"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
SAYISI : 2021/540 E., 2022/345 K.
DAVA TARİHİ : 08.05.2015
KARAR : Kısmen kabul
Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulü ile davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.
Mahkeme kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 20.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen 20.06.2023 gününde duruşmalı temyiz eden davacı ... vekili Av. ... geldi. Karşı taraf temyiz eden davalı ... ve vekilleri gelmedi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 1989 tarihinde evlendiğini, bu evliliklerinden ortak çocukları olduğunu, erkeğin, ortak konutu terk ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini iddia ederek davanın kabulü ile tarafların öncelikle zina hukuki sebebiyle kabul edilmemesi durumunda ise evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiye boşanmalarına, kadın yararına 150.000,00 TL maddî tazminat, 150.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde dayanılan vakaların gerçek olmadığını, kadının, birlik görevini ihmal ettiğini, müsrif olduğunu, ekonomik şiddet uyguladığını iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 26.02.2016 tarihli, 2015/321 Esas, 2016/169 Karar sayılı kararı ile, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, kadının ise evlilik birliği içerisinde uyumu, karşılıklı saygı ve güveni sarsacak şekilde müsrif davrandığı, ortak veya eşine ait gelirlerin sarfı konusunda eşi ile uyumlu davranmadığı gibi evlilik içinde edinilen veya kendisine ait bir kısım malları eşinin bilgi ve rızası haricinde ailesinin kullanımına bıraktığı, çocuklarının üzerine devrettiği, bu hususun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kadına nazaran ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, zina hukuki sebebine dayalı davanın ispatlanamaması sebebiyle reddine, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kusurlu davranışının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumu, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 10.000,00 TL maddî tazminat ile 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili, zina hukuki sebebine dayalı açılan davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatların miktarları yönünden, davalı erkek vekili tarafından ise katılma yoluyla kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 13.02.2018 tarih 2016/14658 Esas 2018/1859 Karar sayılı kararı ile yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davalı erkeğin, evlilik devam ederken yabancı uyruklu bir kadın ile ilişkisinin olduğu, eşine karşı sadakatsiz davrandığı ancak zinanın dava tarihinde devam ettiğinin ve halen sürdüğüne ilişkin kesin kanıtlar bulunmadığı gerekçesiyle kadının zina hukuki sebebine dayalı davasının reddine karar verilmişse de gerek tanık olarak dinlenen ortak çocuk Altay, gerek ise diğer tanık Emine'in beyanları dikkate alındığında davalı erkeğin dava açıldığı tarihe kadar başka bir kadınla yaşamaya devam ettiği, bu durumun davacı kadın tarafından dosyaya sunulan fotoğraflardan ve tanık anlatımlarından ispatlandığı, kadının zina hukuki sebebine dayalı davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek kararın bozulmasına, bozma sebebine göre davalı erkeğin yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen kadının boşanma davasının, kusur belirlemesi ve fer'îlerine yönelik temyiz itirazlarının ile kadının Mahkemece kendisine yüklenen kusur ve tazminatların miktarlarına yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
3. Taraf vekillerince karar düzeltme talebinde bulunulmuş, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile karar düzeltme taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İlk Karar
Mahkemenin 18.06.2019 tarih ve 2019/275 Esas, 2019/421 Karar sayılı kararı ile erkeğin, zina eyleminde bulunduğu, evlilik birliğinin güven sarsıcı ve sadakatsizlik sebebiyle sarsıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 161 inci ve 166 ıncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca boşanmalarına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olduğu anlaşılan erkeğin zina eyleminin kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 10.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından tazminatların miktarları yönünden, davalı erkek vekili tarafından ise katılma yoluyla her iki dava sebebine dayalı hüküm kurulması, kusur belirlemesi, tazminatlar yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2.Dairenin 28.01.2020 tarih ve 2019/6633 Esas, 2020/443 Karar sayılı kararı ile Mahkemece; bozma sonrasında “...Davanın her iki boşanma sebebi yönünden kabulü ile, TMK m. 161 ve 166/1 maddeleri gereğince davalının subut bulan zinası ve evlilik birliğinin güven sarsıcı davranış ve sadakatsizlik sebebiyle temelinden sarsılması...” nedeniyle tarafların boşanmalarına karar verildiği, dava dilekçesinde öncelikle zina kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebeplerine dayalı olarak boşanma talebinde bulunulduğu, zinanın, mutlak boşanma sebebi olduğu ve zina vakasının gerçekleşmesi halinde boşanma sebebinin gerçekleşmiş