Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7381 E. 2023/5242 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında kusurun belirlenmesi, yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarının hukuka uygunluğu ile erkeğin tanık ve delillerinin reddedilmesinin hukuki dinlenilme hakkını ihlal edip etmediği hususlarında ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanması gereken hukuk kuralları ve hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçeler gözetilerek, usul ve yasaya uygun bulunan bölge adliye mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1541 E., 2022/761 K.

KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 17. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/501 E., 2019/67 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki taraf vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmiş olup; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 07.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden davalı ... vekili Av. ......geldi. Karşı taraf davacı ......ve vekilleri gelmedi. Davacı ......vekili Av. ...'ın mazeret dilekçesi ibraz etmiş olduğu görüldü. Okunda dosyasına konuldu. Belgelendirilmeyen usul ve yasaya uygun bulunmayan mazeretin reddine karar verildi. Açık yargılamaya devam olundu. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin, kadına küfür ve hakaretler ettiğini, iftirada bulunduğunu, kadının dini vecibelerini yapmasına engel olduğunu, çevresine boşandığını söyleyerek yeniden evlilik yapmaya çalıştığını, kadını ölümle tehdit ettiğini, çocuklarına şiddet uyguladığını, küfür ve hakaretlerde bulunduğunu, 20.06.2017 tarihinde ortak çocukları evden kovarak evin kilidini değiştirdiğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak hanenin kadına ve ortak çocuklara tahsisine, ergin olmayan ortak çocukların velâyetlerinin anneye verilmesine, ortak çocuklar Eylem, Rabia ve ...için ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, nafakalara her yıl ÜFE oranında artış uygulanmasına, kadın lehine 60.000,00 TL maddî ve 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek cevap dilekçesinde özetle; eşiyle tartıştıklarını, karakola gittiklerini, olayın mahkemeye intikal ettiğini, aylık toplam 1.250,00 TL olarak hükmolunan tedbir nafakasına itiraz ettiğini, bankaya yaklaşık 45.000,00 TL borcu bulunduğunu, aylık 1.560,00 TL kredi taksidi ödediğini, aylık net 2.650,00 TL ücret aldığını, hükmedilen tedbir nafakalarını ödeyecek durumunun bulunmadığını belirterek gerekenin yapılmasını istemiş, başka beyan ve talepte bulunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, uyguladığı şiddet sebebiyle kadının gözünde ve dudağında morluklar bulunduğu, kadına orospu, senin anneni, babanı... ederim, seni öldürüceğim şeklinde küfür, hakaret ve tehditlerde bulunduğu, kadının dini vecibelerini yerine getirmesine engel olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuklar ...... ile...'nın velâyetlerinin anneye verilmesine, çocuklar ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuklardan 04.09.2000 doğumlu Eylem dava devam ederken ergin olduğundan velâyeti ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına, bu ortak çocuk için hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının ergin olduğu tarih itibarıyla kaldırılmasına, ortak çocuklar ...... ile... için dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ayrı ayrı aylık 250,00 TL tedbir nafakası ile ayrı ayrı aylık 300,00 TL iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 500,00 TL tedbir ve aylık 750,00 TL yoksulluk nafakasına, nafakalara her yıl ÜFE oranında artış uygulanmasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 10.