Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7062 E. 2023/3624 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında erkeğin kusurlu olup olmadığı, kadının davasının kabulünün ve kadın lehine tedbir, yoksulluk nafakası ile manevi tazminata hükmedilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olduğu değerlendirilerek temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1472 E., 2022/655 K.

KARAR : Başvurunun kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 20. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/580 E., 2019/338 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı- karşı davacı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 04.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde temyiz eden davalı-karşı davacı ... ... ve karşı taraf davacı- karşı davalı ... vekili Av. ... ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 04.07.2023 tarihinde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin evliliğin başından beri müvekkiline psikolojik şiddet ve zaman zaman fiziksel şiddet uyguladığını, bu sebeple tarafların ayrı yaşadıklarını, müvekkilinin dışarı çıkmasına izin vermediğini, türlü bahaneler ile müvekkile bağırdığını, davalının bir keresinde müvekkiline tokat attığını, müvekkilinin görmüş olduğu şiddetten dolayı bir ay boyunca hastanede yattığını, yirmi yedi yıllık evlilik boyunca hiçbir özel günlerinin kutlanmadığını, taraflar arasında anlaşmazlıkların iyice artması ile davalının müvekkile ve ailesine karşı küfürler etmeye başladığını, davalının müvekkile ve ortak çocuklarına karşı paradan kısmaya çalıştığını, para harcamalarından hep şikayet ettiğini, üzerine düşen maddî ve manevî sorumluluklarını yerine getirmediğini, gerektiğinde özel hastanede tedavi ettirmediğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine aylık 2.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakaya ilerleyen yıllarda ÜFE-TÜFE oranında artış uygulanmasına, müvekkili lehine 5.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının doğru olmadığını, müvekkili eve geldiğinde sıcak karşılama olmadığı gibi babaya bilgi vermeksizin serbest bir yaşam sürmeye başladıklarını, kadının sık sık çocukları bahane ederek müvekkilin maaşı üzerinde para talep etmeye başladığını, müvekkil ile sık sık tartıştığını, müvekkili sık sık çocuklarının yanında aşağıladığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davalarının kabulüne, evlilik birliğinin sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, müvekkili lehine 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davalı- karşı davacı erkek 21.12.2017 tarihli feragat dilekçesinde özetle; avukatı tarafından karşı boşanma davası açılmış ise de kendisinin avukatına böyle bir talimatının olmadığını, eşinden boşanmak istemediğini, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında herhangi bir kusurunun bulunmadığını, kadının kusurlu olduğunu, tüm olaylara rağmen yine de eşini sevdiğini, boşanmak istemediğini, açmış olduğu boşanma davasından feragat ettiğini, sonuçlarından vazgeçtiğini belirterek karşı boşanma davasının feragat nedeniyle, asıl boşanma davasının ise esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların sık sık kavga ettikleri, erkeğin eşine hakaret ettiği, zaman zaman kadının da karşılık verdiği, erkeğin eşine şiddet uyguladığı, ekonomik konularda ev ihtiyaçları ile yeterince ilgilenmediği, kadının da eşinin istememesine rağmen iki üç ay kadar sürelerle evden ayrılıp ailesini ziyarete gittiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası gereğince boşanmalarına, kadın lehine aylık 1.400,00 TL tedbir nafakasına, boşanmakla yoksulluğa düşecek kadın lehine aylık 1.400,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakalara ÜFE-TÜFE ortalamasında artış uygulanmasına, kadın lehine 4.000,00 TL manevî tazminata, erkeğin manevî tazminat talebinin reddine, karşı davanın ise feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğunu, kadının tam kusurlu olduğunu, kadının davasının kabul edilmesinin, kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminata karar verilmesinin doğru olmadığını, kadının tazminat talepleri kısmen kabul edildiği halde reddedilen kısım üzerinden lehlerine avukatlık ücretine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, nafaka ve tazminat miktarlarının yüksek olduğunu, bir tanığının çağrılmadığını, müvekkilinin boşanmayı istemediğini ileri sürerek asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve manevî tazminat ile vekâlet ücreti yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkek 27.12.2017 tarihli dilekçesi ile karşı davadan feragat etmiş olduğundan kadının, feragat tarihine kadar olan tüm kusurlu davranışlarını affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamış sayılacağı artık bunlara dayanarak boşanmayı istemesinin mümkün olmadığı, erkeğin boşanmayı gerektiren kusurlu davranışlarının ise tanık beyanları ile kanıtlandığı, bu durumda erkeğin tanığı Alaaddin'in dinlenmemiş olmasının davanın sonucunu değiştirmeyeceği, erkek karşı davadan feragat etmiş olduğundan feragat tarihine kadar olan kadının tüm kusurlu davranışlarını affetmiş sayılacağından eldeki davada kadına kusur yüklenmesine imkan bulunmamakta ise de, kadın istinafa başvurmadığından İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenen kusurlu davranışların kesinleştiği, İlk Derece Mahkemesince taraflara yüklenen ve gerçekleşen kusurlara göre erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu belirlemesinin doğru olduğu, kadın lehine manevî tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, kadın lehine hükmedilen manevî tazminat boşanmanın fer'î niteliğinde olup reddedilen kısım üzerinden erkek lehine avukatlık ücretine hükmolunması mümkün bulunmadığı, kadın lehine hükmolunan yoksulluk nafakasının ÜFE-TÜFE ortalamasında artırılmasına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte yoksulluk nafakasının kararın kesinleşmesinden sonra her takvim yılı başında ÜFE-TÜFE ortalamasında artırılmasına karar verilerek ilk artışın arada tam bir yıl geçmeden yapılmasına yol açılması doğru olmadığı gerekçesiyle bu yöne ilişkin istinaf talebinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmünün ilgili bölümünün kaldırılarak yerine yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle yoksulluk nafakasının her yıl ÜFE-TÜFE ortalamasında artırılmasına, ilk artışın hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıl sonra yapılmasına, diğer istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde de belirtilen sebeplerle asıl davanın kabulü, kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve manevî tazminat ile vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı görülen boşanma davasında erkeğin kusurlu olup olmadığı, kadının davasının kabulünün ve kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası ile manevî tazminata hükmedilmesinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL. vekâlet ücretinin ...den alınıp ...'a verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.