Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9175 E. 2023/106 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, maddi ve manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi ve vekalet ücretine hükmedilip hükmedilmeyeceği hususlarında anlaşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve dosya kapsamına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu, davalı kadın vekilinin ilk derece mahkemesince davacı erkek lehine hükmedilen vekalet ücretine yönelik temyiz isteminin reddine, davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin ise diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 42. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiştir.

Kararın davalı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda;

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine göre ilk derece mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir. İstinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden ya da esastan reddine karar verilebilir veya ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilir. Bu durumda bölge adliye mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın ya da istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf başvurusunun reddi hâlinde bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde ilk derece mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın temyiz hakkı bulunmadığı gibi ilk derece mahkemesi kararını sınırlı olarak istinafa getiren tarafın açıkça istinaf etmediği konularda da temyiz hakkı bulunmamaktadır.

Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince verilen davacı erkeğin boşanma davasının kabulüne dair karara karşı davalı tarafça kusur belirlemesi ve reddedilen tazminat talepleri yönünden istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalının istinaf başvurusu da kusur belirlemesi ve tazminatlar yönünden kısmen kabul edilmiştir. Hâl böyle iken İlk Derece Mahkemesince davası kabul edilen erkek lehine hükmedilen maktu vekâlet ücreti yönünden verilen kararına karşı istinaf yoluna başvurmayan davalı kadın vekilinin temyiz hakkı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı kadın vekilinin bu yöne ilişkin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekir.

Davacı vekilinin ve davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı erkek vekili dava dilekçesinde özetle; davalı kadının müvekkiline karşı onur kırıcı davranışlarda bulunduğunu, müvekkilinin ailesine ve kişiliğine karşı hakaretvari sözler sarf ettiğini, müvekkilinin ev işleri konusunda davalıdan hiç bir yardım görmediğini, çalıştığı halde maddî hiç bir katkıya yanaşmadığını, davalının elde ettiği geliri kendine ait hesapta biriktirdiğini, 25 Temmuz 2017 tarihinde davalının gebe olduğu halde kendine dikkat etmemesi ve yemek yememesi üzerine müvekkilinin davalının bu tutumunun kendisine ve bebeğe zarar vereceğini söylediğini, davalının müvekkili ile tartışma başlattığını, 25 Temmuz gecesi ailesinin evine giderek ortak konutu terk ettiğini, davalının çocuğu aldırmak istediğini, müvekkilinin çocuğu aldırmaması için davalıyı ikna ettiğini, tarafların yeniden ortak konutta yaşamaya başladığını, ancak davalının tutumunun değişmediğini, bir aylık sürede ayrı odalarda uyuduklarını, tarafların yeniden tartıştıklarını ve davalının bu sefer tüm eşyalarını alarak 25.08.2017 tarihinde ortak konutu terk ettiğini ve bir daha dönmediğini, davalının müvekkiline ve aile fertlerine hakaret içerikli sözler söylediğini, müvekkilinin ailesine mesafeli ve soğuk tavır takındığını, müvekkilinin arkadaşlarıyla görüşmesine tahammül edemediğini, müvekkil eve geç geldi diye kapıyı kilitlediğini, zile basıldığı halde kapıyı açmadığını, davalının evlilik birliği içerisindeki tutum ve davranışları sebebiyle tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, erkeğin birlik görevlerini yerine getirmediğini, zamanını arkadaşları ile içki içerek geçirdiğini, gereksiz harcamalar yaparak aile bütçesini sarstığını, gebe olduğunu öğrendiğinde gebeliği sonlandırmak için baskı yaptığını, hakaretler ettiğini, fiziksel şiddet uyguladığını ve ev eşyalarına zarar verdiğini, kadının ortak konuttan ayrılmaya mecbur kaldığını, davacının kazandığı bedelin büyük bir kısmını alkollü ortamlarda sarhoş olarak harcadığını, tarafların ayrı yaşadıkları dönemde ortak konuta başka kadınların gelmeye başladığını, müvekkilinin kişisel eşyalarını dahi kullandıklarını, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini belirterek boşanmalarına karar verilmesini, velâyetin anneye verilmesine, kadın ve müşterek çocuk için aylık 1.500,00 TL tedbir, iştirak, yoksulluk nafakasına, 50.000,00 TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının davacıya kapıyı açmaması, ev işleri ile ilgilenmemesi, davacının da davalıya maaşını vermesi konusunda baskı yapması, davalıyı darp etmesi ve ailesinin etkisinde kalması, davalının da açılan davayı kabul etmesi karşısında tarafların gerçekleşen kusurlu davranışlarıyla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında eşit kusurlu oldukları gerekçesi ile erkeğin boşanma davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki tesis edilmesine, ortak çocuk lehine aylık 400,00 TL tedbir nafakası ve iştirak nafakasına, kadın lehine hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi ile kaldırılmasına, kadının yoksulluk nafakası ve tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tarafların eşit kusurlu kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemenin kendi yapmış olduğu değerlendirme neticesinde dahi kusurun eşit olmadığını, yerel mahkemenin kararın kaldırılmasını, davacının kusurlu olduğunun kabulü ile maddî ve manevî taleplerinin kabul edilmesini talep ettiği görülmüş ise de 19.01.2021 tarihli beyan dilekçesi ile boşanma yönünden kararın kesinleştirilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği üzere kadının ev işleri ile ilgilenmediği, erkeğin ise kadına maaşını vermesi konusunda baskı yaptığı, darp ettiği ve ailesinin etkisinde kaldığı, buna karşın her ne kadar İlk Derece Mahkemesince davalı kadının eşine kapıyı açmaması kusur olarak yüklenmiş ise de, davacı tanığının beyanından bu olaydan sonra tarafların barıştıkları, bu durumda davacı erkeğin bu olayı affetmiş en azından hoşgörü ile karşılamış sayıldığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesiyle davalının kusur tespitine ilişkin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi karar gerekçesinin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davacı erkeğin ağır, davalı kadının hafif kusurlu olduğu şeklinde düzeltilmesine ve kadının boşanmakla en azından eşinin maddî desteğini yitireceği mevcut ve beklenen menfaatlerinin zedelendiği, kişilik haklarına saldırı gerçekleştiği belirtilerek davalı kadın lehine 25.000,00 TL maddî tazminat ile 20.000,00 TL manevî tazminata ve kadının diğer istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden kararı temyiz etmiştir.

2.Davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tazminat miktarları ile tazminatlar yönünden vekâlet ücreti verilmesini, kusurlu eş yararına vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini belirterek vekâlet ücretleri yönlerinden kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince yapılan kusur belirlemesinin yerinde olup olmadığı, kadın lehine hükmedilen tazminatların yasal şartlarının oluşup oluşmadığı gibi miktarlarının tarafların ekonomik sosyal durumlarına, hakkaniyete ve dosya kapsamına uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4 üncü, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraflarca temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı kadın vekilinin İlk Derece Mahkemesince davası kabul edilen erkek lehine hükmedilen vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Davacı erkek vekilinin tüm, davalı kadın vekilinin ise diğer hususlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.