"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 1. Aile Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen boşanma davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kısmen bozulmasına, kısmen onanmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davalı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne lehine tazminatlara karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin sarsılmasında davalı kadının kusurlu olduğunu belirterek evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin kusurlu olduğunu belirterek lehine aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 150.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, İkra Masal için aylık 500,00 TL ve ... için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.11.2020 tarihli ve 2016/1628 Esas, 2020/220 Karar sayılı kararıyla; erkeğin evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, AIDS ve sarılık olduğunu söyleyerek kadını ailesinin yanına köye gönderdiği, odasının ayrı olduğu, bekar gibi yaşadığı, kadının böbrek nakli olması gerektiği ve kadının ailesinin müşterek haneye geldiği, erkeğin, kadının anne ve babasına "Bana hasta kızı verdiniz alın tedavisini kendiniz yaptırın" diyerek kadının ailesini evden kovduğu, kadının ise, eşi kalp krizi geçirdiğinde hastaneye yattığı ancak eşi ile hastalığı döneminde ilgilenmediği, eşinin ailesini evinde istemediği, tarafların 2016 yılından itibaren fiilen ayrı yaşadıkları, her iki tarafın da boşanmayı istediği, taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olduğu ve tarafların eşit derecede kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, İkra Masal için aylık 600,00 TL, ... için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, tarafların sosyo-ekonomik durumları, davalı kadın lehine nafaka karar verilmesi halinde erkeğin yoksuluğa düşeceği, kadının nafaka verilmediğinde yoksulluğa düşeceğine dair somut delil sunamadığı gibi toplanan deliller açısından da böyle bir kanaat elde edilemediğinden kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine, tarafların kusur durumu nedeniyle kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili kadının davasının kabulü ve kusur belirlemesi yönünden, davalı kadın vekili erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi, kişisel ilişki süresi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.01.2022 tarihli ve 2021/1467 Esas, 2022/40 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince erkeğin, kadının ailesini evden kovduğu erkeğe kusur olarak yüklenilmiş ise de; dilekçeler aşamasında kadın bu durumu vakıa olarak ileri sürmediğinden, erkek aleyhine kusur olarak yüklenemeyeceği, erkeğin evin ihtiyaçlarını karşılamadığı, AİDS ile sarılık olduğunu söyleyerek ailesinin eve gelmesini istemediği, odasının ayrı olduğu, bekar gibi yaşadığı, davalı kadının da davacı eşi kalp krizi geçirince hastaneye gelmediği, ilgilenmediği, eşinin ailesini istemediği, meydana gelen olaylarda tarafların yine de eşit kusurlu oldukları, davalı tarafından usulüne uygun şekilde harcı yatırılarak açılan karşı davası olmadığı halde, mahkemenin davalının taleplerini karşı dava olarak kabul edip, davasının kabulüne karar vermesi doğru olmadığından, davacı erkeğin istinaf talebi kabul edilerek, hüküm fıkrasında karşı dava ile ilgili kısımların kaldırılmasına, erkeğin diğer kadının ise tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı erkek vekili kusur belirlemesi, tazminatların reddi, velâyet, vekâlet ücreti yönünden; davalı kadın vekili ise erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatların reddi, kişisel ilişki yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 27.06.2022 tarihli ve 2022/4162 Esas, 2022/6304 Karar sayılı kararıyla; davacı erkek tarafından tazminatlar, velâyet, vekâlet ücreti istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden davacı erkeğin tazminatlar, velâyet, vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin reddine, Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de davacı erkeğin daha ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle hükmün kusur yönünden bozulmasına, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkek ağır kusurlu olduğundan, boşanma yüzünden mevcut ve beklenen menfaatleri zedelenen ve kişilik hakları saldırıya uğrayan, davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanun' un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince uygun mıktarda maddî ve manevî tazmınat takdir edilmesi gerekirken, kadının bu isteklerinin hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak reddi doğru görülmediğinden hükmün bu yönden de bozulmasına, hükmün bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin onanmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 52 nci maddesi hükmü dikkate alındığında, davalı kadının tazminat talebinin kısmen kabulü ile yararına 30.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, kadının fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; davalı kadının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, kendi tazminat taleplerinin reddi, velâyet, nafakalar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; erkeğin ağır ve tam kusurlu olduğunu, erkeğin davasının kabul edilmesinin hatalı olduğunu, tazminatların miktarının çok düşük olduğunu, yoksulluk nafakası talebinin kabulü gerektiğini, yatılı kişisel ilişki kurulması ve süresi ile çocukların öğrenci olmaları ve ders çalışma durumları gözardı edilerek her gün arama hakkı tanınmasının çocukların yüksek menfaatine, usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakasının reddi, tazminatların miktarı, kişisel ilişki yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasında görülen boşanma davasında davalı kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarının dosya kapsamına uygun olup olmadığı, kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri. 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu , kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Her iki taraf vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
11.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.