Logo

2. Hukuk Dairesi2022/6490 E. 2023/5250 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın, eşlerden birinin babasına ait başka bir taşınmazın satış bedeliyle alındığı iddiasıyla açılan katılma alacağı davasında, taşınmazın edinilmiş mal olup olmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı erkeğin, uyuşmazlık konusu taşınmazı babasına ait taşınmazın satış bedeliyle aldığını ispatlaması ve davacı kadının da bu iddianın aksini ispatlayamaması, tanık beyanları ve taşınmazların alım-satım tarihlerinin yakınlığı da gözetilerek yerel mahkemenin ret kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2021/341 E., 2022/185 K.

KARAR : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen katılma alacağı davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın vekili dava dilekçesinde; davalı adına 1014 ada 549 6 nolu meskenin evlilik birliği içinde davalı adına edinildiğini belirterek;fazlaya ilişki hakları saklı kalmak kaydı ile, taşınmazın edinilmiş mallara katılma ile ilgili mal rejimine göre paylaştırılmasını, tasfiyesini, dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkil lehine doğacak katılma alacağının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı kadın vekili 25.06.2018 tarihli dilekçesinde; taşınmazın dava tarihindeki değeri 95,549,58 TL belirlendiğini, katılma alacağı nedeniyle mevcut taşınmaz değerinin yarısı olan 47.774,79 TL üzerinden harcı tamamladıklarını beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde; bir yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, babası adına kayıtlı tarlanın 100.000,00 TL'ye satarak bu paranın 33.000,00 TL'si ile tasfiye konu taşınmazı satın aldığını, hatta babasının o dönemde diğer kardeşlerine de birer daire satın aldığını, bu evin satın alınmasında davacının maddî olarak hiç bir katkısının bulunmadığını, davacının ev hanımı olup hiç bir yerden de geliri bulunmadığın belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 06.07.2018 tarih ve 2016/343 Esas, 2018/255 Karar sayılı kararı ile, davalının babasına ait 127 ada 14 parsel sayılı 134.800 m² tarlanın 09.04.2009 tarihinde satıldığı, tasfiye konusu taşınmazın ise 05.05.2009 tarihinde alındığı, her iki taşınmazın alım satım tarihlerinin birbirlerine yakın olduğu, tarlanın satış parasının tasfiye konusu taşınmazın alımında kullanılmış olmasının hayatın doğal akışına uygun olduğu ve dinlenen tüm davacı tanıklarının da bu hususta alınan beyanlarında tarlanın satışı ile elde edilen paranın bir bölümünün dava konusu evin alımında kullanıldığını açıkça bildirmiş olmaları karşısında tasfiye konusu taşınmaz davalının kişisel malı olduğu ve davacı yararına alacak hakkı doğmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili ve davalı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 27.11.2019 tarih ve 2018/2051 Esas, 2019/1041 Karar sayılı kararı ile, davalı vekilinin hüküm tarihinden sonra dosya arasına vekâletname sunduğu anlaşıldığından davalı vekilinin vekâlet ücretine yönelik istinaf talebinin yerinde olmadığı; davacının, kişisel mal savunmasının aksini ispat edemediği, taşınmazın bedelinin ödendiğine dair herhangi bir belge sunamadığı gibi, davacı tarafından bildirilen tanığın da taşınmazın davalıya babası tarafından alındığını açıkladığı anlaşıldığına göre, Mahkemece taşınmazın davalının kişisel malı niteliğinde olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş olması isabetli olduğu gerekçesiyle, taraf vekillerinin başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 21.06.2021 tarih ve 2020/1194 Esas, 2021/5271 Karar sayılı kararı ile, yapılan araştırma ve incelenmenin hüküm kurmaya elverişli olmadığı, davalının babası adına kayıtlı olup satılan dava dışı 127 ada 14 parsel sayılı taşınmazın satım tarihindeki değeri belirlenmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğu; Mahkemece, öncelikle dava dışı 127 ada14 parsel sayılı taşınmazın satış tarihi 09.04.2009 itibariyle değeri belirlenip bu değerin tasfiye konusu 1014 ada 549 6 nolu meskenin alım tarihindeki değerinin tamamını karşılayıp karşılamadığı netleştirilerek oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek davacı vekilinin yazılı temyiz itirazlarının kabulü ile, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Adliye Mahkemesinin yukarıda başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava dışı 127 ada 14 parsel sayılı taşınmazın satım tarihi olan 09.04.2009 itibariyle değerinin 311.015,27 TL olduğunun tespit edildiği, tasfiye konusu taşınmazın edinme tarihi olan 05.05.2009 tarihi itibariyle 56.808,17 TL olduğunun daha önce yapılan keşif ile tespit edildiği; davalının babasının sattığı taşınmazın, tasfiye konusu taşınmazın alımını karşılayacağının sabit olduğu, davacının dinlenen tanıkları dosya kapsamı, bozma kapsamında belirtilen eksiklik giderilerek davalının babasının davalıya aldığı taşınmazın davalıya bağış niteliğinde olduğu, evlilik birliği içerisinde bu tür kazanımların kişisel mal statüsünde olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepler

Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde; eksik inceleme ve yanlış değerlendirmeyle karar verildiğini, davalının iddialarının soyut olduğunu, tasfiye konusu taşınmazın edinilmiş mal olduğunu, davalının iddiasını ispatlayamadığını, lehe delillerin dikkate alınmadığını, davalı lehine vekâlet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tasfiye konusu taşınmazın davalının babasına ait taşınmazın satışından elde edilen para ile alınıp alınmadığı ve bu hususun ispatı, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin doğru belirlenip belirlenmediği noktasında toplanmaktadır. Dava, katılma alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi, 323 üncü maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendi, 326 ncı maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 üncü maddesi, 168 inci maddesi, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin (AAÜT) 13 üncü maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi, 202 nci maddesi, 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 inci maddesinin ikinci fıkrası, 229 uncu maddesi, 230 uncu maddesi, 231 inci maddesi, 235 inci maddesinin birinci fıkrası, 236 ıncı maddesinin birinci fıkrası; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmadığı, anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı kadın vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

08.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.