"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/68 E., 2022/495 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 14. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2016/808 E., 2020/79 K.
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle ; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda 12.09.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde temyiz eden davalı ... vekili Av. ... ve karşı taraf davacı ... ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle ; davalı erkeğin evlilik dışı başka bir kadından bir çocuğunun dünyaya geldiğini, davalının çocuğu nüfus hanesine tanıma yolu ile kaydettirdiğini, bu şekilde zina fiilinin sabit olduğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmesini, müvekkili yararına 500.000,00 TL maddî, 1.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap ve ikinci cevap dilekçesinde özetle; Tarafların 2009 yılından beri fiilen ayrı yaşadıklarını ve görüşmediklerini, davacının müvekkilini evden kovduğunu, müvekkilinin evden kovulduktan sonrada ailesini ihmal etmediğini, davacının iddia ettiği gibi zina sonucunda bir çocuk bulunmadığını, tarafların 7 yıldır ayrı yaşadıklarını, 2013 yılında açılan boşanma davası olduğunu, 2015 yılında dünyaya gelen bir evlat nedeniyle zina sebebine dayalı boşanma kararı verilemeyeceğini, bu nedenle tarafların zina nedeniyle değil şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın maddî, manevî tazminat ve nafaka taleplerinin yerinde olmadığını ve reddinin gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının nüfus kaydına göre ...isimli bayandan 31.07.2015 doğumlu ... isimli bir çocuğu olduğu, davalının ...'yu 06.08.2015 tarihinde tanıdığı, duruşmada dinlenen tanık ...'nun beyanından tarafların uzun süredir ayrı yaşadığı, tanığın evliliği sonrası nüfus kimlik kartı değişimi sırasında eşinin aile sıra nosunun 5 olması gerekirken 6 olduğunu arada bir kişinin bulunduğunu anlaması üzerine davalının nüfus kaydı istenildiği ve ... isimli çocuğun davalının nüfusuna kaydedildiğinin fark edildiği, davacının ise bu durumu 2016 yılı Ağustos ayında öğrendiği hususunun tanığın beyanından anlaşıldığı, davacı kadının, davalının nüfusuna kaydedilen ... isimli çocuktan haberdar olduğu hususunda bizzat tanık beyanı bulunmadığı, yalnızca davalının ailesi ile davacının görüşmesi sebebiyle bilgi sahibi olmuş olabileceği yönündeki yoruma dayalı beyanına itibar edilemeyeceği, dosyadaki mevcut deliller ve dinlenen tanık beyanlarından, davacının ... isimli çocuğun davalının nüfusuna kayıtlı olduğu öğrendiği tarihin 2016 yılı Ağustos ayı olduğu, davacı tarafından süresi içerisinde zina sebebine dayalı boşanma davası açıldığı, davalının zina eyleminin sabit olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda kusuru bulunmayan davacının boşanmakla menfaatleri zedeleneceği, en azından eşinin olası maddî desteğinden yoksun kalacağı, bu nedenle davacının kusur durumu, tarafların ekonomik durumları ve evlilikte geçirdikleri süre, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacının maddî tazminat talebinin kısmen kabul edildiği, bununla birlikte davalının ...isimli bayan ile zinası sebebiyle davacının kişilik hakları ihlal edilmiş olduğundan, tarafların ekonomik durumları, tarafların kusur durumları ve davacıda meydana getirdiği üzüntü ve elem dikkate alınarak davacının manevî tazminat talebinin de kısmen kabul edildiği, davacının boşanmakla yoksulluğa düşecek olması, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacının ihtiyaçları, bu güne kadar sürdürülen yaşam koşulları gözetilerek davacı lehine dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 2.500,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası olarak devamına karar verildiği gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 incı maddesi uyarınca boşanmalarına, kadın yararına aylık 2.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 120.000,00 TL maddî ve 120.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığını, tarafların 2009 yılından beridir fiilen ayrı yaşadığını, müvekkilinin nüfusuna kaydedilen çocuğun zina sebebiyle doğmadığını, zina koşullarının somut olayda gerçekleşmediğini, 6 aylık sürenin dolduğunu, hak düşürücü süre geçtikten sonra dava açılamayacağını, tazminatların reddedilen kısımları yönünden vekalet ücretine hükmedilmemesinin usule aykırı olduğunu, müvekkilinin kusuru olmadığını, çocuğun doğumundan davacının da haberi olduğunu, zina sebebine dayalı dava açamayacağını, Mahkemece tazminat belirlenirken müvekkilinin mal varlığı ve borçlarının araştırılmadığını, Mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, mahkemenin hüküm altına aldığı tazminatları nasıl belirlediğinin gerekçelendirilmediğini, nafaka ve tazminat koşullarının oluşmadığını, miktarlarının fahiş olduğunu, müvekkili aleyhine önceki boşanma davasında da tedbir nafakasına hükmedilmesine rağmen bu dava için de mükerrer olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek hükmün tamamı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı kısa kararda 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi gereğince boşanmaya hükmedilip gerekçeli kararda usulünce açılan karşı dava bulunmadığından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına yönelik karar verilmesinin maddî hata olarak değerlendirildiği, zina özel sebebine dayalı boşanma davalarında hak düşürücü süre devam eden zina olaylarında zinanın sona erdiği tarih olduğu, zinanın devamlılık arzettiği hususunun dosya kapsamı ile sabit olduğu, aksi durumun davalı tarafından ispat edilemediği, İstanbul 1. Aile Mahkemesinin 2015/118 Esas sayılı dosyasında erkeğin açtığı boşanma davasının Yargıtay incelemesinden geçerek erkeğin sadakatsiz ve tam kusurlu olduğu gerekçesi ile ret ile sonuçlanıp kesinleştiği, dosya içeriğine göre hak düşürücü süreden söz edilemeyeceği bu nedenle boşanma davasının kabulünde usul ve esas açısından bir isabetsizlik görülmediği, boşanmaya neden olaylarda sadakat yükümlülüğüne aykırı davranan zina olgusu ispatlanan tam kusurlu olan erkeğin kusurlu davranışlarının aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu, boşanma yüzünden kadının evlilikten mevcut veya beklenen maddî menfaatlerinin zedelendiği, dava açılmakla ayrı yaşama hakkı bulunan, çalışmayan ve düzenli geliri bulunmayan kadının ihtiyaç içerisinde olduğu ve boşanma sonrasında da yoksulluğa düşeceğinin sabit olduğu, kusur belirlemesine bağlı olarak, kadın yararına maddî ve manevî tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına ilişkin yasal koşullar oluşmuştuğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, erkeğin kusur derecesi, fiili evlilik süresi, kadının ihtiyaçları, paranın alım gücü, ihlal edilen mevcut veya beklenen menfaatlerin kapsamı, kişilik haklarına yapılan saldırı, hakkaniyet ilkesi nazara alınarak kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile tedbir-yoksulluk nafakası miktarlarının da uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı erkek tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirtilerek, istinaf dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kadının zinaya dayalı boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, zinanın ispatlanıp ispatlanmadığı davacı kadın yararına nafaka ile maddî ve manevî tazminat hükmedilmesinin koşullarının oluşup, oluşmadığı ve miktarı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü, 6 ncı maddesi, 161 inci maddesi, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddesi. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.