Logo

2. Hukuk Dairesi2022/8273 E. 2023/5706 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarlarının dosya kapsamına, hakkaniyete ve bozmanın amacına uygun olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı ve bozmanın kapsamı dışında kalan hususlara ilişkin temyiz incelemesinin mümkün olmadığı gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/763 E., 2022/1140 K.

KARAR : Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen karşılıklı boşanma davasından dolayı verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası, maddî ve manevî tazminat miktarları yönünden bozulmasına, diğer yönlerden onanmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; kadın lehine artırılarak yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminata karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki taraf vekili tarafından temyiz edilmiş olup incelemenin duruşmalı olarak yapılması ... erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.11.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı temyiz eden ... ... ve vekilleri gelmedi. Karşı taraf temyiz eden davalı-davacı ... vekili Avukat ... geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin kadının kusurlu davranışları sonucunda temelinden sarsıldığını, kadının, erkeğe, ailesine, çevresine hakaret ettiğini, küçümsediğini, birlik görevlerini ihmal ettiğini, ev dışında fazla vakit geçirdiğini, kafasına buyruk davrandığını, yaz tatillerine tek başına gittiğini, erkeğin ailesine karşı soğuk ve mesafeli durduğunu, arkadaşlarını ailesinden önde tuttuğunu, erkek hakkında dedikodu yaparak itibarsızlaştırdığını, aşırı harcamalarda bulunduğunu, erkeğin işine müdahale ettiğini, erkeğin 10.08.2014 tarihinde evden ayrıldığını, bu tarihten sonra erkeğin hastalığında ilgilenmediğini ve arayıp sormadığını belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.... erkek vekili birleşen davaya cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; asıl dava tarihinden sonra kadının başka bir erkek ile yakınlaştığını ve zina yaptığını belirterek birleşen davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların zina nedeniyle boşanmalarına, bu talebin kabul edilmemesi halinde tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine ve erkek lehine 5.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı-davacı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, erkeğin pazar günleri hariç eve belirli bir dönüş saatinin olmadığını, çalışma saatleri nedeniyle akşam yemeklerinin çok az birlikte yendiğini, kadına bir açıklama yapmadan 10.08.2014 tarihinden önce erkeğin evden ayrıldığını, ancak kadının erkeğin evine sürekli gidip geldiğini, çarşaflarına varana kadar elleri ile değiştirdiğini, erkeğin ayrılık döneminde geçirdiği kalp rahatsızlığını eşi dahil herkesten gizlediğini, kadının eşine bağlı olduğunu ve eşini sevdiğini belirterek davanın reddine, ortak çocuk Baran lehine aylık 5.000,00 TL iştirak nafakası ile kadın lehine aylık 15.000,00 TL tedbir nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili ikinci cevap dilekçesinde özetle; erkeğin tamamen kusurlu olduğunu, sadakatsiz davrandığını ve kadını tehdit ettiğini iddialarına eklemiş ve davanın reddine, ortak çocuk lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 15.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

3.Davalı-davacı kadın vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; erkeğin sadakatsiz davrandığını, kadına küfür ve hakaret ettiğini belirterek evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk lehine aylık 10.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 20.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 5.000.000,00 TL maddî ve 5.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 29.09.2017 tarihli ve 2015/830 Esas, 2017/739 Karar sayılı kararıyla; kadının, erkeğin iş yerine gelerek erkeği iş yerindeki bayanlarla ilişkisi olduğu yönünde sadakate aykırı davranmakla suçladığı, şirket elemanının işten çıkarıldığı, buna rağmen kadının erkeği ilişkisini devam ettirmekle suçladığı, erkeğin de evden ayrılarak başka bir evde yaşamaya başladığı, erkeğin son ortak haneden ayrılmasından sonra tekrar burada fiili beraberliğin kurulmasını haklı bir gerekçe olmaksızın kabul etmediği, erkeğin... isimli bayanla ilişkisi konusunda dedikoduların çıkmasına sebep olacak şekilde davrandığı, güven sarsıcı eylemi ile kusurlu olduğu, birleşen davada açılan karşı davada erkeğin, kadının zinasını ispatlayamadığı gerekçesiyle erkeğin karşı davasının reddine, asıl ve birleşen davanın kabulüne, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... erkek vekili kadının davasının kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve velâyet yönünden; davalı- davacı kadın vekili erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 17.10.2018 tarihli ve 2017/2848 Esas, 2018/1375 Karar sayılı kararıyla; idrak çağında bulunan çocuğun velâyet konusunda görüşlerine başvurulmadan, eksik inceleme ile çocuğun velâyeti konusunda yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle hükmün diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

