"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1086 E., 2022/1505 K.
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/111 E., 2022/5 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve erkek yararına boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına, davacı-karşı davalı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın İlk derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kesinleşen hususlarda karar verilmesine yer olmadığına, erkek yararına boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili dava ve karşı davaya cevap dilekçesinde; evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, erkeğin ve erkeğin ailesinin kadına çocuğu olmadığı ve kısır olduğu yönünde hakaret ve iftiralarda bulunduklarını, çocuk olduktan sonra çocuğun başkasından olduğu iftirasını attıklarını, erkeğin yatak odası konularını bile iş yerinde ve etrafta konu yaptığını, kadını küçük düşürdüğünü, kadına hakaret ettiğini, kadını tehdit ettiğini, ailesinin evliliğe müdahalesine kayıtsız kaldığını, sık sık annesinin evine gidip uzun zaman geçirdiğini, kadın ve ortak çocukla ilgilenmediğini ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir-iştirak, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-karşı davalı kadın 08.11.2018 tarihli celsede, karşı taraf ile boşanma ve fer'îleri konusunda anlaştıklarını, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, ortak çocuk yararına 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı-karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusurlu tarafın kadın olduğunu, kadının çoğunlukla ayrı yatakta yattığını, kontrol takıntısı olduğunu, erkeğe ait maaş kartını aldığını, harcamaların tamamen kendi kontrolünde olmasını sağladığını, erkeğe fiziksel şiddet uyguladığını, uzun süre erkeğe yemek vermediğini, annesinin yanında erkeği rencide ettiğini, erkeğin bayramın 3 üncü günü annesinin elini öpmeye gittiğini öğrenince "niye o kadının yanına gittin" diye kızıp erkeği 3 gün çocuk odasına kilitlediğini, birlik görevlerini yerine getirmediğini, kötü koktuğunu, ev kirlenir diye erkeğin sakallarını dahi evde kesmesine izin vermediğini, erkeğin telefonuna erkeğin bilmediği şifre koyup telefonu tamamen kendi bilgi ve kontrolü altına aldığını, erkeğin abisi ve annesinin numaralarını engellediğini, erkeğin annesini ortak konuta kabul etmediğini beyanla, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi uyarınca, bu mümkün değilse aynı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 750,00 TL tedbir-iştirak, erkek yararına aylık 500,00 TL tedbir-yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 125.000,00 TL maddî ve 125.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek, davacı-karşı davalı kadının anlaşmalı boşanma istemine istinaden anlaşmalı boşanmayı, velâyetin anneye verilmesini ve ortak çocuk yararına 600,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ödemeyi kabul ettiğini beyan etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 08.11.2018 tarih ve 2018/721 Esas, 2018/992 Karar sayılı kararı ile; 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrasının yasal koşullarının oluştuğundan bahisle davanın kabulüyle tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, taraflar arasındaki uzlaşı doğrultusunda ortak çocuk yararına 600,00 TL tedbir ve devamında iştirak nafakası takdirine, nafakaya her yıl TÜFE oranında artış uygulanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından davanın kabulü yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine; Bölge Adliye Mahkemesinin 21.12.2018 tarih ve 2018/3513 Esas, 2018/1854 Karar sayılı kararı ile anlaşmalı boşanma yönünden oluşan karar kesinleşinceye kadar, eşlerin bu yöndeki irade beyanlarından dönmesini engelleyici yasal bir düzenleme bulunmadığını, bu sebeple anlaşmalı boşanmanın çekişmeli boşanma davasına dönmesi gerektiğini, tarafların karşılıklı olarak dilekçelerini vermeleri ve delillerini bildirmeleri için imkan tanınması ve tüm deliller toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle davalı-karşı davacı erkeğin istinaf taleplerinin kabulüyle kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 25.03.2019 tarihli ve 2019/130 Esas, 2019/221 Karar sayılı kararıyla; davalı-karşı davacı erkeğin ortak konuttan ayrılıp bir daha eve dönmediği, eş ve çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediği, ailesinin müdahalesine sessiz kaldığı, davacı-karşı davalı kadının ise eşine karşı saygısız davrandığı, alaycı yaklaştığı, onu hor görerek toplum içinde küçük düşürdüğü, eşi ile aynı yatağı paylaşmaktan zaman zaman kaçındığı, eşine şiddet uyguladığı, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesiyle, asıl dava ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin annesine verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına 09.08.2018 tarihinden itibaren aylık 300,00 TL tedbir iştirak nafakasına davalı-karşı davacı erkek yararına 5.000,00 TL maddî, 5.000,00 TL manevî tazminata ve kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
