Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7089 E. 2022/9624 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur durumu, yoksulluk nafakası ve maddi-manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı kadının, süresi içerisinde verdiği cevaba cevap dilekçesinde şiddetin sürekli olduğunu beyan ederek iddiasını Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 141. maddesi uyarınca serbestçe değiştirebilme hakkı bulunduğu ve bu iddiasının tanık beyanlarıyla da ispatlandığı gözetilerek, kadının daha ağır kusurlu olduğuna dair ve bu sebeple yoksulluk nafakası talebinin reddine ve erkek yararına tazminata hükmedilmesine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi, reddedilen ve erkek yararanına hükmedilen tazminatlar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilmek suretiyle davaların kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen bu karara karşı davalı-davacı erkek tarafından, kusur belirlemesi, tedbir, yoksulluk nafakaları ile tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; erkeğe kusur olarak yüklenilen şiddet vakıasına “dava dilekçesinde son seneler de beni dövmüyor” beyanı nedeniyle kusur olarak yüklenilemeyeceği; yine erkeğin kardeşinin evliliğin ilk yıllarında yanlarında kaldığı, sonrasında birlikte yaşam devam ettiğinden erkeğe kusur olarak yüklenilemeyeceği, mahkemece belirlenen ve gerçekleşen diğer kusurlara göre de kadının ağır kusurlu olduğu, bu nedenle yoksulluk nafakası talebinin reddi ile erkek yararına tazminata hükmedilmiştir. Bu karara karşı davacı-davalı kadın vekili tarafından yukarıda gösterilen sebeplerle temyiz başvurusunda bulunulmuştur.

İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi başlıklı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 141. maddesi “(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir veya değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez. (2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır," şeklindedir. Anılan maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere; tarafların karşılıklı dilekçelerini verdikleri aşamada, herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan uyuşmazlığın genel çerçevesi içinde iddia ve savunmalarını değiştirebilecekleri kabul edilmiştir. Şüphesiz bu imkan, sadece cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi için söz konusudur. Somut olayda, erkeğin kardeşinin evliliğin ilk yıllarında yanlarında kaldığı, sonrasında birlikte yaşam devam ettiğinden erkeğe kusur olarak yüklenilemeyeceği gerekçesi ile bu kusurun çıkarılması doğru olmuş ise de, davacı-davalı kadın süresi içinde sunduğu cevaba cevap dilekçesi ile “evliliğin ikinci yılında itibaren, değişik bahanelerle değişen zamanlarda, çok defalar fiziki şiddet uygulamıştır” beyanında bulunarak şiddetin sürekli olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda süresi içinde verdiği cevaba cevap dilekçesi ile şiddetin sürekli olduğu şeklinde beyanını serbestçe değiştirdiği gözönüne alınarak tanık beyanları ispatlanan şiddet vakıasının çıkartılarak, kadının daha ağır kusurlu olduğunun tespiti doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

2-Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere; evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen davacı-davalı kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların onun kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği ve boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiği anlaşılmıştır. O halde, mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları (TMK m. 4, TBK m. 50, 51) dikkate alınarak; davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak kadının tazminat taleplerinin reddi ile davalı-davacı erkek yararına tazminata hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen bölge adliye mahkemesi kararının yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi. 24.11.2022 (Prş.)