"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/671 E., 2022/1431 K.
KARAR : Başvurunun kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulması
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/422 E., 2020/578 K.
Taraflar arasındaki davacı erkek tarafından açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüyle tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiştir.
Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, kusur belirlemesine yönelik olarak verilen hüküm davacı erkek tarafından istinaf edilmeyerek kesinleşmiştir. Bu nedenle davacı erkek vekilinin, istinaf edilmeyerek kesinleşen bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Taraf vekillerinin reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı erkek vekili dava dilekçesi ile; tarafların yabancı mahkeme kararıyla boşandıklarını, boşanma kararının kesinleştiğini belirterek, yabancı mahkeme kararının Türkiye'de tanınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı erkek vekili ıslah dilekçesi ile; tarafların 1999 yılında evlendiklerini ve Hollanda'ya yerleştiklerini, davalı kadının 2015 yılı Şubat ayında ortak haneyi terk ettiğini, bunun üzerine erkeğin Hollanda’da boşanma davası açtığını ve tarafların boşanmalarına karar verildiğini, ortak çocuğun velâyetinin davacı babaya verildiğini, davalı kadının kendi istek ve kabulü ile Hollanda’ya gelmesine rağmen memnuniyetsiz tutum, sinirli üslup ve kavgacı tavırlar takındığını, çocuğa bakmadığını, sabahtan akşama kadar depresif ruh hali ile evde oturduğunu, yemek yapmadığını, çocuğun öz bakımı ile ilgilenmediğini, eşinden aldığı paraları evin ihtiyaçları için harcamayıp Türkiye’deki akrabaları ile harcamak için biriktirdiğini, eşinin ailesine hiçbir şekilde yakınlık, sevgi ve saygı göstermediğini, torununu görmeye gelen kayınvalideye bağırdığını, yıl ortalarında sürekli Türkiye’ye gelmek istediğini, agresif hali nedeniyle ruhsal yönden tedavi gördüğünü, eşine bıçak çektiğini, tehdit ettiğini, ortak çocuğu alıp Türkiye'ye kaçtığını, alışkanlık haline getirdiği evi terk etme olayını 2015 yılında yine yaşattığını, bunun üzerine Hollanda’da açılan boşanma davasının kabul edildiğini ve tarafların boşanmalarına karar verildiğini, ortak çocuğun halen baba yanında kaldığını, çocuğun eğitimine devam ettiğini belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuk Öykü'nün velâyetinin davacı babaya verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı kadın cevap dilekçesi ile; tanınması talep edilen Rotterdam mahkemesi kararından haberinin olmadığını, bu kararının kendisinin yokluğunda verildiğini, savunma hakkının ihlal edildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı kadın vekili ıslaha cevap dilekçesinde; ıslah dilekçesini kabul etmediklerini, tarafların 2015 yılından bu yana ayrı yaşadıklarını ortak çocuğun öğrenimine Hollanda’da devam ettiği için baba yanında kalmak zorunda kaldığını, erkeğin alkole ve kadınlara karşı aşırı zaafı bulunduğunu, kadına şiddet uyguladığını, bu şiddet nedeniyle kadının psikolojik tedavi gördüğünü, ayrıca davacının davalıya ismi ile hitap etmediğini, "şerefsiz" şeklinde hitap ettiğini, kadını istemediğini onu hava limanında kovduğunu ileri sürerek erkek tarafından açılan davanın reddine, boşanmaya karar verilecekse kadın lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı erkeğin eşine şiddet uyguladığı, eşine ''şerefsiz'' diyerek hakaret ettiği, küfür ettiği, aşırı alkol aldığı, davalı kadının ise evin yemek ve temizlik işlerini yapmadığı, sinirli ve kavgacı olduğu, çocuğu ile ilgilenmediği, eşinin annesine ve ailesine karşı saygısız davrandığı ve eşinden habersiz yurtdışından Türkiye'ye geldiği, böylelikle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davacı erkeğin ağır, davalı kadının az kusurlu olduğu, davalı kadının çalıştığı işten 07.09.2020 tarihinde ayrıldığı, düzenli ve sürekli geliri olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüyle 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuk yargılama aşamasında reşit olduğundan velâyeti hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kadın lehine işten ayrıldığı tarih olan 07.09.2020 tarihinden itibaren aylık 450,00 TL tedbir nafakası ile kararın kesinleşmesinden sonra aynı miktar üzerinden yoksulluk nafakası ödenmesine, yasal koşulları oluştuğu gerekçesiyle kadın lehine 15.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı kadın vekili ıslahın ve buna bağlı olarak davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, erkeğin üzerindeki malları başkasına devrettiğini, lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek davanın tüm yönüyle kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı vekili tarafından usulüne uygun şekilde ıslahın yapıldığı, davacı vekilinin vekâletnamesinde tam ıslah yetkisinin bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince de kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre boşanmaya sebep olan olaylarda davacı erkeğin, davalı kadına nazaran daha kusurlu olduğu, evlilik birliğinin sarsıldığı, korunmasında bir fayda kalmadığı yönünde yapılan değerlendirme ile davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen kararın isabetli olduğu, boşanmanın ferilerine dayanarak kadın yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı ancak tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre kadın yararına hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminatların miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadının tazminat ve nafakaların miktarına yönelik istinaf itirazlarının kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlere ilişkin hüküm fıkralarının kaldırılmasına, yeniden kısmen esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına işten ayrılma tarihinden itibaren 450,00 TL olarak verilen tedbir nafakasının Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihinden itibaren 1.000,00 TL'ye çıkartılmasına, bu miktarın yoksulluk nafakası olarak devamına, kadın lehine 45.000,00 TL maddî, 45.000,00 TL manevî tazminatın erkekten alınarak kadına ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı kadının tam kusurlu olduğunu ileri sürerek, kararın kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece ıslah dilekçesinin dikkate alınmasının ve davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, belirlenen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğunu, lehine nafaka ve tazminata hükmedildiği halde vekâlet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarı ile vekâlet ücreti yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı erkek tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının davanın kabulüne ilişkin şartların gerekleşip gerçekleşmediği, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata ilişkin koşulların oluşup oluşmadığı oluştu ise miktarların hakkaniyete uygun olarak belirlenip belirlenmediği ve kadın yararın hükmedilen boşanmanın ferilerine dayanılarak kadın lehine vekâlet ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı, 323 üncü, 326 ncı, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürelen temyiz itirazları kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1 Davacı erkek vekilinin kusur belirlemesine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Taraf vekillerinin diğer hususlara yönelik temyizinin incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.