"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1797 E., 2022/1968 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 3. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2020/1013 E., 2022/378 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davalarının ayrı ayrı kabulüne, ziynet alacağı davasının kısmen ise kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı karşı davalı kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar hakkında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve davalı karşı davacı erkek vekili tarafından temyize konu edilen toplam ziynet miktarı 72.788,00 TL, reddedilen ve davacı karşı davalı kadın vekili tarafından temyize konu edilen toplam ziynet miktarı 6.400,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçelerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraf vekillerinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan karşılıklı boşanma davaları ve ferilerine yönelik temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı karşı davalı kadın dava dilekçesinde özetle; eşinin ailesinin kendisine iftira atarak sürekli rencide ettiğini, eşinin kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, sürekli tehdit ettiğini bu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL nafakaya, kendisi için aylık 1.000,00 TL nafakaya, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı karşı davalı kadın vekili karşı davaya cevap ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarını kabul etmediklerini, erkeğin ailesinin müvekkiline kötü davrandığını, yok saydığını, rencide ettiğini, erkeğin de müvekkiline fiziksel ve psikolojik şiddet uyguladığını, asılsız ithamlarda bulunduğunu, ilgisiz olduğunu, eşi ve çocuğu ile ilgilenmediğini belirterek müvekkili yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının asılsız olduğunu, kadının eşini ve ailesini istemediğini, müvekkilinin ailesine hakaret ettiğini, savurgan olduğunu, eşini sevmediğini, istemediğini söylediğini, müvekkiline de hakaret ettiğini, asılsız isnatlarda bulunarak polis çağırdığını, evi terk ettiğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, cinsel birliktelikten kaçındığını, müvekkilini iş yerinde sürekli arayarak zor durumda bıraktığını, ailesinin evliliğe müdahale ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine karar verilmesini, müvekkili yararına 50.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı, taraf ve tanık beyanları ile birlikte değerlendirildiğinde; davalı karşı davacı erkeğin eşine şiddet uyguladığı, hakaret ve küfür ettiği, çocuğa karşı ilgisiz davrandığı, ailesinin kadını büyü ve muska yapmakla suçlamasına sessiz kaldığı, davacı karşı davalı kadının ise eşine "kavat, pezevenk, keriz, şerefsiz, adam değilsin, erkek değilsin" diyerek hakaret ettiği, onu ve ailesini istemediğini söylediği, annesine hakaret ettiği, aile sözüyle hareket ettiği, yemek ve temizlik yapma konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği, sürekli arayıp eşini kontrol ettiği, "benden sana eş olmaz boşanalım" dediği, her tartışmada evi terk ettiği bu şekilde tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, evliliğin devamında taraflar ve toplum yararına korunmaya değer bir menfaatin kalmadığı, evlilik birliğinin sona ermesinde davacı karşı davalı kadının az kusurlu, davalı karşı davacı erkeğin ise ağır kusurlu olduğu, bu kapsamda asıl davanın ve karşı davanın kabulüne karar verildiği, tarafların sosyal ve ekonomik durum araştırmaları neticesinde davacı karşı davalı kadının çalışmadığı, davalı karşı davacı erkeğin ise düzenli ve sabit bir geliri olduğu, boşanma ile yoksulluğa düşecek olan davacı karşı davalı kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedildiği, davacı karşı davalı kadının boşanma sonucu en azından davalı karşı davacı erkeğin maddî desteğini yitireceği, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki davalı karşı davacının kusurunun mahiyeti, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında, davacı karşı davalı kadının maddî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, eşine şiddet uygulayan, hakaret ve küfür eden, çocuğa karşı ilgisiz davranan, ailesinin davacıyı büyü ve muska yapmakla suçlamasına sessiz kalan davalı karşı davacının bu davranışlarının, davacı karşı davalının kişilik haklarını zedeler mahiyette olduğu, tazminat miktarını belirlerken, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusur dereceleri gözetilerek davacı karşı davalı kadının manevî tazminat talebinin kısmen kabulü gerektiği, ayrılık sürecinde ortak çocuğun anne yanında kalması, sosyal inceleme raporundaki tespitler nazara alınarak çocuğun velâyetinin anneye verildiği, baba ile şahsi ilişki kurulduğu, velâyet hakkı kendisinde olmayan eşin çocuğun infak ve iaşesine katkıda bulunması gerektiğinden ortak çocuk yararına iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesi ile kabulü ile tarafların asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası karşı davanın ikinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 maddî, 15.000,00 manevî tazminata, davalı karşı davacı erkeğin manevî tazminat talebinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda müvekkilinin kusurunun olmadığını, erkeğin davasının reddi gerektiğini, erkeğin ağır hakaret ve şiddetine karşın hüküm altına alınan tazminatların son derece düşük olduğunu, müvekkilinin maddî zararının çok daha fazla olduğunu, erkeğin gelirine oranla son derece düşük miktarda nafakaya hükmedildiğini belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının yararına kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusurunun ispatlanmadığını, kadın tanıklarının görgüye dayalı bilgilerinin olmadığını, müvekkili aleyhine tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, kadının hali hazırda çalıştığını, nafaka talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, nafaka miktarlarının fahiş olduğunu, belirterek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile müvekkilinin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının yararına kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile hükmün sair yönlerinin usul ve yasaya uygun olduğu ancak tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakaların nitelikleri, günün ekonomik koşulları, davacı-karşı davalı kadının ve müşterek çocuk Semih'in ihtiyaçları, nafaka ödedikten sonra elinde kalan geliri ile davalı-karşı davacı erkeğin geçimini sağlama imkanı ile hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, davalı-karşı davacı kadın ve müşterek çocuk için hükmedilen yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarlarının az olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren davacı karşı davalı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve beklenen menfaatlerin kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, maddî tazminat takdir edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak takdir edilen tazminatın miktarının düşük olduğu, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda ağır ya da eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan davacı kadın yararına, tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde, manevî tazminatın takdir edilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak takdir edilen tazminatın miktarının düşük olduğu gerekçesi ile davalı karşı davacı erkeğin tüm, davacı karşı davalı kadının sair istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı karşı davalı kadın yarına aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk için aylık 700,00 TL iştirak nafakasına, davacı karşı davalı kadın yararına 25.000,00 TL maddî, 25.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu belirterek, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep etmiştir.
2.Davalı karşı davacı erkek vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde istinaf dilekçesinde öne sürdüğü sebeplerle Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkkili aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile müvekkilinin reddedilen manevî tazminat talebi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tarafların boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurun hangi tarafta olduğu, davacı karşı davalı kadın yararına hüküm altına alınan maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksuluk nafakası ile ortak çocuk yararına hüküm altına alınan tedbir ve iştirak nafakasının koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının dosya kapsamı ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, davalı karşı davacı erkek yararına manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ... ve 371 ... maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 ... maddesi; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi, 182 ... maddesi, 327 ... maddesi, 328 ... maddesi, 330 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Taraf vekillerinin ziynet alacağı davasına yönelik temyiz dilekçelerinin REDDİNE,
2. Taraf vekillerinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Ayşe'ye yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden Osman'a yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.