"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1633 E., 2022/271 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun kısmen kabulü, yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 16. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2018/91 E., 2019/283 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı karşı davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde temyiz eden ... ... vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... ile vekili Av. ... geldiler sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı kadının sürekli tartışma çıkardığını, çocuğun yanında bağırdığını, öfkesini kontrol edemediğini, sürekli hakaret ettiğini, müvekkilinin telefonunu camdan aşağıya attığını, müvekkilinin kolunu büküp, ittirdiğini, evden kovduğunu, müvekkilinin banka bilgilerinin olduğu evrakları aldığını, bir kısım kıymetli evrakların iade edilmediğini iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci maddesi uyarınca boşanmalarına müşterek çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; erkeğin iddialarının asılsız olduğunu, erkeğin müvekkiline fiziksel şiddet uyguladığını, sürekli hakaret ettiğini, müvekkiline sevgi beslemediğini, evde gizlice ses kaydı aldığını, alkol aldığını, baskı uyguladığını, müvekkilinin iş hayatından uzak kaldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için 10.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 10.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 10.000,00 TL maddî ve 300.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin ilk çocuklarının olmasına karşı çıktığı, kadının rızası dışında kürtaj için zorladığı, kürtajdan sonra kadının daha fazla çocuk özlemi duyduğu erkeğin bunu sorun yaptığı, olayların bundan sonra geliştiği, çocukları olduktan sonra da sorunların devam ettiği, bu olayların etkisi ile kadının, erkeğe karşı agresif davrandığı, bir eşe söylenmeyecek sözleri söylediği, ayrıca kadının üvey babasının erkeğe şiddet uyguladığı, buna karşılık, erkeğin de kadını kürtaj olması için zorladığı, bu zorlama sonucunda kadının kürtaj olduğu ancak psikolojik yıkımının devamlı bulunduğu, müşterek çocuk doğduktan sonra da bu psikolojik durumun değişmediği, erkeğin her fırsatta kadına hakaret ettiği, küçümsediği, çocuğun bakımı için gerekli yardımı esirgediği, kadın eşin çalışması için bakıcı tutulmasına karşı çıktığı, ayrıca erkeğin de kadına karşı ağır şiddetinin bulunduğu, taraflar arasındaki aile birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin de kusurlu olduğu, her iki tarafın kusurlarının eşit olduğu, ortak çocuğun velâyeti yönünden görevli uzman tarafından taraflar ile görüşülerek rapor sunulduğu, uzmanın raporu ve görüşü uygun görüldüğü gibi küçüğün yaşı itibariyle anne sevgi ve ilgisine muhtaç olduğu da dikkate alınarak küçüğün velâyetinin annesine verildiği, yargılama sırasında 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi uyarınca alınan önlemlerin ve tedbir nafakalarının karar kesinleşinceye kadar devam etmesinin uygun görüldüğü, erkeğin eczacı olduğu mali durumunun Türkiye standartlarının üstünde bulunduğu, kadının ise fen fakültesi biyoloji mezunu olduğu ve " biyolog" unvanı taşımasına rağmen çalışmadığı, ev hanımı olduğu, erkeğin mali durumunun da gayet iyi olduğu, erkeğin küçüğün giderlerine katılması için aylık 5.000,00 TL iştirak nafakası ödemesi hakkaniyet kurallarına uygun görüldüğü, tarafların kusurlarının eşit olması nedeniyle kadının yoksulluk nafakasına hak kazandığı, taraflar arasındaki anlaşmazlığın boyutları dikkate alınarak tarafların bundan böyle yoksulluk nafakasının artırılması, azaltılması veya kaldırılması gibi mali konulu davalarda tarafların karşı karşıya gelmemeleri için nafakanın toplu olarak takdir edilmesinin uygun görüldüğü, taraflar arasındaki evlilik süresi, davalının yaşı, müşterek çocuğun sorumluluğunu üzerine alması, davalının vasıflı iş gücü olduğu, bu nedenlerle yeniden evlenme ve iş bulma şansı da dikkate alınarak aylık 3.000,00 TL den altı yıllık nafaka tutarının kadının tüm yoksulluk nafakası haklarını karşılamak üzere takdir edildiği, tarafların aile birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu oldukları sonucuna varıldığından kadının manevî tazminat istediğinin şartları oluşmadığı, kadının maddî tazminat isteminin ise, boşanma davasının eklentisi niteliğinde olmadığı, maddî tazminat istemi yönünden Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğunun velâyetinin anneye verilmesine, ortak çocuk için aylık aylık 800,00 TL tedbir 5.000,00 TL iştirak