"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/3028 E., 2022/3371 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden
hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Boyabat Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/461 E., 2022/36 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davacı karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı erkek dava dilekçesinde özetle; davalı eşi ile ruhen ve fikren anlaşamadıklarını, defalarca kavga ettiklerini, aralarında sevgi ve saygının bittiğini, birbirlerine tahammülü kalmadıklarını, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; tarafların bir yıldır ayrı yaşadıklarını, erkeğin müvekkilini evden attığını, buna rağmen müvekkilinin evlilik birliğini devam ettirmek adına istenmediği ortak konuta geri döndüğünü, ancak erkeğin müvekkilini iki kez daha sokağa attığını, tehdit ve hakaretlerde bulunduğunu, müvekkilini istemediğine dair mesaj attığını, erkeğin evliliğin ilerleyen döneminde kaloriferli eve çıkmak adına söz verdiğini, ortak çocuğun alerjik astım olması ve soba dumanının rahatsız etmesi üzerine müvekkilinin bu konuyu dile getirmesi nedeniyle erkeğin babasının olaya müdahil olarak "bir kaloriferli ev tutturdun benim yeni gelinimi kıskandın istemiyorsan git dedim ben sana" şeklinde söylemlerde bulunduğunu, erkeğin annesinin de ortak evin anahtarının bulunduğunu, zamanlı zamansız eve girdiğini, erkeğin müvekkilini dinen boşadığını, evde istemediğini dile getirdiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili 13.09.2021 tarihli ıslah dilekçende özetle; davacı karşı davalı erkeğin Nilgün isimli bir kadınla birlikte yaşadığını, müvekkilinin yatak odasında kaldığını, bu kapsamda erkeğin zina eyleminin sabit olduğunu iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına olmadığı taktirde, 166 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, ortak çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tahkikat aşamasında asıl davacının dayandığı deliller ve tüm dosya kapsamında, davacının boşanma davası açmakta haklı bir gerekçeye sahip olmadığı, iddialarını ispat edememesi karşısında davasının reddine karar verildiği, karşı davada ise, kadın tarafından erkeğin kendisini evde istemediği , geçinemedikleri hususlarının ileri sürüldüğü, 13.09.2021 havale tarihli dilekçesi ile erkeğin sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, başka bir kadınla birlikte yaşadığı iddia edilerek, müşterek çocuk tarafından çekilen bir kısım fotoğraflar delil göstererek zina sebebi ile boşanma talep edildiği, tahkikat aşamasında dinlenen tanıkların erkeğin başka bir kadınla aynı ev içerisinde yaşadığına dair tanıklık ettiği, dosya kapsamındaki deliller ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde; erkeğin, kadına karşı sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının sabit olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin, kadına nazaran ağır kusurlu olduğu, bu durumda, zina nedeniyle boşanma sebebinin oluştuğunun ve taraflar yönünden evliliğin çekilmez hal aldığının kabulü gerekeceği, tüm dosya kapsamı ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine ve de evlilik birliğinin devamında taraflar ve toplum için bir fayda kalmadığı anlaşıldığına göre, 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verildiği, yoksulluk nafakası talebi yönünden yapılan değerlendirmede, dosya arasında bulunan tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile ilgili yapılan araştırma yazıları, tarafların yaşı, ihtiyaçları birlikte değerlendirilerek, kadının halen bir kamu kurumunda çalışıyor oluşu ve hakkaniyet ilkesi de gözetilerek kadının yoksulluk nafakası talebinin reddedildi, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olması nedeniyle kadın yararına maddî ve manevî tazminata hükmedildiği, alınan sosyal inceleme raporunda ortak çocuğun velâyetinin anneye verilebileceği yönünde kanaat bildirildiği, dosya kapsamına ve ortak çocuğun yaşına uygun görülen rapor doğrultusunda ortak çocuğun velâyetinin anneye verildiği ve ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedildiği, velâyeti kendisine bırakılmayan baba ile ortak çocuk arasında şahsi ilişki kurulduğu gerekçesi ile davacı karşı davalı erkeğin davasının reddine, davalı karşı davacı kadının 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi