Logo

2. Hukuk Dairesi2022/5830 E. 2023/1009 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında velayet, kişisel ilişki, manevi tazminat ve vekalet ücreti konularında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Çocuğun yaşı ve sosyal inceleme raporu gözetildiğinde velayetin babada kalması uygun olmakla birlikte anne ile çocuk arasında belirlenen kişisel ilişki süresinin yetersiz ve çocuğun annelik duygularını karşılayacak nitelikte olmadığı değerlendirilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişki düzenlemesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/652 E., 2022/658 K.

DAVACI-DAVALI : ... ... vekili Av. ...

DAVALI-DAVACI : ... vekili Av. ...

DAVA TARİHİ : 03.12.2020 - 09.01.2021

KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çayıralan Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2020/94 E., 2021/90 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı davalı kadının davasının reddine, davalı davacı erkeğin davasının kısmen kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne, bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı davacı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 14.03.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı-davacı ... vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davacı-davalı ... ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşmaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı-davalı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı-davacı erkek ile ailesinin zorlaması ile evlendiğini, hiçbir şekilde kendisini istemediğini ve ısınamadığını, davalı-davacı erkeğin kendisini benimsemediğini, soğuk davrandığını, aynı çatı altında iki yabancı gibi yaşadıklarını, davalı davacı erkeğin sorumsuz olduğunu, düzenli bir işte çalışmadığını, bazı geceler eve hiç gelmediğini, bazı geceler çok geç geldiğini, eve çoğunlukla alkollü geldiğini, sürekli kendisini azarladığını, terslediğini, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, alışveriş yapmadığını, gıda almadığını, çocuğun da mama ve bezlerini almadığını, evin geçimini kendisinin sağladığını, davalı-davacı erkeğin kendisini parasını elinden aldığını, eve arkadaşlarını getirerek alkol aldığını, kendisini arkadaşlarına hizmet etmeye zorladığını, ayrılmak isteyince de fiziksel ve psikolojik şiddet gördüğünü, ailesine zarar vermekle tehdit ettiğini, ortak çocuğa da fizikse ve psikolojik şiddet uyguladığını, çocuğu kendisine karşı kışkırttığını, kendisine hakaret ettiğini, evdeki eşyalara zarar verdiğini, fiili ayrılık döneminde çocuğu alıp bir daha geri getirmediğini, telefonunda bulunan çıplak resimleri aile ve akrabalarına gönderdiğini iddia ederek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesine, ortak çocuk için aylık 300,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kendisi için aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 25.000,00 maddî, 25.000,00 manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı-davalı kadın birleşen davaya cevap dilekçesinde özetle, asıl davadaki iddialarını tekrarla, davalı davacı erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, sunulan mesaj içeriklerinin hayal ürünü olduğunu, bu hususun zina kapsamında değerlendirilmeyeceğini, bu durumun kendisini duygusal olarak yalnız bıraktığı, sürekli şiddet ve hakarete maruz kaldığı bir dönemde söz konusu olduğunu, davalı-davacı erkeğin kendisine ve çocuğu psikolojik ve fiziksel şiddet uygulaması nedeni ile baba evine dönmek zorunda kaldığını, davalı-davacının baba evinde de kendisine hakaret ettiğini, sonrasında ortak çocuğu alıp gittiğini ancak bir daha geri vermediğini, çocuğu geri almaya çalışınca da küfür ve tehditle karşılık verdiğini, çocuğun anne sevgisine muhtaç olduğunu, sırf kendisine acı çektirmek için çocuğu vermediğini, çocuğun davalı-davacı erkeğin ailesinin yanında perişan durumda olduğunu, davalı-davacı erkeğin ailesini sorumsuz olduğunu ve çocuğa bakmayacaklarını, bu nedenle çocuğun velâyetinin kendisine verilmesi gerektiğini, yaşanan olaylarda tarafların en azından eşit kusurlu olduğunu iddia etmiştir.

