Logo

2. Hukuk Dairesi2022/8792 E. 2023/619 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında tarafların kusur oranları, nafaka miktarı ve tazminat taleplerinin kabulü uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğunun gözetilmemesi, davalı-karşı davacı kadın yararına haksız tazminata hükmedilmesi ve çocuğun lehine olan iştirak nafakasının az belirlenmesi hatalı bulunarak, yerel mahkeme kararının kusur belirleme, kadın lehine hükmedilen maddi-manevi tazminat ve iştirak nafakasının miktarı yönlerinden bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

x

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kısmen kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince kadının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, erkeğin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davacı karşı davalı erkek vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 21.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde temyiz eden davacı-karşı davalı ... vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklanması dinlendi işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı karşı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı kadının müvekkilinin ilk evliliğinden olma çocukları ile görüşmesine engel olduğunu, evliliği maddî bir fırsat olarak gördüğünü, sürekli kavga çıkardığını, müvekkilini yaklaşık 10 kere evden kovduğunu, müvekkiline hakaret ve küfür ettiğini, aşağıladığını, müvekkilinin ölmüş annesine dahi hakaret ve küfür ettiğini, davalı karşı davacı kadının odaları ayırdığını, kadınlık görevlerini yerine getirmediğini, eşine danışmadan memleketine gittiğini, ortak evin kapı kilidini değiştirdiğini, müvekkilinin cep telefonuna casus program yüklediğini, telefon görüşmelerini ve mesajlarını sürekli kontrol ettiğini, müvekkilinin eski eşinin evine gittiğini kavga çıkardığını, müvekkilinin müşterilerini arayarak eşinin onlarla ilişkisi olduğu yönünde söylemlerde bulunduğunu, bu davranışları nedeniyle müvekkilini toplum içerisinde küçük düşürdüğünü iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk yararına tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına yasal faizi ile birlikte 400.000,00 TL maddî ve 100.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı karşı davalı erkek vekili karşı dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı karşı davacı kadının iddialarının asılsız olduğunu, müvekkilinin yurt dışı seyahatlerinin sanayi vinci kurulumu nedeniyle olduğunu, müvekkili tarafından davalı karşı davacı kadına ev ve araba alındığını, müvekkilinin çocuğu ile ilgilendiğini, sadakatsiz olmadığını beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı kadın vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı erkeğin müvekkili ile yaptığı evliliği sosyal çevresinden sakladığını, sürekli kavga çıkardığını, müvekkilini boşanmakla tehdit ettiğini, evin ihtiyaçlarını karşılamadığını, eve gelmediğini, ortak çocuk ile ilgilenmediğini, ortak çocuğa fiziksel şiddet uyguladığını, davacı karşı davalı erkeğin istediği zaman önceki eşinin evine gittiğini, bazı zamanlarda da kiraladığı başka bir evde kaldığını, ... bahanesi ile aylarca eve gelmediğini, müvekkiline eski eşi ve başka bir kadınla ilişki yaşaması hususunu kabul etmesi için baskı yaptığını, müvekkilini tehdit ettiğini, huzursuzluk çıkardığını, "Allah bana 4 eşi helal kılmış, sen kim oluyorsun da kabul etmiyorsun" şeklinde sözler söylediğini, davacı karşı davalı erkeğin önceki eşi ile halen görüşmeye devam ettiğini ve ona geri döneceğini söylediğini, davacı karşı davalı erkeğin ortak çocuğa fiziksel şiddet uygulaması nedeni ile çıkan tartışma sonucu evden ayrıldığını, bu olaydan sonra davacı karşı davalı erkeğin müvekkili ve ortak çocuğu ile ilgilenmediğini, maddî manevî sorumluluklarını yerine getirmediğini iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuk için aylık 10.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 15.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 5.000.000,00 TL maddî ve 5.000.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı karşı davacı kadının eşinin arkadaşını arayarak, eşinin başka bir kadınla ilişkisi olduğu yönünde ithamlarda bulunarak eşini aşağıladığı, evin kilidini değiştirerek eşini eve almadığı, çok sayıda ve sürekli olarak eşine hakaret ettiği, davalı karşı davacı erkeğin ise ortak çocuk ile evi, eşi ve çocuğun ihtiyaçları ile ilgilenmediği, eşinin kredi kartı borçlarını eşinin ailesinin ısrarı ile ödediği, bazı zamanlar 2-3 gün eve gelmediği gerekçesi ile boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı karşı davacı kadının ağır kusurlu olduğu belirtilerek, asıl ve karşı davanın kısmen kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, tarafların ortak çocuğu Nisanur'un velâyetinin anneye verilmesine, çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve 2.000,00 TL iştirak nafakasına, davalı karşı davacı kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir nafakasına, davalı karşı davacı kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine, davacı karşı davalı erkek yararına 10.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı karşı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı karşı davacı kadının tamamıyla kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusuru bulunmadığını, davalı karşı davacı kadının davasının reddi gerektiğini, fahiş miktarda iştirak nafakasına hükmedildiğini, müvekkili yararına hükmedilen tazminatların düşük olduğunu, davalı karşı davacı kadının adına kayıtlı iki taşınmazı ve kira geliri olduğu belirtilerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, ortak çocuk yararına hükmedilen tedbir ve iştirak nafakası ile davalı karşı davacı kadın yararına hükmedilen tedbir nafakası, müvekkili yararına hüküm altına alınan tazminatların miktarı ile davalı karşı davacı kadın yararına hüküm altına alınan vekâlet ücreti ve yargılama gideri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı karşı davalı erkeğin tamamıyla kusurlu olduğunu, müvekkilinin kusurunun ispat edilmediğini, mahkeme kararının tüm yönleriyle hukaka aykırı olduğu belirterek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminatlar, nafakaların miktarı, reddedilen yoksulluk nafakası, tazminat talepleri yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı İlk Derece Mahkemesince davacı karşı davalı erkeğe