Logo

2. Hukuk Dairesi2022/11514 E. 2023/2480 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasındaki boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun kimde olduğu, davalı kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat verilip verilmeyeceği, davacı erkek yararına manevi tazminat verilip verilmeyeceği ve miktarı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Daha önce açılan önlem nafakası davasında erkeğin kusurlu bulunduğu ve tarafların bu davadan sonra bir araya gelmedikleri gözetilerek, davalı kadına evi terk etme kusuru yüklenemeyeceği, ancak diğer kusurlu davranışları ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de daha fazla kusurlu olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2190 E., 2022/3082 K.

KARAR : İstinaf başvrusunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ordu 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2020/414 E., 2022/118 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden bu yönden hüküm kurulmasına, davalı kadın vekilinin diğer, davacı erkek vekilinin ise tüm istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının birlik görevlerini ihmal ettiğini, müvekkiline sevgisiz, saygısız davrandığını, müvekkili hastalanınca evi terk ettiğini, müvekkiline küfür ve hakaret ettiğini, müvekkilini tehdit ettiğini, torununa şiddet uyguladığını, müvekkilinin gelini ve çocuklarını istemediğini, huzursuzluk çıkardığını, onları evde istemediğini, yatakları ayırdığını, evi terk etmesi nedeni ile bakıma muhtaç kaldığını, davalı kadının daha önceden boşanma davası açtığını ancak feragat ettiğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı erkek cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalının cevap dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, müvekkilinin kusuru olmadığını, davasından feragat eden kadının müvekkilinin kusuru olsa dahi bunu affetmiş sayılacağını, tarafların feragat beyanında sonra bir araya gelmediklerini, davalı kadının tamamıyla kusurlu olduğunu beyan etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu, davacı erkeğin müvekkilini kabullenmediğini, davacı ile 14 yıl yatağı paylaştığını, davacının oğlu tarafından müvekkiline şiddet uygulandığını, davacının müvekkilini koruyamadığını, evlilik süresince müvekkilinin hizmetçi olarak görüldüğünü, müvekkili hakkında Ordu 1. Aile Mahkemesi dosyası ile önlem nafakasına hükmedildiğini, müvekkilinin hiçbir geliri olmadığını beyan ederek, davanın reddine aksi kanaatte olunması durumunda müvekkili yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata, aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

