"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/640 E., 2022/506 K.
KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kulu Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2019/527 E., 2021/813 K.
Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; tarafların yurtdışında müvekkilinin, gerek davalı ile ortak işlettikleri işyerinde gerekse başkaca işyerlerinde çalıştığını ve halende çalışmaya devam ettiğini, müvekkilinin çalışmasının neticesinde elde ettikleri birikim ve üzerine müvekkilimin ziynet eşyaları da eklenerek dava dilekçesinde sayılan 11 adet taşınmazın taşınmazın edinildiğini, taşınmazların tamamı her ne kadar tarafların ortak çalışmasının ürünü ise de davalı üzerinde kayıtlı ve edinilmiş mal olduğunu belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla taraflar arasındaki mal rejiminin tasfiyesi ile mal rejimine tabi mal varlığının tespitini ve müvekkilinin bu malvarlığı üzerindeki katkı oranının tespit edilerek katkısı oranındaki alacağın davalıdan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiş; davacı kadın vekili 23.12.2021 tarihli (7) nolu celsede, talep miktarını 27.07.2021 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen 987.000,00 TL'ye yükselttiklerini beyan etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde; Ömeranlı mahallesinde bulunan taşınmazların miras yolu müvekkiline geçtiğine, kişisel malı olduğunu; Elvanköy mahallesinde bulunan taşınmazın da müvekkilin 2000 yılındaki bir alacağına mahsuben alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tasfiye konusu taşınmazların edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alındığı ve edinilmiş mal oldukları, davacının edinilmiş mala maddî bir katkısının olup olmamasının veya çalışıp çalışmamasının hukuken bir öneminin olmadığı; davacı tarafça, dava konusu taşınmazların çalışma karşılığı birikimlerle ve ziynetlerle edinildiğinin iddia edildiği, tarafların yasal mal rejimi döneminde evlilik birliği içinde kazanmış olduğu maaş ve ücretlerin edinilmiş mal grubunda yer aldığı; davacı ziynetlerle katkı iddiasında bulunmuşsa da ziynetlerin cinsine, gramına bir açıklamada bulunulmadığı, taşınmazların alınma tarihi itibariyle iddia edilen altınların varlığına ve bozdurulduğuna dair dosya içerisinde somut bir delile rastlanmadığı, davacının değer artış payı alacağının bulunmadığı; davalı dava konusu taşınmazları miras yoluyla edindiği ve kişisel malı olduğunu iddia etmiş ise de taşınmazların yasal mal rejimi döneminde üçüncü kişilerden satış yolu ile satın alındığı, miras malı olmadığı tapu kayıtlarından anlaşıldığı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporlarına itibar edildiği, 27.07.2021 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda davacının, dava konusu taşınmazlardan dolayı 987.000,00 TL katılma alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüyle 987.000,00 TL katılma alacağının karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde, tasfiye konusu taşınmazlardan 730 ada 7 ve 13 nolu parsellerin müvekkilinin amcasının müvekkilinin babasına ait başka bir gayrimenkule ev yapması nedeni ile buna karşılık olarak verildiğini, diğer taşınmazların müvekkilinin kayden babası olarak görünmeyen Bulduk Celep'e ait olduğunu, müvekkilinin Kulu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/249 Esas sayılı dosyası ile gerçek babasından kalan miras hakkını alabilmek için dava açtığını, babasının eşi ve kızının müvekkilinin mirasçı olduğunu bildikleri için bu taşınmazları müvekkiline devrettiklerini, bu nedenle taşınmazların miras yoluyla intikal ettiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tasfiye konusu taşınmazların evlilik birliği içinde satış sureti ile davalı adına edinildiği, her ne kadar davalı ...'da bulunan taşınmazın bir alacağına mahsuben devralındığını iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispatlayamadığı, yine davalı tasfiye konusu taşınmazlardan 730 ada 7 ve 13 parsellerin amcasının, babasına ait taşınmazlara ev yapması nedeniyle buna karşılık olarak verildiğini iddia etmiş ise de yine bu iddianın ispatlayamadığı; her ne kadar davalı diğer taşınmazların kayden babası olarak