yüklenen kusurların gerçekleştiği bunun yanında davacı karşı davalı erkeğin eşine sürekli fiziksel şiddet uyguladığı, davalı karşı davacı kadın yüklenen evin kilidini değiştirip eşini eve almama kusurundan sonra ise evlilik birliğinin devam ettiği bu nedenle davalı karşı davacı kadına bu eylemin kusur olarak yüklenemeyeceği, buna karşın davalı karşı davacı kadının, eşinin çocuklarına hakaret ettiği ve sürekli evden kovduğu hususunda sabit olduğu, gerçekleşen bu kusurlu davranışlara göre evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu, ortak çocuk lehine tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, çocuğun ihtiyaçları ve tüm dosya kapsamı nazara alınarak ortak çocuk için iştirak nafakasına karar verilmesinin doğru ve yerinde olduğu, ancak miktarının az olduğu, davanın devamı sırasında çocuğun anneyle yaşaması velâyetin anneye verilmesi karşısında çocuk için erkek lehine tedbir-iştirak nafakası verilmemesinin doğru olduğu, kadın lehine tedbir nafakası takdirinde bir hukuka aykırılık bulunmadığı, takdir edilen miktarın ise günün ekonomik şartlarına, tarafların ekonomik sosyal durumlarına ve hakkaniyete uygun olduğu, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, kusur durumuna, günün ekonomik koşullarına nedeni ile az kusurlu kadın lehine yoksulluk nafakası verilmemesinin hatalı olduğu, kadın yararına boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerektiği, geçimsizliğe sebep olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu olduğu, ağır kusurlu erkek lehine maddî - manevî tazminat verilmesinin hatalı olduğu, bu nedenle erkeğin maddî-manevî tazminat talebinin reddine karar verildiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, verilen kusurların karşı tarafın kişilik haklarını zedelemesi, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamı, boşanma sonucu bu eşin, en azından diğerinin maddî desteğini yitireceği, 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 nci ve 52 inci maddesi hükmü dikkate alındığında kadın yararına maddî tazminat verilmemesinin hatalı olduğu, bu nedenle kadın için maddî ve manevî tazminata karar verildiği belirtilerek; davalı karşı davacı kadının kusur belirlemesi, reddedilen yoksulluk nafakası ve tazminat talepleri ile aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden istinaf başvurusunun kabulü ile davacı karşı davalı erkeğin tazminat taleplerinin reddine, davalı karşı davacı kadın yararına aylık 5.000,00 TL yoksulluk nafakasına, davalı karşı davacı kadın yararına boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 100.000,00 maddî, 100.000,00 manevî tazminata, davalı karşı davacı kadının sair, davacı karşı davalı erkeğin ise tüm istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-karşı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirtilen hususların yanında, müvekkilinin kendi yararına tebir ve iştirak nafakası talebi bulunmadığı halde bölge adliye mahkemesi kararına bu hususun yanlış değerlendirildiğini, davalı karşı davacı kadının boşanmaya sebebiyet veren olaylarda açıkça kusurlu olduğunu, müvekkiline yüklenen fiziksel şiddet kusuruna esas tanık beyanında geçen olaylardan sonra evlilik birliğinin devam ettiğini, bu hususların kusur olarak kabul edilemeyeceğini, hüküm altına alınan nafaka ve tazminatların fahiş olduğunu belirtilerek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar, reddedilen tazminat talepleri yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı karşı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı karşı davalı erkeğin tanınmış bir ... adamı olduğu, nafakaların çok düşük takdir edildiğini, müvekkilinin birliğin temelinden sarsılmasında hiç bir kusurunun bulunmadığını, davacı karşı davalı erkeğin tam ve ağır kusurlu olduğunu, tazminat miktarlarının çok düşük olduğunu belirtilerek; erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca karşılıklı açılan boşanma davalarının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi, hüküm altına alınan nafaka ve tazminatların koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarı davacı karşı davalı erkek yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 inci maddesi, 330 uncu maddesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddeleri; 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddesi hükümleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre taraf vekillerinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Bölge Adliye Mahkemesince evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de, Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda eşit oranda kusurlu olduğu gözetilmeden, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşerek davacı karşı davalı erkeğin ağır kusurlu olduğunun kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

3.4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci fıkrasında mevcut ve beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz yada daha az kusurlu olan tarafın, kusurlu taraftan uygun bir tazminat isteyebileceği, aynı maddenin ikinci fıkrasında boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevî tazminat isteyebileceği öngörülmüştür. Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere, evlilik birliğinin sarsılmasına sebep olan olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, davalı karşı davacı kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmamıştır. O halde davalı karşı davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

4.Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuk Nisanur yararına hükmedilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, 4721 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı görülmüş ve bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen maddî-manevî tazminat ile iştirak nafakasının miktarı yönlerinden BOZULMASINA,

2. Yukarıda (1) numaralı paragrafta belirtildiği taraf vekillerinin sair temyiz tirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Duruşma için takdir olunan 8.400,00 TL’nin Senem'den alınarak Abdullah'a verilmesine ve 8.400,00 TL vekâlet ücretinin Abdullahtan alınarak Senem'e verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin davalı-karşı davacıya yükletilmesine,

Peşin harcın istek halinde yatıran davacı-karşı davalıya iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesine gönderilmesine,

21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.