"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-karşı davacı erkeğin davasının 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince ve davalı-karşı davacı kadının davasının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava dilekçesi ile; tarafların evliliklerinin başından beri geçimsizlik yaşadıklarını, tarafların ruh ve mizaç yapısının birbirinden çok farklı olduğunu, erkeğin 16 yıl önce ortak evden ayrıldığını ve tarafların bu süreçte hiçbir zaman bir araya gelmediklerini, erkeğin 2007 yılında boşanma davası açtığını ancak yakınlarının araya girmesi nedeni ile bu davadan feragat ettiğini, karı koca ilişkilerinin bulunmadığını belirterek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince fiili ayrılık nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın cevap ve karşı dava dilekçesinde; iddiaları kabul etmediğini, evlilik birliğinin sona ermesinde kusurunun bulunmadığını, erkeğin birlikte yaşadıkları dönemde kadına karşı ağır hakaretler ettiğini, fiziksel şiddette bulunduğunu, kadının eş ve erkeğin annesinden psikolojik şiddet ve baskı gördüğünü, rencide ettiğini, babasının ölümünden dahi davalıyı sorumlu tuttuğunu, erkeğin birtakım dini tarikat adı altındaki yapılara mensup olduğunu, bazı kişileri tarikat lideri olarak görmeye başladığını ve bu şahıslara aşırı derecede bağlandığını, ailesinden iyice koptuğunu, eş ve çocuğuna kendi inancı temelinde hareket etmesi için baskı yaptığını, 2003 yılında aile konutunu terk ettiğini, sonrasında eş ve çocuğun hem maddî hem de manevî anlamda çok zorlu süreçler yaşadığını, çocuğun sünnet törenine katılmadığını, hiçbir özel gününde yanında bulunmadığını, hastalıkları ile ilgilenmediğini, sık sık onur kırıcı ifadeler kullandığını belirterek; tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın lehine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 500.000,00 TL manevî ve 500.000,00 TL maddî tazminat ile dava tarihinden itibaren aylık 5.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ödemesine ve nafakalar için yıllık artış oranlarının da mahkemece tespitine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; erkeğin daha önce ... 10 uncu Aile Mahkemesi'nde açtığı boşanma davasının reddine karar verildiği, kararın 16.10.2008 tarihinde kesinleştiği, tarafların bu boşanma dava tarihinden sonra bir araya gelmedikleri, ortak hayatın kurulmadığı belirtilerek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi son fıkrası gereği boşanmalarına hükmedilmiş olup kadının açtığı karşı davada ise; erkeğin bir tarikata katıldığı, eş ve ortak çocuğu tarikat toplantılarına katılmaya zorladığı, kabul etmedikleri için evden ayrıldığı ve çocuğun toplantılara katılması ya da tarikat şeyhinin sohbetlerini dinlememesi halinde evin giderlerini karşılamayacağını söylediği, ortak evin zaman zaman elektrik ve doğalgaz giderlerini ödemediği, daha önce açtığı boşanma davasının reddedildiği, ortak çocuğa "senin cici annen ve kardeşin var" gibi sözler söylediği, borçları nedeni ile eve haciz gelmesine sebebiyet verdiği, zaman zaman "evden çıkın niye çıkmıyorsunuz mahkeme açacağım" dediği ve çocuğun sünnet törenine katılmadığı belirtilerek, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kusurun tamamının erkekte olduğu gerekçesi ile; tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına, kadın lehine 1.000,00 TL tedbir nafakası ile ve 40.000,00 TL maddî ve 40.000,00 TL manevî tazminat ödenmesine, kadının koşulları oluşmayan yoksulluk nafakası talebinin reddin, asıl davada erkek lehine, karşı davada kadın lehine ayrı ayrı vekâlet ücretine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-karşı davalı erkek vekili; kusur tespiti, kadının kabul edilen boşanma davası ve fer'îleri yönünden hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-karşı davacı kadın vekili; kusur tespiti, erkeğin kabul edilen davası, red edilen yoksuluk nafakası ile tedbir nafakası ve tazminatların miktarları, aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden hükmün usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, mahkemece davaların kabulünün ve kusur belirlemesinin dosya içeriği gereğince yerinde olduğu, tarafların ekonomik sosyal durumları gereği kadın için 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince nafaka takdirinin ve miktarının makul olduğu, kadın adına hisseli de olsa 82 adet taşınmaz olduğunun tapu kayıtlarıyla anlaşıldığı, kadının boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre usul ve kanuna uygun olması gerekçesi ile 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince tarafların istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı kadın vekili, erkeğin evlilik birliğinin bitmesine sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun mahkemelerce de belirlendiğini, erkeğin boşanma davası açmadan önceki süreçte mal varlığını muvazaalı şekilde arkadaşlarına devrettiğini, birçok taşınmazı ve kira gelirinin bulunduğunu, muvazaalı işlemler yaptığını, kendi adına kayıtlı olmayan iki adet lüks aracı olduğunu, kadının ev hanımı olduğunu, yalnızca kendi ailesinden almış olduğu kira yardımı ile geçindiğini, üniversite öğrencisi olan ortak çocuğu ile birlikte ...'da kiralık evde yaşayacağını, boşanmakla yoksulluğa düşmeyeceği belirlemesinin doğru olmadığını, üzerine kayıtlı olan taşınmazlara çok sayıda hissedar ile birlikte elbirliği mülkiyeti ile malik olduğunu, gayrimenkullerinin herhangi bir getirisi olmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; erkeğin davasının kabulü, tazminatların ve tedbir nafakasının miktarı, yoksulluk nafakasının reddi ve aleyhine hükmedilen vekâlet ücreti yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkeğin açtığı 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası gereğince fiili ayrılık nedenine dayalı davanın kabulü için gerekli şartların gerçekleşip gerçekleşmediği, evlilik birliğini çekilmez hale getiren davranışlarda kusur durumu, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile tedbir nafakası miktarlarının yeterli olup olmadığı, kadının yoksulluk nafakası talebinin kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci, ikinci ve son fıkrası, 169 uncu, 174 üncü, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 323 üncü ve 326 ncı maddesi, 353 üncü maddesinin birinci fıkrası, 369 uncu, 370 inci ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 ve 51 inci maddesi.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.