"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma - Ziynet Alacağı
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından reddedilen boşanma davasının tamamı yönünden; davalı-karşı davacı erkek tarafından ise reddedilen karşı boşanma davasının tamamı ile kadının ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davalı-karşı davacı erkeğin, "Kadının ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmına" yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-karşı davacı erkeğin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun olan ziynet alacağına yönelik hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Tarafların boşanma ve ferilerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda güven sarsıcı davranışlarda bulunan ve haklı bir beden olmaksızın müşterek konutu terk eden davacı-karşı davalı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tamamen kusurlu olduğundan bahisle kadının davasının reddine, erkeğin karşı davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine hükmedilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, dinlenilen erkeğin tanıklarının kadının güven sarsıcı davranışları olduğunda dair görgüye dayalı beyanda bulunmadıkları, kadının mesajlaştığı ileri sürülen üçüncü şahsın dosyada tanık olarak dinlenilmediği, hukuka uygun elde edilmeyen ve taraftan sâdır olduğu net bir şekilde belli olmayan bu tip yazışma içeriklerinin hükme esas alınamayacağı, tarafların birbirlerine atfettikleri diğer kusurların da affedilmiş olduğu, taraflar arasındaki son tartışma anına tanık olan kimsenin olmadığı, dolayısıyla kadının kovulmak suretiyle mi yoksa kendi isteğiyle mi evden ayrıldığı anlaşılmadığından bu durumun taraflara kusur olarak yüklenmeyeceği gerekçesiyle kadına ilk derece mahkemesince kusur olarak yüklenen vakıaların kadından çıkarılmasına, bu durumda davacı-karşı davalı kadının da boşanmaya sebebiyet verecek derecede az da olsa kusurunun varlığı ispatlanamadığından davalı-karşı davacı erkeğin karşı boşanma davasının da reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir.
İlk derece mahkemesince dinlenilen davalı-karşı davacı erkek tanıkları, davacı-karşı davalı kadının mesajlaştığı dava dışı üçüncü şahsın tarafların ortak arkadaşları olduğunu, bu şahsın bizzat kendilerini aradığını, mesajlaşma içeriklerini bizzat üçüncü şahsın kendilerine verdiğini ve bu mesajlaşma içeriklerini kendilerinin de okuduklarını beyan etmişlerdir. İlk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere hukuka aykırı yolla elde edildiği ispatlanamayan ve tanık beyanlarıyla desteklenen dosyadaki mesajlaşma kayıtlarına göre davacı-karşı davalı kadının dava dışı üçüncü bir erkek şahısla olağanın ötesinde ve güven sarsıcı sayılabilecek nitelikte masajlaşma kaydının bulunduğu sabittir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince "Haklı bir beden olmaksızın müşterek konutu terk etme" vakıası da kadına kusur olarak yüklenilmiş ise de, tarafların oturup birlikte karar almak suretiyle kadının erkeğe ait olan müşterek konuttan ayrılması ile fiili ayrılığın başladığı anlaşıldığından ispatlanamayan bu vakıanın bölge adliye mahkemesince kadının kusurlarından çıkarılması sonucu itibariyle doğru olmuştur. Dosya kapsamından, davalı-karşı davacı erkeğin de annesine müşterek konutun anahtarını vermek suretiyle manevî bağımsızlığa haiz konut temin
etmediği ve fiili ayrılık döneminde müşterek konutun kilidini değiştirmek suretiyle kadının eve girmesine engel olduğu anlaşılmaktadır. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden boşanmaya sebebiyet veren olaylarda güven sarsıcı davranışlarda bulunan davacı-karşı davalı kadın, annesine müşterek konutun anahtarını vermek suretiyle manevî bağımsızlığa haiz konut temin etmeyen ve fiili ayrılık döneminde müşterek konutun kilidini değiştirmek suretiyle kadının eve girmesini engelleyen davalı-karşı davacı erkeğe nazaran daha ağır kusurludur. O halde, taraflar arasındaki ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabit olup olayların akışı karşısında her iki taraf da dava açmakta haklıdır. Bu nedenle taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Davalı-karşı davacı erkeğin "Kadının ziynet alacağı davasının kabul edilen kısmına" yönelik temyiz itirazlarının reddiyle ziynet alacağı davası yönünden hükmün yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, hükmün temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların boşanmanın ferilerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden ...'a yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 397.80 TL temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran ...'ye geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi.27.09.2022 (Salı)