"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1317 E., 2022/1581 K.
DAVA TARİHİ : 13.04.2017
KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/197 E., 2018/109 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek dava dilekçesinde özetle; ilerleyen yıllar içerisinde kadın ile arasında meydana gelen fikir ve görüş ayrılığı sebebi ile birbirlerine karşı olan sevgi ve saygının bitmiş ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmış bulunduğunu, bu itibar ile kadın ile fiilen 2012 yılından beri ayrı yaşadıklarını, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/38 Esas ve 2012/430 Karar sayılı davası ile daha önce açılan boşanma davasının reddedildiğini ve bu kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiş olduğunu, bu durum karşısında kadın ile zaten fiilen bitmiş olan beraberliğinin bundan böyle yeniden bir araya gelerek evlilik birliğini devam ettirmenin imkansız olduğunu ve keza kadına halen mahkeme kararı ile nafaka ödediğini, tüm bu nedenlerle kadın ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına ve küçük kızı İrem 'in velâyetinin tarafına verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açmış olduğu davanın haksız ve yersiz olduğunu, 2012 yılından beri ayrı yaşadıklarını yeniden bir araya gelerek evlilik tesisini devam ettirmenin imkansız bulunmakta ise de erkeğin dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların doğru ve yerinde olmadığını, mutlu bir beraberlikleri olduğu sırada erkeğin kadını ve iki çocuğunu terk ettiğini, o tarihten sonra arayıp sormadığını, davacının kendisine ve kızına ... de bir adet daire ve geçimleri için 1.500,00 TL nafaka ödemeyi duruşmada taahhüt etmesi halinde boşanmak istediğini, zaten aralarındaki evlilik birliğinin bitmiş olduğunu ve tekrar bir araya gelmelerinin imkansız olduğunu, yine ortak kızları İrem'in de velâyetinin kendisine verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince; tarafların fiilen 2012 yılından beri ayrı yaşadıkları, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/38 Esas ve 2012/430 Karar sayılı dosyası ile davanın reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay onamasından geçerek kesinleşmiş olduğu, tarafların geçen süre içerisinde yeniden bir araya gelerek evlilik birliğini devam ettirmenin imkansız olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuk İrem'in velâyetinin anneye verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.12.2020 tarihli ve 2019/885 Esas, 2020/1768 Karar sayılı kararıyla; davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü maddesine dayanılarak açıldığı, daha önce açılan boşanma davasının ... Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2012/38 Esas, 2012/430 Karar sayılı kararı ile reddedildiği, kararın 13.03.2014 tarihinde kesinleştiği, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen üç yıllık sürenin geçmiş olduğu, bu süre içinde tarafların yeniden biraraya gelmedikleri, ortak hayatın yeniden kurulamadığı, bu suretle evlilik birliğinin temelinden sarsılmış sayılması gerektiği, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrasındaki yasal koşullar oluştuğu halde, kararın gerekçesinde hata yapılarak 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasına göre boşanma kararı verilmesinin doğru olmadığı, tarafların ortak çocukları İrem'in istinaf incelemesi sırasında ... olduğu, velâyeti konusunda istinaf incelemesi yapılamayacağı, boşanma veya ayrılık davası açılınca davanın devamı süresince hâkim tarafından gerekli olan eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ilişkin geçici önlemlerin kendiliğinden (re'sen) alınması gerektiği, davalı kadının çalışmadığı, boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının tamamının kaldırılmasına, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına, tarafların ortak çocukları İrem İbiş inceleme sırasında ... olduğundan, velâyet hususunda yeniden karar verilmesine yer olmadığına, ... 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi'nin 2014/213 Esas, 2015/46 Karar sayılı kararı ile bağlanan tedbir nafakası ile tekerrür oluşturmamak üzere dava tarihinden itibaren davalı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası ile dava tarihinde ... olmayan ortak çocuk İrem yararına dava tarihinden ... olduğu 10.06.2018 tarihe kadar aylık 400,00 TL tedbir nafakasına, davalı kadın yararına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilerek davalı kadın vekilinin gerekçede hata yapılması nedeni ile boşanma kararına ve nafakaya yönelik istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmiş, diğer istinaf talepleri ise esastan reddedilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 26.04.2021 tarihli, 2021/2724 Esas, 2021/3411 Karar sayılı kararıyla Mahkemece, kusur belirlemesi yapılmaksızın davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği kabulüne karar verildiği, karar davalı kadın tarafından istinaf edilmekle Bölge Adliye Mahkemesince 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanma davasının kabulü için gerekli şartların gerçekleştiğinden bahisle hükmün kaldırılmasına karar verildiği, yeniden kurulan hükümde, kusur belirlemesi yapılmaksızın tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereği boşanmalarına ve kadın lehine nafaka ödenmesine karar verildiği, her ne kadar eylemli ayrılık sebebiyle boşanma davasında, boşanma kararı verilmesi için eşlerin kusur durumlarının ayrıca araştırılması gerekmemekte ise de, kusur durumunun tespiti, nafakalar ve tazminatlar yönünden önem arz ettiği, bu nedenle Mahkemece verilen hükümde tarafların kusur durumları hakkında bir belirleme yapılmamasının doğru olmadığı, davalı kadın davaya cevap dilekçesinde ...'de göstereceği yerde bir adet daire verilmesi halinde boşanmayı kabul edeceğini beyan ettiği, boşanmanın fer'îsi niteliğinde