2.Davalı kadın ikinci cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın cevaba cevap dilekçesindeki beyanlarının kendi kusurlarını örtmeye yönelik olduğunu, müvekkilinin davacının gelinlerini kendi evladı gibi gördüğünü, saygısızlık yapmadığını, buna karşın müvekkiline saygısızlık yapıldığını itilip kakıldığını, asıl kusurun davacı erkekte olduğunu beyanla, cevap dilekçesindeki taleplerini tekrar etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının, davacıya karşı ilgisiz olduğu, davacının çocuklarının da davacıyla ilgilenmesini istemediği, davacıya aşağılayıcı sözler söylediği, küfür ve hakaret ettiği, davacının çocuklarına da küfür ve hakaret ettiği, davacının torununu dövdüğü, evlenirken kabul etmesine rağmen sonrasında davacının çocuklarını istemediği, davacının ailesinin evlerine gelmesini istemediği, davacıyı tehdit ettiği, yatağını ayırdığı, 2016 yılında evi terk ettiği, bu kapsamda taraflar arasındaki evlilik birliğinin davalı kadının tamamıyla kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davalının tam kusurlu olması, tazminata esas fiillerin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak davacı erkek yararına manevî tazminata hükmedildiği, boşanmaya neden olan olaylarda tam kusurlu bulunduğundan, davalı kadının yasal şartları oluşmayan yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verildiği gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, davacı erkek yararına 5.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; salt tanık beyanlarına dayanarak müvekkiline kusur yüklemesinin hukuka aykırı olduğunu, diğer delillerin hükme esas alınmadığını, davacı tanıklarının müvekkili ile husumetli olduğunu, davacının oğlunun ve gelininin müvekkiline hakaret ve tehditte bulunduğunu, bu nedenle ceza aldıklarını, nafaka ve tazminat taleplerinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin geliri olmadığını, yoksulluğa düşeceğini, davanın ispatlanmadığını belirterek; hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davacı erkek vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kusuru olmadığını, kusuru olsa dahi davacı kadının davasından feragat ederek bunu affettiğini, ceza mahkemesi hâkiminin kusur belirlemesinin hukuk mahkemesi hâkimini bağlamayacağını, tanıklarının samimi ve tarafsız beyanda bulunduklarını, müvekkili yararına hükmedilen manevî tazminatın çok düşük olduğunu belirterek; manevî tazminatın miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı kadın tarafından Ordu Aile Mahkemesinin 2019/225 Esas sayılı dosyasında açılan önlem nafakası davasında "tarafların evlendikten sonra davalının ailesi ile bir arada yaşadıkları, davalının oğlu ile davacının anlaşamadığı, davacının bu sebeple müşterek haneden ayrıldığı, baba evine yerleştiği, davacının kendi isteği ile birlikte yaşamaktan kaçınmadığı" şeklindeki gerekçelerle kadının önlem nafakası davasının kabulüne karar verildiği, tarafların önlem nafakası davasından sonra bir araya gelmedikleri de değerlendirildiğinde önlem nafakası davasında kabul edilen kusurlu davranışların erkeğe yüklenmesi gerektiği bu durumda boşanmanın meydana gelmesindeki olaylarda tarafların evlendikten sonra kocanın ailesi ile bir arada yaşadıkları, kocanın oğlu ile kadının anlaşamadığı, kadının bu sebeple ortak konuttan ayrıldığı, baba evine yerleştiği, kadının kendi isteği ile birlikte yaşamaktan kaçınmadığı anlaşıldığından erkeğin hafif, davalı kadının ise davacı erkeğe karşı ilgisiz olduğu, davacının çocuklarının da davacıyla ilgilenmesini istemediği, davacıya aşağılayıcı sözler söylediği, küfür ve hakaret ettiği, davacının çocuklarına karşı da küfür ve hakaret ettiği, davacının torununu dövdüğü, evlenirken kabul etmesine rağmen sonrasında davacının çocuklarını istemediği, davacının ailesinin evlerine gelmesini istemediği, davacıyı tehdit ettiği, yatağını davacıdan ayırdığı, 2016 yılında evi terk ettiği sabit olmakla davalı kadının ağır kusurlu olduğu, hükmün kusura ilişkin gerekçesinin bu şekilde düzeltildiği, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına geçimine malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorunda olduğuna dair hüküm uyarınca 4721 sayılı Kanun'un 185 ... maddesinin 3 üncü fıkrası ve 186 ncı maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davalı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerektiği, hükmün sair yönlerinin ise usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesi ile davalı kadın vekilinin, kusur belirlemesine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün gerekçesinin düzeltilmesine, davalı kadın yararına dava tarihinden geçerli olmak üzere aylık 550,00 TL tedbir nafakasına, erkek vekilinin tüm, kadın vekilinin ise sair istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davalı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğu belirtilerek; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davacı erkek vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü kararının hatalı olduğunu, istinaf dilekçesinde sürülen gerekçeler yanında Bölge Adliye Mahkemesince kusur belirlemesinin usul ve yasaya aykırı yapıldığını, önlem nafakası davasında fiili ayrılığın ispatının yeterli olduğunu, boşanma davasında kusur belirlemesine esas alınamayacağını, davalı kadının tam kusurlu olduğunu belirtilerek; kusur belirlemesi ve manevî tazminatın miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davalı kadın yararına yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, davacı erkek yararına manevî tazminat verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve manevî tazminatın miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 ... maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 ... maddeleri. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ... ve 371 ... maddeleri.

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu gibi Ordu 1. Aile Mahkemesinin 2019/225 esas sayılı önlem nafakası davasının "...tarafların evlendikten sonra davalı erkeğin ailesi ile bir arada yaşadıkları, erkeğin oğlu ile kadının anlaşmadığı, kadını bu sebeple müşterek haneden ayrıldığı, kadının kendi isteği ile birlikte yaşamaktan kaçınmadığı..." gerekçesi ile kabul edilmesi nazara alındığında eldeki dosyada davalı kadına evi terk etme kusurunun yüklenemeyeceği, buna karşın kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de davalı kadının daha fazla kusurlu olduğunun anlaşılmasına göre taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.