplerinin reddi kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olduğu gibi kadının istinaf yoluna müracaat etmemesi de dikkate alındığında tazminatların miktarı tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları ile hakkaniyet ilkesine uygun olduğu, davalı erkek tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında talep edilmeyen iştirak nafakasının, 27.11.2020 tarihli oturumda talep edildiği, iştirak nafakasının boşanma ve velâyet kararının kesinleşmesi ile doğacak hak olması nedeniyle boşanma ve velâyet kararının kesinleşmesinden sonra ortak çocuk için iştirak nafakasına yönelik her zaman dava açma hakkı bulunmakla, davalı erkek tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında iştirak nafakası talep edilmediğinden İlk Derece Mahkemesinin iştirak nafakası hakkında karar verilmemesinin de ... olduğu gerekçesi ile davalı erkek vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerlerle, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusur belirlemesi, davacı kadın yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile davalı erkek yararına maddî ve manevî tazminat ile ortak çocuk için iştirak nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... ve 371 ... maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 ... maddesi. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 182 ... maddesi, 327 ... maddesi, 328 ... maddesi, 330 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.