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; erkeğin tam kusurlu olduğu göz önüne alındığında, hükmedilen tazminat miktarlarının ve nafakaların hakkaniyete aykırı olduğunu, kadının ev hanımı olup erkeğin izin vermemesi sebebiyle çalışamadığını, erkeğin ise belediyede çalışmakta olup aylık gelirinin 4.000,00 TL'den daha fazla olduğunu, erkeğin kadına hakaretler ettiğini, kötü muamelede bulunduğunu, iffetsizlikle suçladığını, henüz evlilik birliği devam ederken boşanmışcasına yeni bir kadın aradığını, günlük ibadetlerini yaparken dahi kadına kötü muamelede bulunmaktan geri durmadığını, ortak çocukların kendisinden olmadığını iddia ettiğini, Mahkemece kadına tahsis edilen konutta, dava dışı üçüncü bir kadın ile yaşadığını, manevî tazminat miktarı belirlenirken bu hususların da dikkate alınmasını istediklerini, defalarca ölümle tehdit ettiğini, ortak çocuklardan annelerini öldürmelerini istediğini, kadına ve ortak çocuklara karşı defalarca şiddet eylemlerinde bulunduğunu, evliliğin sona ermesinde asli ve tam kusurlu olduğundan hükmedilen tazminat ve nafaka miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; delil sunma ve tanık dinletme taleplerinin usul ve kanuna aykırı şekilde reddedildiğini, davaya süresinde cevap vermeyen davalının delil bildirme hakkının kısıtlanamayacağını, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilemeyeceğini, boşanma davasının kamu davası niteliğinde olduğunu, sunulan delillerin davayı uzatma amacı gütmemesi durumunda mahkemenin o delilin sonradan gösterilmesine izin verebileceğini, davalının davaya süresinde cevap vermemiş olmasının delil bildirme ve savunmasını ispat etme hakkını ortadan kaldırmayağını, davaya süresinde cevap verilmemesinin, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamının inkar edilmiş olması sonucunu doğuracağını, davalının, ön inceleme duruşmasında tanık ve delil listesi sunma isteğinin reddi ve buna itiraz mahiyetinde olan 30.01.2018 tarihli dilekçelerinde bildirdikleri tanık listesi ve delil dilekçesinin reddinin hukuki dinlenilme hakkının açık ihlali niteliğinde olduğunu, tanık ve delil listesinde bildirdikleri delilleri toplansa ve tanıkları dinlenmiş olsa idi davacının iddialarının gerçek dışı olduğunun ortaya çıkacağını, davacı tanıklarından Eylem ve Elvan'ın tarafların ortak çocuğu olup gerçek dışı beyanda bulunduklarını, diğer tanık Serhan'ın ise somut olaylara ilişkin herhangi bir görgüsü olmamasına rağmen eşinden kaynaklanacak yönlendirme ile beyanda bulunmuş olduğunu, ortak evden davacının ayrılıp eldeki davayı açtığını, ortak konutu terk ederek asılsız iddialarda bulunan davacının maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gibi miktarlarının da fahiş olduğunu, davalı son celseye katılarak boşanmak istemediğini, eşini sevdiğini söylemesine rağmen evlilik birliğini devam ettirebilecek bir imkanın olup olmadığı konusunda uzman raporu alınmadan boşanmaya karar verildiğini, davacı lehine hükmedilen nafakaların da fahiş olduğunu ileri sürerek; davanın kabulü, kusur belirlemesi, eksik inceleme, kadın lehine hükmedilen nafakalar ve tazminatlar

yönünden istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava dilekçesinin davalıya 18.07.2017 tarihinde tebliğ edildiği, davalının yasal süredeki 01.08.2017 tarihli cevap dilekçesinde davacı kadına herhangi bir kusur isnad etmediği gibi delil de bildirmediği, gerçekleşen bu durum karşısında ön inceleme aşaması tamamlandıktan sonra bildirilen davalı tanıklarının dinlenmemesinde yanlışlık olmadığı, kanunda, aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmalarının belirtildiği, akrabalık veya diğer bir yakınlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamayacağı, dosyada davacı tanıkların olmamışı olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil ve olgu da bulunmadığından davacı tanıklarının yeminli beyanlarının hükme esas alınmasında yanlışlık olmadığı, aile mahkemelerinin, önüne gelen her davada uzman görüşüne başvurmasının zorunlu olmayıp önüne gelen hangi davada uzman görüşüne başvurulacağının mahkemenin takdirinde olduğu, İlk Derece Mahkemesince erkeğe yüklenen kusurların yanında erkeğin, kadını ölümle tehdit ettiği, küfür ve hakarette bulunduğu, davacı namaz kılarken tükürdüğü, ortak çocukların kendisinden olmadığını söyleyerek davacıyı sadakatsizlikle suçladığı, ortak çocukları evden kovduğu, ortak çocuklara şiddet uyguladığı, ancak İlk Derece Mahkemesince davalıya, davacıya fiziksel şiddet uyguladığı yönünde kusur yüklenmiş ise de, davacı tarafından dava dilekçesinde boşanma sebebi