C.İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 17.01.2019 tarihli ve 2018/1080 Esas, 2019/11 Karar sayılı kararıyla; tarafların geçimsizliğinde kadının erkeğin iş yerine gelerek erkeği iş yerinde çalışan bayanlarla ilişkisi olduğu yönünde yakınlarının beyanları ile hareket ederek sadakate aykırı davranmakla suçladığı, çıkan tartışmalardan sonra erkeğin ortak haneden ayrılarak kendine ait başka bir evde yaşamaya başladığı, kadının erkeğe yönelik yakınlarının etkisi ile sadakate aykırı davranmakla erkeği suçlamasından kaynaklanan geçimsizlikte kusurlu olduğu, bu aşamadan sonra erkeğin kaldığı evde ortak hanenin oluşturulmasına ısrar ettiği, erkeğin ortak haneden ayrılmasından sonra tekrar burada fiili beraberliğin kurulmasında haklı bir gerekçesi olmaksızın kabul etmediği, erkeğin... isimli bayanla ilişkisi konusunda dedikodunun çıkması bu dedikodunun önlenmesine yönelik söz konusu şahsın işten çıkarılmasına rağmen erkeğin bu dedikoduların çıkmasına sebep olacak şekilde davrandığı, güven sarsıcı eylem niteliğindeki bu davranışlar nedeniyle erkeğin kusurlu olduğu, kadının başka bir erkekle ilişkisinin şüphe düzeyinde kaldığı, zina eyleminde kadının bir erkekle sürekli olarak karı koca ilişkisi yaşamasını gerektiğinden, bu aşamaya gelmeyen ve şüphe düzeyinde kalan bu iddiadan dolayı talep yerinde görülmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocukla baba arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

D. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... erkek vekili kadının davasının kabulü, karşı dava, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden; davalı- davacı kadın vekili erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 07.05.2019 tarihli ve 2019/893 Esas, 2019/884 Karar sayılı kararıyla; Mahkemece tarafların karşılıklı açtıkları boşanma davalarında, her iki tarafın boşanma davasının kabulüne karar verilmiş ise de; erkeğin zina sebebine dayalı karşı boşanma davası hakkında hüküm kurulmadığı, erkek tarafından açılan karşı dava hakkında olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmamasının doğru olmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

E.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 24.09.2019 tarihli ve 2019/344 Esas, 2019/631