görünmeyen ancak gerçek babası olan Bulduk Celep'e ait olup, ondan miras kaldığını ve bu şekilde gerçek babasının eşi ve kızından devraldığını iddia etmiş ise de, istinaf dilekçesinde belirttiği Kulu Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/249 Esas sayılı dosyasına İlk Derece Mahkemesinde delil olarak dayanmadığı, gerçek babasının Bulduk Celep olduğu yönündeki iddiasını ispatlamaya elverişli herhangi bir delil sunmadığı, hal böyle olunca işbu taşınmazlarında miras yoluyla kaldığının ispat edilemediği, taşınmazların muhtemel karar tarihine yakın tarihteki değerlerinin yarısı üzerinden davacı lehine katılma alacağına hükmedilmesinde de isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin hem Türk hem de İsveç vatandaşı olduğunu, uzun yıllar yurtdışında yaşadığı için konuşma zorluğu çektiği ve bazı olayları hatırlamakta güçlük yaşadığını, 2006 yılında edindiği malların miras malı olduğunu devamlı olarak iddia etmesine rağmen neden satış yolu ile kendisine geçtiğini hatırlayamadığını, istinaf aşamasında akrabalarının hatırlatmaları ve en önemlisi kardeşinin bu gayrimenkuller ile ilgili olarak 2006 yılında verasetin iptali davası açtıklarını söylemeleri üzerine yapılan araştırmaları sonucunda Ömeranlı mahallesindeki taşınmazların müvekkilime babasında miras olarak kaldığını, müvekkilinin annesinin resmi nikâhsız olarak evlendiğini, bu evlilikten müvekkili ve kardeşinin dünyaya geldiğini, babalarının çocuklarını nüfusuna geçirmediği için müvekkili ve kardeşinin annelerinin nüfusuna kayıtlı olduğunu, babasının annesinden ayrıldıktan sonra resmi olarak evlendiğini, bu evlilikten de bir çocuğu olduğunu, babası öldükten sonra bütün mirasının veraset ilamına göre resmi nikahlı eşi ve kızına kaldığını, bunun üzerine müvekkilinin ve kardeşinin öz babalarının mirasından hakkına düşen malları almak için Kulu Sulh Hukuk Mahkemesine 26.07.2006 tarihli ve 2006/249 Esas sayılı dava dosyası ile verasetin iptali davası açtıklarını, bunun üzerine babalarının eşi ve kızının müvekkilinin miras hakkı olduklarını bildikleri için anlaşma yoluna gittiklerini, o tarihteki avukatların önerisiyle veraset ilamının yeniden çıkması gibi veya başka nedenlerden işlerin uzayacağını, miras yolu ile düşen malları satış göstererek devretmenin daha kolay olduğunun söylemeleri üzerine müvekkilinin babasının eşi ve kızının müvekkilinin ve kardeşinin hissesine düşen taşınmazları hiç para almadan satış göstererek 04.10.2006 tarihinde müvekkiline devrettiklerini, devir gerçekleştikten sonra müvekkili ve kardeşinin açtıkları verasetin ilamı davasından vazgeçtiklerini, taşınmazların müvekkilinin babasından miras kaldığını; cevap dilekçesinde tapu kayıtlarına dayanıldığını ve tapu kaydında verasetin iptali için açılan dava dosyasında tedbir kararının işlendiğinin görüldüğünü, sadece davanın daha sonra açıldığını öğrendiklerini, yani tamamen yeni bir delil sunulmadığını, yeni bir delil olarak kabul edilse dahi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 145 inci maddesi uyarında yeni delil gösterilmesi yargılamayı uzatma amacı taşımıyorsa Mahkemece yeni delil sunulmasına izin verilebileceğini, adil yargılama hakkının zedeleneceğini; nüfus kaydınından müvekkilinin babasının ve tapu kayıtlardan babasının belli olduğunu; ayrıca 730 ada 7 ve 13 parsellerin müvekkilinin amcasının, babasına ait başka taşınmazlara ev yapması nedeniyle buna karşılık olarak amcasının oğlu tarafından işbu taşınmazların verildiğini; müvekkilinin babasından kalan taşınmazların kişisel mal olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, malların kişisel mal olup olmadığı ve ispatı noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 145 inci maddesi, 190 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun), 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle tasfiye konusu taşınmazların edinilmiş mal niteliğinde olduğu, aksinin yani kişisel mal olduğunu ispat yükünün davalıda olduğu, davalının taşınmazların intikalden önceki maliki olan Bulduk Celep'in mirasçısı olduğuna dair resmi bir belge ve kayıt bulunmadığı, mevcut delil itibariyle kararın yerinde olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.