Logo

2. Hukuk Dairesi2022/7961 E. 2022/10696 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı-karşı davacı erkeğin akıl sağlığının dava ehliyetine etkisi nedeniyle boşanma davasında verilen kararın temyizi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı-karşı davacı erkeğin akıl sağlığına ilişkin mevcut raporların Yargıtay denetimi için yetersiz görülmesi ve dava ehliyetinin kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle, Adli Tıp Kurumu'ndan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı erkek tarafından 14.06.2022 tarihli ek karar ve asıl kararın tamamı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Davalı-karşı davacının 14.06.2022 tarihli ek karara yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2010/19-286 esas - 2010/330 karar sayılı kararında bir muhtıranın geçerli olması için gereken özellikler belirtilmiştir. Buna göre;

"... Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödendiğinin anlaşılması halinde muhtıra gönderilerek kararı veren Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından yedi günlük kesin süre içinde harç ve giderin tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, Mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi halinde 432’nci maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır.

Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından “temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için yedi günlük kesin süre” verilmesi ve ayrıca yazılı olarak “aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu”nun bildirilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle muhtırada Hâkim veya Mahkeme Başkanının sicili ve imzası bulunmalıdır. Muhtıra Hâkim veya Mahkeme Başkanı tarafından imzalanmadan verilmişse, dolayısıyla da Hâkim tarafından usulünce düzenlenmiş muhtıra yoksa geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye de olanak yoktur.

Mahkeme Yazı İşleri Müdürünün veya Kalem personelinin temyiz harcı veya giderinin tamamlanması için temyiz edene süre vermesi veya tebligat zarfı üzerine ihtar/uyarı şeklinde yazılan ve Hâkim imzası taşımayan muhtıra usule aykırıdır, Mahkeme Yazı İşleri Müdürünün veya Kalem personelinin ... olduğu süre ya da tebligat zarfı üzerine ihtar/uyarı şeklinde yazılan ve Hâkim imzası taşımayan muhtıra üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılamaz.

Yargıtayın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, muhtırada yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; bu açıdan ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma merci ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır. Örneğin, “dosyaya yatırılması” şeklindeki ifade tarafın yanılmasına neden olabileceğinden, bu ifadeyi taşıyan muhtıra geçersiz olacaktır ..." (HGK 2014/9-1743 E. 2017/372 K.)

Bu hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.06.1968 ... ve 1968/9-483 E. - 476 K.; 01.10.1969 ... ve 1969/2-417 E.-719 K.; 19.02.1997 ... ve 1996/2-897 E.-1997/86 K.; 13.04.2005 ... ve 2005/12-237 E.-248 K.; 30.11.2005 ... ve 2005/5-634 E.-680 K.; 09.05.2007 ... ve 2007/12-178 E.-249 K.; 22.07.2009 ... ve 2009/18-348 E.- 398 K. sayılı ilamlarında açıkça vurgulanmış; daha sonra verilen kararlarda da kararlılıkla bu uygulama sürdürülmüştür. Nitekim, doktrinde de aynı görüş benimsenmiştir(..., ..., Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Bası, Cilt 5, Sayfa 4587 vd.). (Hukuk Genel Kurulu'nun 16.6.2010 tarih ve 2010/19-86 E., 2010/330 K. sayılı kararı).

Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince davalı-karşı davacı erkek vekiline gönderilen muhtıraya eksik giderin mahkeme veznesi yerine dosyaya yatırılması gerektiğinin yazıldığı ve böylelikle gönderilen muhtıranın usulüne uygun olmadığı anlaşılmıştır. Bu bakımdan hukuki sonuç doğuracak nitelikte de değildir. 6100 sayılı HMK.’nun 344. maddesinde, “başvurunun yapılmamış sayılmasının ... olarak düzenlenen halin” somut olayda gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.

Anılan sebeple, gönderilen muhtıra usulsüz olduğundan, muhtıra tebliğine rağmen harcın süresinde tamamlanmaması sebebi ile davalı-karşı davacı erkek vekilinin temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair ek kararın hatalı olduğu anlaşılmakla, 14.6.2022 tarihli ek kararın bozularak ortadan kaldırılması gerekmiştir.

