Logo

2. Hukuk Dairesi2022/8324 E. 2023/2737 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hükümlerin bulunmaması nedeniyle davacı tarafından açılan katılma alacağı davasının kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde mal rejimi tasfiyesinden feragat ettikleri ve boşanma davası esnasında bu hususta bir talepte bulunmadıkları mahkeme içi ikrar niteliğinde olup kesin delil sayılacağı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/807 E., 2022/1355 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 4. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2017/1069 E., 2020/739 K.

Taraflar arasındaki katılma alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 40 ıncı ve Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 18 ... maddeleri uyarınca yapılan ön incelemede; Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edildiği, bu sebeple de temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı belirlenmiştir.

Adli yardım, temyiz yoluna başvuru sırasında talep edilmekle; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 336 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtaya aittir.

Adli yardım, 6100 sayılı Kanun’un 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre gerçek kişiler ile kamuya yararlı dernek ve vakıfların yararlanabileceği adli yardımın şartları, ödeme gücünden yoksun olma ve talebin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Adli yardım talebinde bulunan gerçek kişi veya tüzel kişinin yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri de mahkemeye ibraz etmesi gerekir. Adli yardım talebinde bulunanın ödeme gücünden yoksun olup olmadığı, bu belgeler incelenerek belirlenecektir.

Bu açıklamalar ışığında adli yardım talebinde bulunan tarafın, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin gereken temyiz yoluna başvuru giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşıldığından, adli yardım talebinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların 2010 yılında evlendiklerini, davacı müvekkilinin davalı tarafından boşanmaya zorlandığını, müvekkilini tehdit ederek ve korkutarak 01.04.2017 tarihli protokolü imzalamak zorunda bıraktığını, evlilik sürecinde davacının maliki olduğu Kanal Mahahallesi 4684 Sok. No:7 adresinde bulunan 5 katlı binadan 2 dairenin davacı adına tescil edilmişken, satılarak parasının kulllanıldığı ve halen davacının adına kayıtlı olan Tahıl Pazarı Mahallesi İsmet Paşa Caddesi Fikri Melli İşhanı Kat:2, No:7 Muratpaşa/Antalya adresinde bir adet ofis olarak kullanılan iş yeri mevcut olduğunu, Fabrikalar Mahallesi Fikri Erten Caddesi Kepez/Antalya'da ecza ve dükkan olarak kiraya verilmiş dükkan mevcut olduğunu belirterek müvekkilinin Antalya İli Muratpaşa İlçesi 7837 ada 1 parselde kayıtlı taşınmaza, ada ve parsel numaralarını tespit edemedikleri diğer taşınmaz ile araç ve diğer menkul mallara yapmış olduğu katılma alacağının hesaplanarak fazlaya ilişkin dava ve taleplerinin saklı tutulmak kaydıyla şimdilik 100.000,00 TL katılma alacağının en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte müvekkiline verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, tarafların kendi aralarında protokol düzenleyerek Antalya 3. Aile Mahkemesinin 2017/297 esas sayılı dosyasında anlaşmalı olarak boşandıklarını, müşterek iki çocukları olan tarafların evliliği davacı kadının kusurundan kaynaklı son bulduğunu, davacının boşanmaya zorlama ve tehdit iddiasının asılsız olduğunu, taraflar arasında düzenlenen geçerli bir sözleşme olduğunu, protokolün iptalini talep etmesinin yersiz olduğunu, boşanma protokolünün boşanmaya ilişkin mahkeme kararının esasını oluşturduğunu, davacının katılma alacağına ilişkin istemde bulunamayacağını belirterek davasının reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların Antalya 3. Aile Mahkemesinin 2017/297 Esas 2017/326 Karar sayılı dosyası üzerinden 06.04.2017 tarihinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların protokol dışında karşılıklı olarak birbirlerinden herhangi bir nafaka, tazminat, katılım alacağı, mal tasfiyesi ve yargılama gideri istemediklerinden bu hususlarda karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiği, hükmün 26.04.2017 tarihinde kesinleştiği, dava dilekçesine ekli protokolün 6. Maddesinde evlilik birliği içerisinde edinilen mallara ilişkin olarak tarafların birbirlerinden herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunmadıkları ve bulunmayacaklarının belirtildiği, protokolde tarafların imzalarının bulunduğu, anlaşmalı boşanma davasının duruşmasında tarafların protokolün tasdikini talep ettikleri ve mal tasfiyesine ilişkin bir taleplerinin bulunmadığını beyan ettikleri, mahkemece bu beyanlara dayalı olarak protokolün tasdik edildiği, davacı kadının protokolün korkutmayla imzalandığına ilişkin iddiasının boşanma dosyasında bulunmadığı, istinaf yoluna da başvurulmayarak boşanma kararın kesinleştiği, tarafların duruşmada imzaları ile tasdik ettikleri beyanlarının mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu, maddî bir hatadan kaynaklanmadıkça ikrardan dönülemeyeceği, mahkeme içi ikrarın bir kesin delil vasfında olduğu, bir davada yapılan mahkeme içi ikrarın, başka bir davada da geçerli olup, kesin delil teşkil ettiği, buna göre davacı kadının ilgili dosyadaki beyanlarının mahkeme içi ikrar niteliğinde olduğu, mal rejiminin tasfiyesi davasında davacı aleyhine kesin delil teşkil ettiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; anlaşmalı boşanma protokolünde genel ifadeler kullanıldığını, tasfiyeye konu malların ayrıca ve açıkça yazılmadığını, tutanağa da geçirilmediğini, boşanmanın feri niteliğinde olmayan mal rejimi tasfiyesine ilişkin malların ayrıca ve açıkça yazılması gerektiğini, katılım alacağı yahut mal tasfiyesine ilişkin mahkemece hüküm kurulmadığını, karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, bu konuda her zaman dava açılabileceğini, delillerin tamamının toplanmadığını, tanıklarının dinlenmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğunu belirterek istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı tarafın katılma alacağı bulunup bulunmadığı davanın kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanunu'nun 114 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 ve 371 ... maddeleri. 4721 sayılı Kanunu'nun 219 uncu maddesi, 222 nci maddesi, 225 ... maddesi, 232 nci maddesi, 235 ... maddesi.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 ... maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.