nafakasına, davalı karşı davacı kadın yararına aylık 3.000,00 TL tedbir ve 216.000 TL toptan yoksulluk nafakasına, davalı karşı davacı kadının tazminat taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline yüklenen kusurları kabul etmediklerini, kürtaj olayından sonra 2014 yılında çocuklarının olduğunu ve evliliğin devam ettiğini bu nedenle müvekkiline kürtaj nedeni ile kusur yüklenmesinin doğru olmadığını, kadın tanıklarının beyanlarını gerçeği yansıtmadığını, kadının ağır kusurlu olduğunu, yoksulluk nafakasına hükmedilemeyeceğini, iştirak nafakasının da fahiş olduğunu, yoksulluk nafakası miktarının çok yüksek olduğunu, 6 yıllık sürenin çok uzun olduğunu belirterek kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen yoksulluk nafakası, iştirak nafakasının miktarı yönünden ilk derece mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin doğru olmadığını, müvekkilinin eşine hakaret etmediğini, hakaret etse dahi evliliğin devam ettiğini, tanık beyanlarında hakaretin tepki niteliğinde olduğunun sabit olduğunu, müvekkilinin babasının eylemlerinin müvekkiline kusur olarak yüklenemeyeceğini belirterek erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakaların miktarı yönünden ilk derece mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
3.Davalı karşı davacı kadın vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı 01.04.2022 tarihli dilekçesinde özetle; dosyaya 17.12.2021 tarihinde müvekkili ve ortak çocuk için ödenen tedbir nafakasının arttırılması talebi ile dilekçesi sunulduğunu, Bölge Adliye Mahkemesinin kararında nafaka arttırımı ile ilgili hüküm kurulmadığını, 6100 sayılı Kanun'un 305/a maddesi kapsamında bu hususta ek karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının üvey babasının erkeğe şiddet uygulamasının kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru görülmediği, yine erkeğe, eşini kürtaja zorladığı kusurunun yüklenmesinin de, olayın evliliğinin ilk yılında olduğu, sonrasında tarafların evlilik birliğinin devam ettiği ve tarafların ortak çocuklarının olduğundan, yerinde olmadığı, sonuç olarak, erkeğin, eşinin çalışmasını istemediği, eşine fiziksel şiddet uyguladığı, "sen benim anneme gelemezsin, annem ve ben artık seni istemiyoruz, ben çocuğu alıp gidicem sen evde kalacaksın" tarzında sözler söylediği, kadının arkadaş ortamında eşine "Hakan sen ne biçim adamsın, gerizekalı" gibi sözler söyleyerek bağırdığı, yine taraflar arasında gerçekleşen son olayda eşine "bu çocuk senin tarafından hep şımartılıyor, Allah'ın cezası adam, s.. git" diyerek bağırdığı, böylelikle evlilik birliğinin sona ermesinde erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu, bu yüzden tarafların kusur tespitine ilişkin istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi'nin kusur gerekçesinin boşanmaya neden olan kusurlu davranışlar nedeniyle erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine karar verildiği, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, ortak çocuğun ihtiyaçları, kadının boşanma ile yoksuluğa düşmesi karşısında müşterek çocuk lehine tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine tedbir ve toplu yoksulluk nafakasına karar verilmesinin yerinde olduğu, ancak miktarları hakkaniyet gereğince fazla olduğu, ortak çocuk için boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren aylık 3.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 2.000,00 TL'den 5 yıllık olmak üzere toplam 120.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına hükmedildiği, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, kadının kişilik haklarının ihlal edilmesi karşısında kadın lehine manevî tazminata karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hukuka aykırı olduğu, kadın lehine takdiren 60.000,00 TL manevî tazminata hükmedildiği, İlk Derece Mahkemesince, boşanmanın feri niteliğinde olmayan kadının maddî tazminat talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esasına girerek karar verilmesi doğru olmadığı, kadının bu yöndeki istinaf talebinin kabulü ile işin esası incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının maddî tazminata ilişkin kısmının kaldırılmasına, kadının maddî tazminata ilişkin talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verildiği gerekçesi ile tarafların kusur tespitine yönelik istinaf taleplerinin kabulüne, karar gerekçesinin boşanmayı gerektiren kusurlu davranışlar nedeniyle erkeğin erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine, müşterek çocuk için boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren aylık 3.000,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 2.000 TL'den 5 yıllık olmak üzere toplam 120.000 TL toptan yoksulluk nafakasına, kadın yararına 60.000,00 TL manevî tazminata, kadının maddî tazminata ilişkin talebi yönünden görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 10.05.2022 tarihli ve 2020/1633 Esas, 2022/271 Karar sayılı ek kararı ile; 22.02.2022 tarihli gerekçeli kararda davalı davacı kadın ile ortak çocuk için hükmedilen tedbir nafakasına karar verilmesinin yerinde olduğu, ancak iştirak ve yoksulluk nafakalarının miktarının fazla olduğu belirtilmek suretiyle iştirak ve yoksulluk nafakasının miktarının indirilmesine karar verildiği, davalı davacı tarafın talep ettiği tedbir nafakaları hakkında tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine denilmek suretiyle karar verildiğinden 6100 sayılı Kanun'un 305/A maddesi koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile talebinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin ağır kusurlu olduğu yönündeki belirlemenin hukuki dayanağı olmadığını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kadının tamamıyla kusurlu olduğunu, müvekkili aleyhine hükmedilen nafakaların usul ve yasaya aykırı olduğunu, miktarlarının da fazla olduğunu, kadın yararına manevî tazminat koşullarının oluşmadığını, manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, maddî tazminat yönünden de ret kararı verilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesinin doğru olmadığını belirtilerek, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, müvekkili aleyhine hükmedilen manevî tazminat ile nafakalar ve davalı karşı davacı kadının maddî tazminat talebine ilişkin görevsizlik kararı verilmesi yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
2.Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin kusursuz, erkeğin tam kusurlu olduğunu, müvekkili yararına hükmedilen manevî tazminatın son derece düşük olduğunu, yoksulluk nafakasının indirilmesinin kabul edilebilir olmadığını, nafakanın arttırılması gerekirken indirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, iştirak nafakasının da Bölge Adliye Mahkemesince indirilmesinin doğru olmadığını, erkeğin mali durumunun iyileşmesine rağmen nafakaların düşürüldüğünü, paranın alım gücünün azaldığını belirtilerek, kusur belirlemesi, manevî tazminat, yoksulluk nafakası ve iştirak nafakasının miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
3.Davalı karşı davacı kadın vekili 10.05.2022 tarihli ek karara yönelik temyiz dilekçesinde özetle; 17.12.2021 tarihli dilekçeleri ile Bölge Adliye Mahkemesinden tedbir nafakasının arttırılmasını talep ettiklerini, bu talebin reddedildiğine dair gerekçelendirilme yapılmadan, karar metnin de dilekçeye yer verilmeden eksik hüküm kurulduğunu 6100 sayılı Kanun'un 305/a maddesi uyarınca hükmün tamamlanması gerektiğini, buna karşın taleplerinin reddedildiğini, nafakanın arttırılması gerektiğini, Bölge Adliye Mahkemesince miktara ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını, hüküm fıkrasında tedbir nafakasına yer verilmediğini, belirterek, 10.05.2022 tarihli Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı karşı davacı kadının davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi, davalı karşı davacı kadın yararına manevî tazminat tedbir, iştirak, yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları ile davalı karşı davacı kadının maddî tazminat talebinde görevli mahkeme noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü maddesi, 6 ncı, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci, 176 ncı maddesi, 182 inci ve 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 305/a maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci maddesi, 51 inci maddesi.
3.Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı davalı erkek vekilinin tüm, davalı davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ile kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığı dikkate alındığında davalı davacı kadın yararına takdir edilen manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (3) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı davacı kadın yararına manevî tazminat miktarı yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davacı davalı erkek vekilinin tüm, davalı davacı kadın vekilinin ise sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin ...'ten dan alınarak Serenay'a verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı-davalıya yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.