3.Davacı-davalı kadın vekili cevaba cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddialarını tekrarla, müvekkili hakkındaki zina iddiasını kesinlikle kabul etmediklerini, davalı davacı erkeğin müvekkili hakkındaki kusur isnadının tamamıyla kendi kusurunu gizlemeye yönelik olduğunu beyan etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı davacı erkek vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davacı davalı kadının müvekkilini ... isimli bir erkekle aldattığını, bu kişi ile defalarca cinsel ilişkiye girdiğini, davalı davacı kadının ... isimli kişiyi kocası olarak gördüğünü, davacı davalı kadının velâyeti alacak durumda olmadığını, çocuğa karşı ilgisiz ve sevgisiz olduğunu, çocuğun da annesini istemediğini, müvekkilinin aldatıldığını öğrenince, çocuğun okulunun da ilçede olması nedeni ile çocuğu annesinin olduğu köy evinden alıp evine götürdüğünü, çocuğun hali hazırda ilgi ve sevgi içerisinde büyüdüğünü, annesini istemediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 25.000 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili asıl davaya cevap dilekçesinde özetle; davacı-davalı kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davacı-davalı kadının sürekli anne babasının evine gittiğini, evlilik birliği içerisinde ... isimli kişi ile sevgili olup defalarca cinsel ilişkiye girdiğini, bu hususu müvekkilinin ...'ın eşinden öğrendiğini, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, örnek bir baba ve eş olduğunu, davacı davalı kadının ise müvekkiline hep kötü davrandığını beyan etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı-davalı kadının tanık deliline dayanmadığı, davalı davacı erkeğin tanıklarının ise davacı davalı kadının iddialarının gerçeği yansıtmadığını beyan ettikleri, bu kapsamda davacı-davalı kadının davasının ispat edilemediği, buna karşın davacı-davalı kadının başka bir erkekle birlikte yaşadığı, zina eyleminin devam ettiği kabul edilerek, davacı-davalı kadının davasının reddine, davalı-davacı erkeğin davasının kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, sosyal inceleme raporu ve ortak çocuğun beyanı nazara alınarak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk ile anne arasında "her ayın 1 inci Hafta sonu Cumartesi günü saat 09:00’den Pazar günü saat 19:00'a kadar, Sömestr tatillerinin son haftası Pazartesi saat 09:00'da alınıp Pazar günü saat 17:00 arasında teslim edilmek üzere, her yıl Temmuz ayının 1 inci günü saat 09:00 ile 31 inci günü 17:00 arasında, her yıl Kurban Bayramı arefesi günü saat 17:00 ile bayramın 2 nci günü saat 17:00 arasında, ... Bayramının 2 nci günü saat 09:00 ile akşam 17:00 arasında, Anneler Günü saat 09:00 - 17:00 arasında, çocuğun doğum günü, çift ile biten yıllarda saat 09:00 ile 17:00 arasında " şekilde kişisel ilişki düzenlenmesine, davalı-davacı erkek yararına 1.500,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; ortak çocuğun annesi tarafından en iyi şekilde bakıp büyütülebileceğini, babanın çocuk ile hiç ilgilenmediğini, sırf müvekkiline zarar vermek maksadı ile çocuğu alıp götürdüğünü ve bir daha geri getirmediğini, çocuğun ağlayarak annesini istemesine rağmen babanın buna duyarsız kaldığını, çocuğun psikolojik olarak çok zarar gördüğünü, babanın ve ailesinin sürekli alkol aldığını, çocuğu anneye karşı doldurmaları nedeniyle sosyal inceleme raporunda annesi ile ilgili olumsuz beyanlarda bulunduğunu, velâyet hususunda verilen kararın çocuğun menfaatine aykırı olduğunu, çocuk ile anne arasında kurulan kişisel ilişkinin de yetersiz olduğu belirtilerek, velâyet ve kişisel ilişki düzenlenmesi yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili katılma yolu ile istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili yararına hükmedilen manevî tazminatın, davacı-davalı kadının tam yoğun kusuru nazara alındığında az olduğunu, davalı davacı kadının davasının ret ile sonuçlanmasına rağmen lehlerine bu dava yönünden vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek, manevî tazminatın miktarı ve vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alınan sosyal inceleme raporunda küçük ...'nın annesine karşı tepkili olduğunun saptandığı, rapor uyarınca babanın kök ailesi ile yaşadığı ve çocuğun bakımında kök ailesinden destek aldığı, annenin ise yaşamı konusunda belirsizlik bulunduğu, davacı-birleşen dosya davalısı annenin kök ailesi ile yaşadığını ifade etmesine rağmen, kök ailesi ve ailenin yaşadığı köy muhtarı tarafından bunun aksinin söylendiği, annenin yaşam koşullarının belirlenemediği, gerek çocuğun yaşı, gerekse sosyal inceleme raporunun içeriği gözetildiğinde müşterek çocuğun velâyetinin babaya verilmesinin çocuğun üstün yararına olduğu, bunun yanında ortak çocuk ile anne arasında kurulmuş olan kişisel ilişkinin süresi ise çocuğun anneye karşı tepkili olduğu da gözetildiğinde