Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11468 E. 2023/2535 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı, sarsılmışsa kusurun kimde olduğu ve tedbir nafakasının kaldırılıp kaldırılamayacağı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadına yüklenen kusur, davacı erkeğin kadını affettiğini gösteren davranışları nedeniyle ortadan kalktığı ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan kusurun tamamen davacı erkeğe ait olduğu gözetilerek yerel mahkemenin boşanma kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/842 E., 2022/2095 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İnegöl 1. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/1096 E., 2020/337 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2017 yılında sosyal medya üzerinden tanışarak arkadaşlık yapmaya başladıklarını, davalının ile müvekkili arasında fiziksel bir yakınlık olduğunu, davalının ailesinin baskısı ile müvekkilden şikayetçi olduğunu, daha sonra şikayetinden vazgeçtiğini ve evlenmeye karar verdiklerini, kaçarak evlendiklerini, davalı kadının kendi isteği ile müvekkilin kök ailesiyle birlikte yaşadıklarını, kadının asabi, kontrolsüz, geçimsiz olduğunu, kadının ailesinin evlilik birliğine müdahale ettiklerini, davalının asılsız, gerçeği yansıtmayan beyanlarda bulunduğunu ve müvekkilini zor durumda bıraktığını, müvekkilin ilgi, sevgi, anlayış göstermediğini, sürekli kötü davrandığını, müvekkiline ve yakınlarına hakaret ettiğini, toplum önünde ... düşürdüğünü, müvekkiline ağar hakaret, küfürler ve tehdit ederek evden ayrıldığını beyan ederek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; evlilik birlikteliğinin sona ermesinde davacı erkeğin kusurlu olduğunu, müvekkilinin davalının ailesiyle yaşamak istemediğini, davacı erkeğin anne ve ablasının müvekkiline baskı uyguladıklarını hakaret ettiklerini, annesinin sözünden çıkmadığını, müşterek evden kovduklarını, düğünün ikinci günü davacı erkeğin müvekkiline "babanı ara seni alsın dediğini" müvekkilinin evi terk etmek zorunda bırakıldığını, evdeki çoğu eşyanın müvekkili tarafından alındığını, yaşanan olaylar nedeniyle müvekkilinin ruh sağlığı ve psikolojisinin bozulduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesi, müvekkili lehine 1.000,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, düğün sırasında eşine hakaret ettiği, erkeğin ise davalının babasını arayarak "gelin kızınızı alın" dediği, davalının babası tarafların evine düğün sonrası sorunu anlamak için gittiğinde, "kızınızı alın gidin, istemiyorum" dediği, gerçekleşen duruma göre tarafların her ikisinin de eşit kusurlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların eşit kusurlu olduklarından davacı erkeğin tazminat taleplerinin reddine, kadın yararına hükmedilen aylık 350,00 TL tedbir nafakasının kadının çalışmaya başladığı 29.11.2019 tarihinden itibaren kaldırılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin boşanmak istemediğini, davanın kabulü kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili çalışıyor olsa da sürekli çalışıp çalışmayacağının belli olmadığını, bu nedenle süresiz tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesi gerektiğini beyan ederek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; hakaret olayından sonra tarafların geceyi birlikte geçirdikleri erkeğin, kadını affettiğini bir defaya mahsus hareketin kusur olarak yüklenemeyeceğini, davranışın devamlılık arz etmesi gerektiğini, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu, davacı erkeğin tanık beyanlarının hükme esas alındığını, müvekkil tanıklarının beyanlarının göz ardı edildiğini, müvekkilinin toplum yararına programda geçici olarak çalıştığını, tedbir nafakasının şartlarının müvekkili lehine oluştuğunu, kaldırılmasının hukuka aykırı olduğunu beyan ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak ve birliğin devamına imkan vermeyecek bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin boşanma davasının kabulü ile kadın lehine hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılması şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 ... maddeleri. 4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır. Bu hükmü, tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamak ve değerlendirmek ... değildir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonra da mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp, daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.

3. İlk Derece Mahkemesi'nce davalı kadının, düğün sırasında eşine hakaret ettiği; davacı erkeğin ise davalı kadının, babasını arayarak "gelin kızınızı alın dediği " davalının babasının düğün sonrası sorunu anlamak için tarafların evine gittiğinde, davacı erkeğin "kızınızı alın gidin,istemiyorum" diye yinelediği, bu olay sonrası davalı kadının evden ayrıldığı, gerçekleşen bu olaylara göre boşanmada, her ikisinin de eşit kusurlu olduğu olduğu gerekçesi ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; tarafların tanıklarının beyanlarından davalı kadının düğün günü davacı erkeğe hakaret ettikten sonra tanık beyanlarına göre tarafların düğün gecesini birlikte geçirdikleri anlaşıldığından, davacı erkeğin davalı kadını affettiği en azından hoşgörü ile karşıladığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davalı kadına "hakaret" vakıası kusur olarak yüklenemez. Davacı erkeğe İlk Derece Mahkemesince yüklenen kusurlar ise erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Gerçekleşen bu durum karşısında, mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki, bu sonuca ulaşılması tamamen davacı erkeğin tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalı kadına atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup kararın, bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.