kapsamında açılan davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesi kapsamında açtığı boşanma davası ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, kadın yararına hükmedilen tedbir nafakasının kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve 500,00 TL iştirak nafakasına, kadın yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı karşı davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, birliğin temelinden sarsılmasında kadının tam kusurlu olduğunu, müvekkili aleyhine tazminat koşullarının oluşmadığı gibi miktarlarının da fahiş olduğun, müvekkilinin davasının ispat edildiğini, kadının davasının ise ispatlanmadığını, kadının davasının reddedilmesi gerektiğini belirterek, hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı - karşı davacı kadının ıslah dilekçesi ile, erkeğin başka bir bayanla yaşamaya başladığını iddia ettiği ve açmış olduğu davayı davayı zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası olarak terditli hale getirdiği, her davanın açıldığı tarihteki hukuki ve maddî olgulara göre karara bağlanacağı, somut olayda kadının zinaya konu edilen eylemin, ıslah dilekçesinde 08.05.2021 tarihinde gerçekleştiğinin bildirildiği, dava tarihinden sonra ortaya çıkan olayların ıslah yoluyla ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, bu nedenle hem 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı hem de 161 inci maddeleri uyarınca yapılan yargılama sonucunda dava tarihinden sonra gerçekleşen olayların dikkate alınarak karar verilmesinin doğru görülmediği gerekçesi ile bu yönden istinaf talebinin kabulüne karar verildiği, sair yönlere ilişkin olarak dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre İlk Derece Mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, bu nedenle usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu belirtilerek istinaf isteminin esastan reddine karar verildiği gerekçesi ile davalı davacı kadının zina sebebine dayalı boşanma davasının usulden reddine, tarafların ortak çocuklarının velâyetinin dava sonuçlanıncaya kadar geçerli olmak üzere tedbiren anneye verilmesine, davalı davacı kadının ortak çocuk için iştirak nafakası isteminin reddine, davalı davacı kadının maddî ve manevî tazminat isteminin reddine, davacı davalı erkek yararına 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin birliğin temelinden sarsılmasında kusurunun bulunmadığını, asıl kusurun kadında olduğunu, müvekkilinin davasının reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, geçici velâyetin anneye verilmesine karşın, ortak çocuğun velâyet düzenlemesine ilişkin hüküm kurulmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince davası reddedilen kadın yararına hükmedilen vekâlet ücretinin kaldırılmamasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili aleyhine yargılama gideri yüklenmesinin de doğru olmadığını belirterek, müvekkilinin davasının reddi, kusur belirlemesi, velâyet düzenlemesi, yargılama harç ve giderleri ile vekâlet ücreti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; tarafların yargılama sürecine yeni vakıaları davaya dahil edebileceklerini, dava öncesinde de zaten var olan zina eyleminin dava esnasında plansız gelişen eylem sonucunda ispat edildiğini, yeni delilin mahkemeye ıslah yolu ile ileri sürüldüğünü, dava açıldığı tarihte zaten zina eyleminin mevcut olduğunu, hukuka ve kanuna uygun şekilde davanın ıslah edildiğini ve bu şekilde yeni delile dayanıldığını, birliğin temelinden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğunu ve müvekkili yararına tazminat koşullarını oluştuğunu, davada tam kusurlu erkek yararına vekâlet ücreti ve yargılama harcına hükmedilmesinin usule aykırı olduğunu, müvekkilinin ve ortak çocuk için nafaka talebinin reddedilmesinin de hatalı olduğunu, çocuk için tedbir nafakasına da hükmedilmesi gerektiğini belirterek, reddedilen zina sebebine dayalı davası, kusur belirlemesi, müvekkilinin reddedilen tazminat ve nafaka talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusur belirlemesi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci ve 371 inci maddesi, 4721 sayılı Kanun'un 161 inci ve 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Ahmet'e yükletilmesine,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Ayşe'ye yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.