D.Bölge Adliye Mahkemesinin İkinci Gönderme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen tazminatlar, iştirak nafakası miktarı ve kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedilmemesi yönünden, davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından ise istinaf dilekçesi harçlandırmadan velâyet düzenlemesi ve erkek lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 03.11.2021 tarihli ve 2021/1052 Esas, 2021/1736 Karar sayılı kararıyla; davalı-karşı davacı erkek vekilinin harçlandırma yapmadan sunduğu istinaf dilekçesinde istinaden Bölge Adliye Mahkemesince istinaf harç ve giderlerinin yatırılması amacıyla tebliğ ihtaratlı muhtıraya uyulmaması nedeniyle davalı-karşı davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına, davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebi hakkında bir değerlendirme yapılmadan bu talep hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiş olmasının hatalı olduğu yönünde yapılan değerlendirme ile kadının bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulüne, İlk derece Mahkemesi Kararının istinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşen boşanma, velâyet ve kişisel ilişkiye yönelik hükümler hariç diğer yönlerden kaldırılmasına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararına uygun şekilde işlem yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kadının diğer istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
E.İlk Derece Mahkemesinin Üçüncü Kararı
İlk derece Mahkemesinin 11.01.2022 tarihli ve 2021/111 Esas, 2022/5 Karar sayılı kararıyla; kadının erkeğin telefonunu elinden alarak ailesi ile görüşmesini engellediği, erkeğe fiziksel şiddet uygulayarak vücudunda morluklar oluşmasına sebebiyet verdiği, eşini odaya kilitlediği, erkeğin ve ailesinin ise ortak çocuğun davalı-karşı davacı erkekten olmadığına dair söylemlerde bulunduğu, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu, her ne kadar erkeğin evi terk ettiği iddia edilmiş ise de, erkeğin kadından fiziksel şiddet görmesi neticesinde evden ayrılmasının tepkisel davranış olduğu ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, davalı-karşı davacı erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi uyarınca boşanma talebi yönünden yasanın aradığı şartların gerçekleştiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle, tarafların boşanmaları, velâyet ve kişisel ilişki yönünden 25.03.2019 tarihli hükmün kesinleştiğinden bahisle bu hususlarda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere aylık 300,00 TL tedbir, 400,00 TL iştirak nafakasına ... kadın yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak ve tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere aylık 200,00 TL tedbir nafakasına, kadının yoksulluk nafakası ile maddî-manevî tazminat taleplerinin reddine, davalı-davacı erkek yararına 5.000,00 TL maddî 5.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin tedbir-yoksulluk nafakası taleplerinin reddine ve karşı davada erkeğin 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi uyarınca boşanma talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi'nin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı-karşı davalı kadın vekili istinaf kanun yoluna başvuruştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde; kusur belirlemesinin doğru olmadığını, kadının ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle aleyhine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu, hükmedilen tedbir-iştirak nafakası miktarının az olduğunu, kadın yararına yoksulluk nafakası ve tazminat koşullarının oluştuğunu, ayrıca kadın yararına takdir edilen tedbir nafakası miktarının az olduğunu beyanla, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, talepleri uyarınca karar verilmesini talep etmiştir.