2- Davalı-karşı davacı erkek vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Taraflarca karşılıklı açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesi tarafından kadının davasının kabulü ile erkeğin davasının reddine karar verildiği, bu karara karşı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından “... davalı - karşı davacı erkeğin ruhsal rahatsızlığı ileri sürülmüş ve bu iddia dosya arasındaki bir kısım delille de doğrulanmıştır. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; Türk Medeni Kanununun 405. ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 56. maddesi uyarınca davalı - karşı davacı erkeğin vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılması, vesayet altına alındığı takdirde Türk Medeni Kanununun 462/8. maddesi uyarınca vesayet makamından alınacak husumet (dava açma) izninin sunulmasının istenilmesi ve sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesinden ibarettir. Bu yön göz önünde tutulmadan yargılamaya devam olunarak işin esası hakkında karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunmakla ilk derece mahkemesi kararının tamamının kaldırılmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine..." karar verildiği görülmüştür. İlk Derece Mahkemesinde yeniden yapılan yargılama sonucunda kadının davasının reddine, erkeğin davasının ise kabulü ile ferilerine karar verilmiş, davacı-karşı davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından İlk Derece Mahkemesi hükmünün tamamen kaldırılarak, kadının davasının kabulüne, erkeğin davasının reddine karar verilmiş bu karar karşı davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.

Dosyanın yapılan incelemesinde; davalı-karşı davacı erkeğe ilişkin Nevşehir Devlet Hastanesinden alınan 16/05/2018 tarihli ... hekimli adli muayene raporunda davalı - karşı davacı erkekte "sınır düzeyde zeka geriliğinin bulunduğu, evlenmeye mani olmadığı, evliliğin diğer eş için çekilmez hale getirmediği, evlilik tarihinde akıl hastalığının bulunduğu, bu hastalığın akıl zaafiyeti olarak değerlendirildiği, tedavi edilemeyeceği" belirtilmiş, Aile Hekimliğinden taraflar evlenirken alınan rapor sorulmuş, aile hekimi 03/01/2019 tarihli cevabi yazısında tarafların evlenme raporu almak için muayene edildiğini, fiziki muayenelerinde evliliğe engel bir durum tespit edilmediği, taraflara yönelik herhangi tıbbi tahlile gerek duymadığından sadece evlilik raporlarını onayladığını belirtmiş ise de davalı - karşı davacı hakkında Almanya'da psikiyatri ve psikoterapi uzmanı tarafından düzenlenen 01/08/2017 tarihli raporda uyum bozukluğu ve hafif zeka geriliği teşhisi konulduğu, yine Almanya Aachen Yerel Mahkemesi Vasilik Mahkemesinin 19.02.2016 tarihli kararında "...davalı - karşı davacı erkeğin medeni Kanununun 1896. maddesi 1. bendi anlamı dahilinde kısıtlamaları mevcut, buna göre sağlık nedenlerinden ötürü kendi işlerini uygun bir şekilde düzenlemesi engellenmiştir ve önceden olduğu gibi vasi/bakıcı yardımına ihtiyacı vardır. İlgili kişinin hastalığından dolayı ağır hasar verme tehlikesi devam etmektedir...mahkeme en geç 19.02.2023 tarihine kadar vasiliğin kaldırılması veya devamı hususunda karar verecektir..." şeklinde karar verildiği görülmüş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan kaldırma kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada Nevşehir Devlet Hastanesinden alınan 23/08/2021 tarihli sağlık kurulu raporu ile erkeğe "sınır mental kapasite" tanısı konularak erkeğin "akli dengesinin akıllıca yaşam sürmek için yeterli olduğu, normal bir yaşama izin verdiği, kendi işlerini görecek güce sahip olduğu, başkalarının emniyetini tehdit etmediği, akıl hastalığı nedeni ile vasi tayini gerekmediği, hakimlikçe dinlenmesinde yarar olduğu" belirtilmiştir. Dava ve taraf ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce doğrudan doğruya (re’sen) gözönünde tutulur. Dosya içerisinde bulunan, erkeğin psikolojik durumuna ilişkin Devlet Hastanesinden alınan sağlık kurul raporu Yargıtay denetimine elverişli ve yeterli görülmemiştir. Mahkemece, davalı-karşı davacı erkeğin eldeki dava dosyası, alınan tüm sağlık kurulu raporları ve varsa daha önceki tedavi evrakları hep birlikte Adli Tıp Kurumuna gönderilerek, ihtisas dairesinden rapor alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesinin 14.6.2022 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA, temyiz edilen bölge adliye mahkemesi hükmünün yukarıda 2. bendinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine, oy birliğiyle karar verildi. 20.12.2022 (Salı)