"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2301 E., 2022/2062 K.
KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 7. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2019/289 E., 2021/1052 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince erkeğin istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne, kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sık sık ortak konuttan ayrılıp kızının evine gittiğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, müvekkiline küfür ve hakaret ettiğini, tehdit ettiğini, fiziksel şiddete kalkıştığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacının müvekkiline küfür ettiğini, fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, harçlık vermemek suretiyle ekonomik şiddet uyguladığını, müvekkilini aşağıladığını, hizmetçisi gibi gördüğünü, davacı ve çocuklarının müvekkilini istemediğini, davacının çocuklarının da müvekkilini aşağıladığını belirterek davanın reddine, aksi halde müvekkili lehine aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faiziyle birlikte 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkeğin davalı kadının kızının evine gitmesini istediği, davalıya kışın az yakıt parası olması için kızının yanında kalmasını söylediği, davalı kadına harçlık vermediği, çocuklarının kadının üzerine geldiği ancak davacının sessiz kaldığı, davalı kadına şiddet uyguladığı, evlilik birliğinin temelinden çöktüğü, birliğin temelinden çökmesinde davacı erkeğin tam kusurlu olduğu, davalı kadının bir kusurunun ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davalı kadın lehine aylık 300,00 TL tedbir nafakasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek davanın reddi yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; nafaka miktarının az olduğunu ileri sürerek tedbir nafakasının miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadının sık sık ortak konuttan kızının evine gidip orada kalma, birlik görevlerini yerine getirmeme, erkeğe küfür ve hakaret etme kusurlarını işlediği, erkeğe yüklenen kadını az yakıt parası vermek için kızının yanına göndermesi kusurunun hatalı olduğu, erkeğin kendi tanıklarının görgüye dayalı beyanlarının yanında kadının tanığı Hüseyin'in de kadının sık sık evden ayrılmasından bahsettiği, yine erkeğe yüklenen kadına fiziksel şiddet uygulama kusurunun hatalı olduğu, tanık Emine'nin beyanına göre fiziksel şiddetin tek bir olaydan ibaret olup tarafların bu olaydan sonra barışmaları nedeniyle vakıanın af kapsamında kaldığı, erkeğe yüklenen diğer kusurların sabit olduğu, erkeğin bu kusurlarının yanında kadına küfretme kusurunu da işlediği, gerçekleşen olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu, ortada evlilik birliğini temelinden sarsan birliğin devamına imkan vermeyen bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, tarafların boşanmalarına karar verilmesi gerekirken davanın reddinin isabetli olmadığı gerekçesiyle erkeğin davanın reddine yönelik istinaf talebinin kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, eşit kusurlu olduklarından tarafların tazminat taleplerinin reddine, kadın boşanmakla yoksulluğa düşeceğinden kadın lehine aylık 600,00 TL yoksulluk nafakasına, tedbir nafakası miktarı uygun olduğundan kadının tedbir nafakasının miktarına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; dava kabul edildiği halde davacı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
1.Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı erkeğin tam kusurlu olduğunu, müvekkiline kusur yüklenmesinin ve davanın kabul edilmesinin hatalı olduğunu, tarafların ekonomik durumları dikkate alındığında nafaka miktarlarının düşük kaldığını ileri sürerek davanın kabulü, kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakasının miktarı yönünden yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı boşanma davasında davalı kadının kusurlu olup olmadığı, davanın kabulü ile nafaka şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, yoksulluk nafakası miktarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 ncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 4 ncü, 6 ncı, 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası, 169 uncu ve 175 inci maddesi.
3. Değerlendirme
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde "Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek doğru değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Yine böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan evlilik birliğini devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da madem ki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını isteyebilir. Öyle ise; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu durumun belirlenmesi dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davacı erkeğin Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen kusurlu davranışları karşısında davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Davalı kadına kusur olarak yüklenen vakıalara ilişkin dinlenen davacı tanıklarının beyanları sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak soyut izahlardan ibaret olup hükme esas alınması mümkün değildir. Bu durumda açıklanan nedenle davanın reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde yatırana geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.