sayılacağı, zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine kademeli olarak dayanılmış ise; zinanın ispatlanması halinde, bu sebeple boşanma kararı verilmesi gerektiği, böyle bir durumda artık genel boşanma sebebinin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmayacağı ve bununla ilgili ayrıca bir hüküm oluşturulması da gerekmediği, hal böyleyken, Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda sadece zina hukuki sebebi uyarınca boşanma kararı verilmesi gerekirken evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebi uyarınca da boşanma kararı verilmesinin doğru olmadığı kararın bu sebeple bozulmasına ve bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen kadının boşanma davası ve fer'îlerine yönelik davacı kadın vekilinin tüm, davalı erkek vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
3. Davacı kadın vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuş, kararın usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen İkinci Karar
Mahkemenin 15.12.2020 tarih ve 2020/617 Esas, 2020/652 Karar sayılı kararı ile erkeğin, zina eyleminde bulunduğu, evlilik birliğinin güven sarsıcı ve sadakatsizlik sebebiyle sarsıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu'nun 161 inci maddesi hükmü uyarınca boşanmalarına, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurlu olduğu anlaşılan erkeğin zina eyleminin kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak kadın yararına 10.000,00 TL maddî tazminat, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
E. Üçüncü Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından tazminatların miktarları yönünden, davalı erkek vekili tarafından ise hükmün tamamı yönünden temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 08.06.2021 tarih ve 2021/1621 Esas, 2021/4695 Karar sayılı kararı ile Dosyadaki yazılara, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre davalı erkek vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile bu kısımlar yönünden kararın onanmasına, davacı kadın vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde gelince; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu ve 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci ve 51 inci maddeleri hükümleri dikkate alınarak daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamış ve kararın bozulmasına karar verilmiştir.
F.Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin kusurlu davranışlarının kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu, kadın eşin, erkek eşin maddî desteğini yitireceği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınarak kadın yararına kararın kesinleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 50.000,00 TL maddî tazminat, 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içerisinde taraf vekilleri tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının az olduğu, tazminatlara uygulanan faizin boşanma kararının kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken kararın kesinleşmesinden itibaren faiz uygulanmasına karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek; tazminatların miktarları ve faiz başlangıç süresi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından kadın yararına tazminata hükmedilmesinin, dosya kapsamından kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında hatalı olduğu belirtilerek; kusur durumu ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenip incelenemeyeceği, kadın yararına hükmedilen tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı, tazminatlara uygulanan faiz başlangıç tarihi noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları; 6098 sayılı Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı anlaşılmakla; tarafların aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
3.Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı ile kişilik haklarına yapılan saldırının ağırlığına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat az olup, bozma ilamının amacına uygun bulunmamıştır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi ile 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümlerinde düzenlenen hakkaniyet kuralları ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
4.Davacı kadın, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında açıkca maddî ve manevî tazminatlar için yasal faiz uygulanmasını talep etmemiştir. 6100 sayılı Kanunu'nun 26 ncı maddesi hükmü uyarınca hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Mahkemece, davacı kadının tazminat isteklerine faiz talebi bulunmadığı halde, kadın yararına takdir edilen tazminatlara yasal faiz uygulanması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Mahkeme kararının kadın yararına hükmedilen tazminatların miktarları ve tazminatlara uygulanan faiz yönünden BOZULMASINA,
2.Yukarıda (2) numaralı paragrafta belirtildiği üzere taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddi ile kararın bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin ONANMASINA,
Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL. vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere ,
20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.