C.Gerekçe ve Sonuç
İlk Derece Mahkemesinin 25/03/2019 tarihli ve 2019/130 Esas, 2019/221 Karar sayılı kararı ile erkeğe, ortak konuttan ayrılıp bir daha eve dönmemek, eş ve çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmemek, ailesinin müdahalesine sessiz kalmak kusurlarının yüklendiği, Bölge Adliye Mahkemesi'nin 03.11.2021 tarihli ve 2021/1052 Esas, 2021/1736 Karar sayılı kararı ile istinaf harç ve masraflarının yatırılmaması nedeniyle davalı-karşı davacı erkeğin istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği, bu itibarla İlk Derece Mahkemesi'nin 2019/130 Esas, 2019/221 Karar sayılı kararı ile erkeğe yüklenen kusurların kesinleştiği, diğer yandan, İlk Derece Mahkemesi'nin 11.01.2022 tarihli ve 2021/111 Esas, 2022/5 Karar sayılı kararı ile davalı- karşı davacı erkeğin ve ailesinin müşterek çocuğun kocadan olmadığına dair söylemlerde bulunduğu vakıasının erkeğe kusur olarak yüklendiği ve davalı-karşı davacı erkek tarafından bu karara yönelik olarak da istinaf kanun yoluna başvurulmaması nedeniyle, davalı-karşı davacı erkeğin yüklenen ve kesinleşen kusurlarının "müşterek konuttan ayrılıp bir daha eve dönmemesi, eş ve çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmemesi, ailesinin müdahalesine sessiz kalması, kendisi ve ailesi tarafından müşterek çocuğun kocadan olmadığına dair söylemlerde bulunulması" olduğunun anlaşıldığını, İlk Derece Mahkemesi'nin istinaf incelemesine konu kararı ile kadının kusurlu davranışlarının "erkeğin telefonunu elinden alarak ailesi ile görüşmesini engellemesi, fiziksel şiddet uygulayarak vücudunda morluklar oluşmasına sebebiyet vermesi, erkeği odaya kilitlemesi" olarak belirlendiği, İlk Derece Mahkemesi'nin, davalı-karşı davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmayan 2019/130 Esas, 2019/221 Karar sayılı kararı ile kadına yüklenmeyen kusurlu davranışların, bu karara karşı erkek tarafından istinaf yoluna başvurulmamış olması nedeniyle, artık kadına yüklenip kadının kusurunun ağırlaştırılamayacağı, "Erkeğin telefonunu elinden alarak ailesi ile görüşmesini engellemesi ve erkeği odaya kilitlemesi" kusurlarının önceki kararda kadına yüklenmediği, dolayısıyla kadının istinafı akabinde yapılan yargılama sonucu verilen kararda da yüklenmesinin mümkün olmayacağı, bu durumda, kadının da erkeğe karşı süregelen fiziksel şiddetinin bulunması nedeniyle kusurlu olduğunun anlaşıldığı, açıklanan kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu oldukları, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olan, herhangi bir geliri ve malvarlığı bulunmayan ve boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği anlaşılan davacı-karşı davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı kusur belirlemesi sonucu kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, diğer yandan, tarafların sosyal ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, ortak çocuğun yaşı ile orantılı ihtiyaçları ve güncel ekonomik göstergeler dikkate alındığında, tarafların ortak çocuğu lehine hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu, ayrıca boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olmaları nedeniyle erkeğin maddî ve manevî tazminata hak kazanamadığı yönünde yapılan değerlendirme ile kadının kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası talebinin reddi, iştirak nafakası miktarı ve aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlara ilişkin istinaf itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, İlk Derece Mahkemesi kararının kadının yoksulluk nafakasının reddi, aleyhine hükmedilen maddî ve manevî tazminatlar ile çocuk yararına hükmedilen nafakalar yönünden kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulması suretiyle kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir, 750,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuk yararına aylık 300,00 TL tedbir, 600,00 TL iştirak nafakasına, erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine, kadının sair istinaf itirazlarının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda kadının kusursuz olduğunu, kusursuz taraf lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi gerektiğini, hükmedilen tedbir, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek kararın, kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi ve nafakaların miktarı yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; kusur belirlemesinin hatalı yapıldığını, erkeğin fiziksel ve psikolojik şiddet görmesi nedeniyle evden ayrıldığını, maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar karar verilmesinin isabetsiz olduğunu ve aleyhine hükmedilen nafakaların hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar ve tazminat taleplerinin reddi yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı olarak açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın ve ortak çocuk yararına nafakaya hükmedilmesine ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise miktarların hakkaniyete uygun olarak belirlenip belirlenmediği, tarafların tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Adli yardımdan yararlanması sebebi ile başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının davacı-davalıya yükletilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalı-davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.