olan maddî ve manevî tazminatı düzenleyen 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi incelendiğinde; manevî tazminatın sadece para olarak ödenmesi istenebileceği halde, maddî tazminat için böyle bir sınırlama bulunmadığı, o halde maddî tazminatın ayın (eşya) olarak ödenmesinin istenmesine yasal bir engel bulunmadığı, diğer taraftan davalı kadının cevap dilekçesinde bahsi geçen ...'de göstereceği bir adet daire talebinin mal rejimine dayalı bir alacak talebi olup olmadığı hususunun da Mahkemece açıklattırılması, gerekirse buna göre eksik harçların ikmalinin sağlanması gerektiği, Mahkemece yapılacak işin davacı kadının cevap dilekçesinde bahsi geçen hususun açıklattırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi ve talebin 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesi kapsamında bulunması halinde kusura ilişkin yapılacak tespit ile birlikte değerlendirilmesi olduğu, bu hususlar belirlenmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına, davalı kadın vekilinin sair itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B. İkinci Bozma Kararı
1.Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesi 02.11.2021 tarihli, 201/1491 Esas, 2012/1634 Karar sayılı kararıyla davalı kadın vekilinin 24.08.2021 tarihli dilekçe ile ...'de istenen evin mal rejiminden kaynaklı istenmediğini, bu istemin maddî tazminat kapsamında olduğunu, 15.09.2021 tarihli dilekçe ile de maddî tazminat talebinin 400.000,00 TL olduğunu bildirdiğini, tüm dosya kapsamı ve Yargıtay bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, boşanma sebebi bulunmadığı halde red ile sonuçlanan dava açarak boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin kusurlu olduğu, davalı kadının cevap dilekçesinde bahsi geçen ...' de göstereceği yerde bir adet daire verilmesi halinde boşanmayı kabul edeceği isteminin maddî tazminat kapsamında olduğu gerekçesiyle davalı kadın yararına 40.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir. Karar davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmiştir.
2.Dairenin 05.04.2022 tarihli, 2022/1306 Esas, 2022/3276 Karar sayılı kararıyla Bölge Adliye Mahkemesince verilen ilk hükmün Dairenin 26.04.2021 tarih, 2021/2724 Esas ve 2021/3411 Karar sayılı kararı ile Mahalli Mahkeme kararında kusur yönünden değerlendirme yapılmamasının hatalı olması ve davalı kadının maddî tazminat talebinin açıklattırılması gerektiğinden bahisle bozulmuş, davalı kadının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiş ve ilamda temyiz sınırlaması yapılmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince kurulan ilk hüküm yönünden kesinleşen bir bölümün bulunmadığı Dairenin bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda boşanma yönünden hükmün kesinleştiğinden bahisle yeniden hüküm kurulmadığı, Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesince verilen ilk hüküm bozulmakla, tamamen ortadan kalktığından boşanma ve fer'îleri yönünden yeniden hüküm kurulması gerekirken, yalnızca davalı kadının maddî tazminat talebi yönünden yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
C. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; boşanma sebebi bulunmadığı halde ... Asliye (Aile) Hukuk Mahkemesi'nin 2012/38 Esas, 2012/430 Karar sayılı dosyası ile red ile sonuçlanan dava açarak boşanma sebebi yaratan davacı erkeğin kusurlu olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca fiili ayrılık nedeni ile boşanma şartlarının oluştuğu, tarafların ortak çocukları İrem İbiş'in yargılama sırasında ... olduğu, velâyet hususunda karar verilmesine yer olmadığı, davalının dava tarihinde sürekli ve düzenli gelir getiren işlerde çalışmadığı, boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği, dava tarihinden itibaren davalı kadın yararına aylık 400,00 TL tedbir nafakası ile dava tarihinde ... olmayan ortak çocuk İrem yararına dava tarihinden ... olduğu tarihe kadar aylık 400,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesi ile davalı kadın yararına aylık 1.500,00 TL yoksulluk nafakası takdirinin hakkaniyete uygun olacağı, davalı kadının cevap dilekçesinde bahsi geçen ...'de göstereceği yerde bir adet daire verilmesi halinde boşanmayı kabul edeceği isteminin maddî tazminat kapsamında olduğu, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, davalı kadının mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddesi dikkate alındığında, davalı kadın yararına 100.000,00 TL maddî tazminata karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; evliliklerinde boşanmayı gerektirecek hiçbir sebep bulunmadığını ve bu nedenle kadının boşanmak istemediğini, boşanmayı gerektirecek müvekkilin sebep olduğu bir durumun yahut bir kusurunun olmadığını, erkeğin kadını ve çocukları terk ettiğini, kararda hükmedilen miktarın günümüz ekonomik koşullarını ve müvekkilin ekonomik durumunu göz önüne getirdiğimizde çok aşağılarda kalmakta müvekkilin hiçbir işini göremeyecek, hiçbir ihtiyacını karşılayamayacak vasıfta olduğunu, yoksulluk nafaka miktarı 1.500,00 TL olarak daha evvel tarafımızca talep edilmiş ve kararda da hükmedilmiş olup talebimizin üzerinden bir yıl gibi bir süre geçtiğinden ve ekonomik olarak alım gücüne göre talep edilen miktar çok aşağıda kaldığından nafaka miktarının da 2.000,00 TL olarak karara bağlanması gerektiğini belirterek kararı boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve maddî tazminatın miktarı yönünden temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkeğin kabul edilen davasının yasal şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, kusur değerlendirmesi, yoksulluk nafakası ve maddî tazminatın miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci fıkrası ile 175 inci maddesi; 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının
temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.