anne-çocuk ilişkinin yaşanması için yeterli düzeyde olduğu, tarafların müşterek çocuğu ...'nın velâyetinin anneye verilmesinde ve anne ile çocuk arasında kurulmuş olan kişisel ilişkinin süresinde isabetsizlik bulunmadığı gerekçesi ile davacı-davalı kadının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, davalı-davacı erkeğin istinaf başvurusunun ise; tarafların boşanmaya neden olan olaylardaki kusur dereceleri, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü ve tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları birlikte değerlendirildiğinde manevî tazminatın az olduğu, davacı-davalı kadının davasının reddine karar verilmesi nedeni ile davalı-davacı erkek yararına vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden bahisle kabulüne karar verilerek, davalı-davacı erkek yararına yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL manevî tazminat ile 4.080,00 TL maktu vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla velâyet ve kişisel ilişki yönünden istinaf başvurusunun esastan reddedilmesinin hatalı olduğunu, davalı-davacı erkeğin tanıkları ile objektif olmayan sosyal inceleme raporuna istinaden velâyetin babaya verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin halen köyde ailesi ile birlikte yaşadığını, muhtarın beyanının yanılgılı olduğunu, çocuğun annesine çok bağlı olduğunu, babanın ise çocuğa zaman ayırmadığını, ilgisiz olduğunu, müvekkili aleyhine manevî tazminatın arttırılmasının, hukuka aykırı olduğunu, olayların gerçek mağdurunun müvekkili olduğunu, boşanmaya sebep veren olaylarda tarafların en azından eşit kusurlu olduğunu, karşı taraf için asıl ve birleşen dava için ayrı ayrı vekâlet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, velâyet düzenlemesi, kişisel ilişkinin süresi, müvekkili aleyhine hükmedilen manevî tazminatın miktarı, vekâlet ücreti yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı-davacı erkek vekili katılma yolu ile temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, Bölge Adliye Mahkemesince hüküm altına alınan manevî tazminatın kusurun ağırlığı, paranın alım gücü nazar alındığında az olduğu belirtilerek, manevî tazminatın miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kusur belirlemesi, ortak çocuğun velâyet düzenlemesi ve anne ile arasında kurulan kişisel ilişkinin süresi ile davalı-davacı erkek yararına hükmedilen manevî tazminatın verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü ve 182 nci maddesi, 327 inci, 328 inci, 330 uncu ve 323 üncü maddesi. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 9 uncu maddesinin 3 üncü fıkrası. Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesinin 4 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ikinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci ve 51 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı davacı erkek vekilinin tüm, davacı-davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. 4271 sayılı Kanun'un 323 üncü maddesi uyarınca ana ve babadan her biri velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile uygun kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkına sahiptir . Kişisel ilişki analık ve babalık duygusunu tatmin edecek nitelikte olmalıdır. Anne ile velâyeti babaya bırakılan ortak çocuk arasında mahkemece kurulan kişisel ilişki çocuğun temyiz aşamasındaki yaşı da göz önüne alındığında az olup annelik duygularını tatmin edecek yeterlilikten uzaktır. Bu sebeple yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı-davacı erkek vekilinin tüm, davacı davalı kadın vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı-davalı kadın vekilinin Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik temyiz itirazının kişisel ilişki düzenlenmesi yönünden kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı kişisel ilişki düzenlenmesine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kişisel ilişki düzenlenmesiyle sınırlı olarak ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (3-b) numaralı bendinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine “Velâyeti babaya verilen ortak çocuk 23.12.2014 doğumlu ... ile anne arasında, her ayın birinci ve üçüncü hafta sonu Cumartesi günü 10:00 ile takip eden Pazar günü 18:00 saatleri arasında, dini bayramların ikinci günü 10:00 ile üçüncü günü 18:00 saatleri arasında, her yıl anneler günü 10:00 ile 18:00 saatleri arasında, yarıyıl tatilinin ilk günü saat 10:00’dan takip eden yedinci günü saat 18:00 arasında, her yıl 1 Temmuz saat 10:00 ile 31 Temmuz saat 18:00 arasında kişisel ilişki kurulmasına ” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin ...' ten alınıp ...'a verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran ...'a iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine

gönderilmesine,

14.03.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.