Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7232 E. 2023/5237 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında kusur oranının belirlenmesi, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin değerlendirilmesi ile çocuğun velayetinin tespiti uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olarak kabul edilmesinin hatalı olduğu, erkeğin bağımsız konut temin etmemesinin kadının baba evine gitmesini haklı kıldığı, bu durumda tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiği, bu nedenle kadının yoksulluk nafakası talebinin reddinin ve erkek lehine tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğu gözetilerek yerel mahkeme kararının kusur, tazminat ve yoksulluk nafakası yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/646 E., 2022/929 K.

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kaynarca Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi

SAYISI : 2019/134 E., 2021/20 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- karşı davalı kadın vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı- davalı ... vekili Avukat ...ve karşı taraf davalı- davacı ... vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 07.11.2023 gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların erkeğin anne ve babasıyla beraber yaşadıklarını, erkeğin, kadına karşı devamlı suretle aşağılayıcı küçük düşürücü gurur zedeleyici hal ve tavırlar sergilediğini, kadının ve ortak çocuğun tüm ihtiyaçlarının kadının ailesi tarafından karşılandığını, erkeğin annesi tarafından kadının evi terk etmesi için sürekli baskı uygulandığını, erkeğin, kadının namusuna ilişkin iftiralar attığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 750,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, çeyiz ve ziynet eşyalarının aynen iadesine olmadığı takdirde toplam 10.000,00 TL bedelinin kadına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı- davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarının gerçek dışı olduğunu, erkeğin önceden nerede yaşayacaklarını kadına anlattığını ve kadının da bu evde yaşamayı kabul ettiğini, kadının, erkeğe haber vermeden canı her istediğinde babasının evine gittiğini, erkeğin annesine kötü davrandığını, evi terk ettikten sonra ortak çocuğu erkeğe göstermediğini, kadının talep ettiği bileziklerin evlilik birliği içinde müşterek ihtiyaçlar için kullanıldığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek lehine yasal faiziyle birlikte 30.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadının, baba evine haftada bir gidip burada bir haftadan fazla kaldığı, çocuğuna karşı şiddet uyguladığı, erkeğin ise, annesinin isteği nedeniyle evin alt katı boşken imkan olmasına rağmen eşine bağımsız konut açmadığı, evliliğin başlangıcında kadının bağımsız konut istememesinin sonraki taleplerinin yerine getirilmemesinde bir mazeret olarak ileri sürülemeyeceği, boşanmaya neden olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, kadının eşya talebinin dosyadan tefrik edilmesine, sosyal inceleme raporunda tarafların her ikisinin de ortak çocuğun velâyet görevini üstlenebilecek sosyo-ekonomik koşullara sahip oldukları ancak çocuk her ne kadar annesinin ilgi, sevgi, bakım ve şefkatine ihtiyaç duyduğu gelişimsel dönemde olsa da çocuğun annesi ve annesinin ailesi tarafından şiddet gördüğünü belirttiği, fiziksel şiddeti tarif ederken vücudunun neresine vurduğunu gösterebildiği, birkaç farklı açıdan sorulan ve içeriği aynı olan tuzak sorulara aynı cevapları verdiği, çocuğun annesi yanında mutsuz ve gergin olduğu, annenin öfke kontrol probleminin olduğunun gözlemlendiği, annenin çocuğuna henüz hamile iken suicide girişiminde bulunduğunun belirtildiği, çocuğun babası ile yaşamak istediğini belirttiği ve babası yanında daha mutlu olduğunun gözlemlendiği, velâyetinin babaya bırakılmasının çocuğun yüksek yararına olacağı gerekçesiyle ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, çocuk ile anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk için takdir edilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 21.01.2021 tarihi itibarıyla kaldırılmasına, kadın lehine aylık 250,00 TL tedbir nafakasına, yasal koşulları oluştuğundan erkek lehine 10.000,00 TL maddî ve 8.000,00 TL manevî tazminata, kadının maddî ve manevî tazminat, velâyet, iştirak ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl davada boşanma kararına itirazları bulunmadığını, kadının ağır kusurlu kabul edilmesinin ve erkeğin boşanma talebinin kabulünün usul ve kanuna aykırı olduğunu, kadının tanık anlatımlarının değerlendirmeye alınmadığını, gerekçeli kararda belirtilenin aksine kişilik değerleri zedelenen tarafın kadın olduğunu, kadının ekonomik imkansızlığı neticesinde adli müzaharetten yararlanmış olmasına rağmen erkek lehine tazminatlara hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, kadının hiçbir gelirinin bulunmadığı