olarak dayanılmayan bu vakıanın tanıklar tarafından belirtilse dahi kusur tespitinde davalıya yüklenmesinin doğru olmadığı, boşanmayı gerektiren olaylarda davacıyı ölümle tehdit eden, küfür ve hakarette bulunan, davacı namaz kılarken tüküren, ortak çocukların kendisinden olmadığını söyleyerek davacıyı sadakatsizlikle suçlayan, çocukları evden kovan, çocuklara şiddet uygulayan davalının tam kusurlu, davacının ise kusursuz olup İlk Derece Mahkemesinin boşanmayı gerektiren olaylarda davalının tam kusurlu olduğu yönündeki kusur tespitinin doğru ve maddî gerçeğe uygun olduğu gerekçesiyle tarafların kusur tespitine yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, tarafların kusur oranları değişmemekle birlikte gerçekleşen kusurlu davranışlar yönünden karar gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuklardan ...... 07.01.2004 doğumlu olup 07.01.2022 tarihinde ergin olduğundan bu çocuğun iştirak nafakasına ilişkin olarak davacının istinaf talebinin konusuz kaldığına, tarafların ekonomik ve sosyal durumuna, çocukların ihtiyaçlarına göre ortak çocuklar ...... ve... lehine hükmedilen tedbir nafakaları ile ortak çocuk... için hükmedilen iştirak nafakasının miktarı az olduğu gerekçesiyle davacının ortak çocuklar ...... ve...'nın tedbir nafakaları ile ortak çocuk...'nın iştirak nafakasının miktarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının bu yönlerden kaldırılmasına, tarafların sosyo-ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, ortak çocukların ihtiyaçları gözetilerek ortak çocuklar ...... ve... için dava tarihinden başlamak, tahsilde tekerrür oluşturmamak ve ortak çocuk ...... için ergin olduğu 07.01.2022 tarihine,... için boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar geçerli olmak üzere ayrı ayrı aylık 400,00 TL tedbir nafakası ile ortak çocuk... için boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren geçerli olmak üzere aylık 450,00 TL iştirak nafakasına, ortak çocuk...'nın iştirak nafakasının her yıl TÜİK tarafından belirlenen ÜFE oranında artırılmasına, ilk artışın boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl sonra yapılmasına, boşanmayı gerektiren olaylarda tamamen davalı kusurlu olup davacının çalışmadığı, ailesinin yardımı ile geçindiği, boşanmakla yoksulluğa düşeceği, 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesinin birinci fıkrası koşullarının davacı kadın lehine oluştuğu gerekçesiyle davacı kadın için yoksulluk nafakasına hükmolunmasında yanlışlık olmadığı gibi tarafların sosyo-ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü, davacı kadının ihtiyaçları gözetildiğinde miktarının da hakkaniyete uygun olduğuna, tarafların kusur dereceleri, ekonomik ve sosyal durumları, davacı kadının mevcut veya beklenen menfaatlerinin boşanma yüzünden zedelenmesi, en azından eşinin desteğinden mahrum kalacak olması, boşanmaya neden olan olaylar nedeniyle kişilik haklarının saldırıya uğraması nedeniyle kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesinde bir yanlışlık yok ise de hükmedilen maddî ve manevî tazminatın miktarının az olduğu gerekçesiyle davacının maddî ve manevî tazminatın miktarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, kadın lehine 40.000,00 TL maddî ve 30.000,00 TL manevî tazminata, tarafların diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde de belirtilen sebeplerle davanın kabulü, kusur belirlemesi, eksik inceleme, yoksulluk nafakası ve tazminatlar

yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; kadın tarafından açılan boşanma davasında kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulüne ve kadın lehine yoksulluk nafakası ile tazminatlara hükmedilmesinin ve miktarlarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olup olmadığı, erkeğin tanıklarının dinlenmemesi ve delillerinin toplanmamasının usule ve hukuki dinlenilme hakkına aykırı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 27 nci, 129 uncu, 255 inci, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddeleri; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı erkek vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.