Karar sayılı kararıyla; erkeğin, ortak haneden ayrılmasından sonra tekrar burada fiili beraberliğin kurulmasını haklı bir gerekçesi olmaksızın kabul etmediği,... isimli bayanla dedikodusunun çıkması ve bu dedikodunun önlenmesine yönelik söz konusu şahsın işten çıkarılmasına rağmen bu dedikoduların çıkmasına sebep olacak şekilde davrandığı, güven sarsıcı davranışta bulunduğu, kadının ise erkeğe yönelik, yakınlarının etkisiyle, sadakate aykırı davranmakla suçlamalarının geçimsizlik doğurduğu, zina iddiasının şüphe düzeyinde kalan soyut iddia olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kabulüne, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk lehine aylık 2.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın lehine aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata, birleşen davadaki karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... erkek vekili kadının birleşen davasının kabulü, karşı davanın reddi, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden; davalı-davacı kadın vekili erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2021 tarihli ve 2019/2830 Esas, 2021/1205 Karar sayılı kararıyla; erkeğe ortak haneden ayrılmasından sonra fiili beraberliğin kurulmasını haklı bir gerekçesi olmaksızın kabul etmediği vakıası kusur olarak yüklenmiş ise de, kadının cevap dilekçesinde erkeğin evine sürekli gidip geldiğini, çarşaflarına varana kadar elleri ile değiştirdiğini beyan ettiği ve bu durumu evlilik birliğinin sarsılma nedeni olarak görmediği dikkate alındığında erkeğe bu yönden kusur izafe edilmesinin yerinde görülmediği, diğer yandan erkeğin güven sarsıcı davranışta bulunduğu kabul edilerek kusur belirlemesi yapıldığı, dosya kapsamında toplanan deliller ile kadının tanığı ...'ın "Davalının davacının başka bir şahısla ilişkisi olduğu şüphesini dile getirdiğini, son zamanlarda davalının bu şüphelerini haklı çıkarır deliller olarak mesajları ortaya çıkınca bunun davacı tarafından da kabul edildiğini... Davacının başka kadınlarla ilişkisi olduğu yönünde davalının şikayet ve şüphelerini dile getirdiğini, ayrılık başladıktan sonra davacının davalıya gönderdiği mesajlar ve davacının kendisine karşı beyanında ilişkide olduğu kadından bahsederek 'elinden tutar çıkarım' şeklinde beyanda bulunması nedeniyle bilgi sahibi olduğunu" beyan etmesi dikkate alındığında, erkeğin kusurlu davranışının güven sarsıcı davranış niteliğinde değil, sadakatsizlik niteliğinde olduğu, yine kadının tanığı Sevgisun Yörük'ün "Davacının kendileri yanında davalıyı telefon ile arayarak küfür ettiğini" beyan ettiği, bu tanığın beyanının da görgüye dayalı olduğu gözetildiğinde, erkeğin evlilik birliği içinde sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi ve kadına hakaret etmesi nedenleriyle kusurlu olduğu, Mahkemece, kadının yakınlarının etkisiyle, erkeğe yönelik sadakate aykırı davranma suçlamalarının geçimsizlik doğurduğu kabul edilerek kadına kusur yüklenmiş ise de, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği yönündeki iddianın ispatlanması karşısında kadının evlilik birliği içinde bu hususa yönelik olarak erkeğe sorgulama ve suçlamada bulunmasının kadına kusur olarak yüklenmesinin mümkün olmadığı, erkeğin tanıklarının, kadının iddia edilen kusurlu davranışlarına yönelik görgüye dayalı bilgilerinin bulunmadığı ve dosya kapsamında bulunan deliller ile erkeğin iddialarının ispatlanamadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda kadının ispatlanmış kusurunun bulunmadığı, Mahkemenin zina iddiasının ispatlanamadığı yönündeki gerekçesinin ise yerinde olduğu, bu hale göre; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi ve kadına hakaret etmesi nedeniyle tam kusurlu olduğu, kadının ispatlanmış kusurunun bulunmadığı, Mahkemece yapılan kusur değerlendirmesinin yerinde görülmediği, açıklanan kusura yönelik gerekçe uyarınca kadının birleşen davasının kabulü ile boşanma kararı verilmesinde ve erkeğin birleşen davadaki karşı davasının reddine karar verilmesinde, aynı gerekçe ile erkek lehine manevî tazminata hükmedilmemesinde isabetsizlik olmadığı, erkeğin asıl davasının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin yerinde görülmediği, ortak çocuğun yargılama aşamasında ergin olduğu, bu itibarla velâyet ve iştirak nafakasına ilişkin taleplerin konusunun kalmadığı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı dikkate alındığında, kadın lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle kadının, kusur değerlendirmesine ve erkeğin asıl davasının kabulüne yönelik istinaf isteminin kabulüne, lehine hükmedilen maddî ve manevî tazminat miktarlarına yönelen istinaf isteminin kısmen kabulüne, erkeğin kusur değerlendirmesine yönelik istinaf isteminin kısmen kabulüne, tarafların sair hususlardaki istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının kusura ilişkin gerekçesinin, yukarıda açıklandığı şekilde düzeltilmesine, ilgili hükümlerin kaldırılmasına, hükmün diğer kısımlarının aynen muhafazasına, yeniden esas hakkında verilen karar uyarınca erkek tarafından açılan asıl davanın reddine, kadın lehine 500.000,00 TL maddî ve 500.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı ... erkek vekili tarafından asıl ve karşı davaların reddi, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar ve nafakalar yönünden; davalı-davacı kadın vekili tarafından ise katılma yoluyla tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden temyiz isteminde bulunulmuştur.

2.Dairenin 24.03.2022 tarihli kararı ile; tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakasının az olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise onanmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kadın lehine aylık 10.000,00 TL yoksulluk nafakası ile 1.000.000,00 TL maddî ve 1.000.000,00 TL manevî tazminata karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.... erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve kanuna aykırı olduğunu, kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi şartlarının oluşmadığını, kadının adına şirket ve taşınmazlar olduğunu, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceğini, yoksulluk nafakası talebinin kabulünün hatalı olduğunu, erkeğin ortağı, yönetim kurulu başkanı, üyesi olduğu şirketlerin iflas ettiğini, ödeme gücünün ortadan kalktığını, güncel mali ve sosyal durum araştırması yapılması gerektiğini, tazminat miktarlarının fahiş olduğunu ileri sürerek; kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası ve tazminatlar yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde özetle; tarafların ülke ortalamasının çok üzerinde gelir ve refah seviyesine sahip bir aile hayatı yaşamış olduklarını, erkeğin ülkenin önde gelen iş adamlarından biri olduğunu, erkeğin kusurları ile tarafların sosyal ve ekonomik durumu karşısında hükmedilen yoksulluk nafakası ve tazminat miktarlarının düşük olduğunu ileri sürerek; yoksulluk nafakasının ve tazminatların miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddî ve manevî tazminat miktarının dosya kapsamına, hakkaniyete ve bozmanın amacına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmadığı gibi bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak oluşturan yönlerin de yeniden incelenmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin ...'dan alınarak ...'e verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.