Logo

2. Hukuk Dairesi2022/6362 E. 2023/2826 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların boşanmalarına, velayet, nafaka ve tazminat konularında karar verilmesinin yanı sıra hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının uygunluğu hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası, manevi tazminat ve ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarlarının, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, boşanmaya sebep olan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü ve ihlal edilen menfaatler gözetildiğinde az olduğu gerekçesiyle bu hususlarda bozulmuş, diğer hususlarda ise onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1575 E., 2022/500 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Anadolu 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2016/987 E., 2019/478 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince duruşma istemli temyiz edilmekle ; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde temyiz eden davacı ... ile vekilleri gelmedi. Karşı taraf temyiz eden davalı ... vekili Av. ... geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalının hiçbir konuda müvekkilinin fikrini sormadığını, müvekkiline "senin bu işlere aklın ermez, kuş beyinli" diyerek hakaret ettiğini, bağırıp çağırdığını, fiziksel şiddet uyguladığını, müvekkilinin yaptığı yemekleri beğenmeyerek tabağı fırlatıp müvekkiline "elinden hiçbir halt gelmiyor, sende kadınmısın, yemek nasıl pişirilir git annenden öğren" diyerek hakaret ettiğini, davalının bozulan yada kırılan ev eşyalarınıda tamir ettirip yenilemediğini, tarafların bir kez dahi olsun tatile çıkmadıklarını, müvekkili televizyon seyrettiğinde müvekkilinin elinden kumandayı aldığını, davalının istediği zaman müvekkili ile zor kullanarak birlikte olduğunu iddia ederek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci maddesi uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, çocuk için aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 20.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî, 1.500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; iddiaların asılsız olduğunu, müvekkilinin saygın bir işadamı, davacı eşinin de muhterem bir hanımefendi olduğunu, iki tarafında eğitimli olduğunu, müvekkili tarafından hiçbir zaman eşine fiziki şiddet veya baskı gösterilmediğini, tarafların halen aynı evde birlikte yaşamakta olduklarını, dava açılmasına rağmen davacı tarafın halen evi terketmediğini, tarafların yemek yüzünden yüksek ses ile tartıştıklarını, müvekkilinin evlilik birliğinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiğini, tarafların bir çok defa yurtiçi ve yurtdışı tatili için gezilere katıldıklarını, davacının dilediği zaman eşi olmadan da gezilere katılabildiğini, davacının varlıklı bir ailenin kızı olduğunu, müvekkili gibi aile şirketinde ortaklığı ve öncesinde de yönetim kurulu üyeliğinin mevcut olduğunu, müvekkilinin şirket hissesi dışında malvarlığının bulunmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen taraf tanıklarının anlatımlarından, tarafların aile apartmanında oturdukları, dava açıldıktan sonra davacının aynı dairede eşi ile 6 ay süresince oturmaya devam ettiği, davacının dava açıldıktan 6 ay sonra müşterek evi terkettiği, dava açılmasına rağmen tarafların birlikte yaşamayı sürdürdükleri, davadan sonra birlikte yaşamın sürmesinin barışma, dolayısıyla davadan feragat niteliğinde olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının kalacak yeri olmadığı için tarafların davanın açıldığı tarihten sonra altı ay aynı dairede kaldıklarını, davalının babasına ait apartmanda ikamet ettikleri için davalının dava dilekçesinin kendisine ulaşmasından sonra iş dönüşü eve uğrayıp kızını gördükten sonra üst katta yaşıyan anne ve babasının yanında kaldığını, davanın açıldığı tarihlerde anne ve babasının da kendi evleri yapım aşamasında olduğu için davacının kız kardeşinin yanında ikamet etmek zorunda olduklarından davacının gidecek hiç bir yeri olmadığını, 6 ay aynı evde ikamet ettiklerini ancak bu süre boyunca davalı ile yüz yüze dahi gelmediğini belirterek hükmün tamamı yönünden ilk derece mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların dava açıldıktan sonra bir süre aynı evde yaşaması tek başına tarafların barıştığını göstermediği, davacı kadının bu yönde bir beyanı olmadığı gibi, tarafların barıştığına ilişkin başkaca delil de bulunmadığı, dosya kapsamı ve tanık beyanlarından davalı erkeğin eşine değer vermediği, bağırarak konuştuğu, evle ilgilenmediği, evin ihtiyaçlarını karşılamadığının sabit olduğu, bu durumda evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddinin hatalı olduğu, ortak çocuk Ayşe'nin yargılama süresince anne ile yaşadığı, anne bakım ve ilgisine ihtiyaç duyduğu dikkate alınarak velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesisine, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, davacı kadının ve müşterek çocuğun ihtiyaçları, boşanmakla yoksulluğa düşmesi, mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, erkeğin belirtilen davranışlarından ötürü kadının kişilik haklarının saldırıya uğraması dikkate alınarak davacının iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî taminat talebinin kabulüne karar verildiği gerekçesi ile davacı kadın vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin hükmünün kaldırılarak tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarına boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, davacı kadın için aylık 3.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, müşterek çocuk için aylık 700,00 TL tedbir, 1.500.00 TL iştirak nafakasına ve davacı kadın lehine 100.000,00 TL maddî tazminat ile 150.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların, davalı erkeğin ekonomik durumuna, evliliğin süresine ve kusur durumuna nazaran düşük olduğunu, davalı erkeğin iş adamı olduğunu, yanında 1.000 kişi çalıştırdığını, 176 sayfa gayrimenkul kaydı olduğunu, Başakşehir'de 3 taşınmazının olduğunu, maddî tazminatın 5.000.000,00 TL'ye yükseltilmesi gerektiğini, yoksulluk nafakasının 40.000,00 TL, iştirak nafakasının 20.000,00 TL, manevî tazminatın 600.000,00 TL olarak belirlenmesi gerektiğini belirterek nafaka ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı erkek vekili tarafından; müvekkili ile davacının dava açıldıktan sonra 6 ay karı koca hayatı yaşadıklarını, hiçbir tartışma yaşanmadığını, İlk Derece Mahkemesi kararının yerinde olduğunu, müvekkilinin kusuru olmadığını, müvekkili aleyhine hükmedilen tazminatların usul ve yasaya aykırı olduğunu, hükmün tüm yönleri ile hukuka aykırı olduğunu belirterek hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, davacı kadın yararına takdir edilen maddî tazminat, manevî tazminat, tedbir nafakası, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 323 üncü ve devam maddeleri, 326 ıncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci maddesi, 51 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda manevî tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerekmiştir.

3.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk Ayşe yararına hükmedilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2), (3) ve (4) numaralı paragraflarda belirtildiği üzere davacı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası ve manevî tazminat ile iştirak nafakası miktarları yönünden BOZULMASINA,

2.Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği üzere davalı erkek vekilinin tüm, davacı kadın vekilinin ise sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalıya yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.