gözardı edilerek az miktarda, hakkaniyete aykırı bir tedbir nafakasına hükmedilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, dosya kapsamında alınan sosyal inceleme raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiği üzere ortak çocuğun yaşı nazara alındığında, annesinin ilgi, sevgi, bakımına muhtaç olduğunun açık olup, böyle bir dönemde annesinden ayrılmasının ortak çocuğun üstün yararını sağlamaktan uzak olacağını ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi, velâyet yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesince tespit edilen boşanmaya ilişkin vakıalar ile kusur derecelerinin doğru tespit edildiği, boşanmaya neden olan olaylarda, kadın eşin daha ziyade kusurlu olduğu, erkek eşin az kusurlu olduğu bu sebeple karşı davanın kabulünün yerinde olduğu, erkeğin tanık anlatımlarına göre, kadının erkeğe yönelik "seni keseceğim, niyetleniyorum ama yapamıyorum, orospu çocuğu" şeklinde hakaret ve tehdidi var ise de, erkeğin bu yönde istinafı olmadığından Mahkemece hakaret ve tehdit kusurunun kadına yüklenmemesinin hatalı olduğu ancak bu hususun eleştirilmekle yetinilmesi gerektiği, ortak çocuğun sosyal inceleme raporundaki beyanı, uzman görüşü, tanık beyanları göz önüne alındığında, annenin öfke kontrol problemi bulunduğu, çocuğa çeşitli zamanlarda şiddet uyguladığı, bu nedenle çocuğun baba yanında yaşamasının çocuğun psikolojik ve sosyal gelişimi için daha iyi olacağı anlaşıldığından velâyetinin babaya verilmesinin usul ve kanuna uygun olduğu, ağır ya da eşit kusurlu olmayan erkek lehine tazminata hükmedilmesinde ve miktarında herhangi bir isabetsizlik olmadığı gibi, boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır kusurlu olduğu anlaşıldığından koşulları oluşmayan yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat talebinin reddine karar verilmesinin ve tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre hükmedilen tedbir nafakası miktarının doğru olduğu, İlk Derece Mahkemesi hükmünün usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle kadının tüm istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde de belirtilen sebeplerle erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, erkek lehine hükmedilen tazminatlar, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddi, velâyet yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, erkeğin davasının kabulünün, erkek lehine tazminatlara hükmedilmesinin ve miktarlarının, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddinin dosya kapsamına uygun olup olmadığı, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesinin çocuğun üstün yararına olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı, 194 üncü, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü, 175 inci maddesi, 336 ncı maddesi; Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 3 üncü ve 12 nci maddesi, Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesinin 3 üncü ve 6 ncı maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı- karşı davalı kadın vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. İlk Derece Mahkemesince erkek az, kadın ağır kusurlu kabul edilerek boşanmaya karar verilmişse de; erkeğin bağımsız konut temin etmemesi karşısında kadının zaman zaman baba evine gidip orada kalmakta haklı olduğu ve bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenmesinin doğru olmadığı anlaşılmaktadır. O halde, İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen diğer kusurlu davranışlara göre tarafların boşanmaya sebebiyet veren olaylarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek davacı- karşı davalı kadının ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3. 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, davalı- karşı davacı erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmamıştır. O halde davalı- karşı davacı erkeğin maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4. Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Yukarıda (2) numaralı paragrafta açıklandığı üzere, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi koşulları somut olayda davacı- karşı davalı kadın yararına gerçekleşmiştir. O halde, davacı- karşı davalı kadın yararına uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilecek yerde, yanılgılı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının yoksulluk nafakası isteğinin reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, erkek yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat, kadının reddedilen yoksulluk nafakası talebi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi, maddî ve manevî tazminat, yoksulluk nafakası yönünden davacı- karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,

3.Davacı- karşı davalı kadın vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL'lik vekâlet ücretinin Yücel'den alınarak Fatma'ya verilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.