Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9356 E. 2023/266 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, nafaka miktarlarının tespiti ve maddi-manevi tazminat taleplerinin değerlendirilmesi uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller ve uygulanması gereken hukuk kuralları gözetilerek, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı-davalı kadının temyiz talebi reddedilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı- davalı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı-davalı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalının psikolojik, fiziksel ve sözlü şiddet uyguladığını, bekaret kontrolü yaptırdığını, bağımsız konut sağlamadığını, aşağıladığını, birlik görevlerini ihmal ettiğini ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, yararına 20.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata, aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, ortak çocuğun velayetinin tarafına verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakalarına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı-davalı vekili cevap ve birleşen dava ile ikinci cevap dilekçelerinde; dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu savunarak asıl davanın reddini istemiş, davacı-davalı kadının sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını, hakaret ettiğini, kişisel bakımına önem vermediğini, çocuklar ile de yeterli düzeyde ilgilenmediğini, yalan söylediğini, birlik giderlerine katılmadığını, sıklıkla boşanmaktan bahsettiğini ileri sürerek birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 161 inci olmadığı takdirde 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına yararına 100.000,00 TL maddî, 100.000,00 TL manevî tazminata, ortak çocuğun velayetinin tarafına verilmesine, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı- davalı kadının güven sarsıcı davranışları ve sürekli boşanmaktan bahsetmekten kaynaklanan, davalı-davacı erkeğin ise fiziksel şiddet uygulamak ve boşanacağım ancak çocuk çok küçük şeklinde söylemde bulunmasından kaynaklanan kusuru olduğu, tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerektiği gerekçesi ile; asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, birleşen dosya davacısının 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayalı boşanma davasının reddine, müşterek çocuğun velayetinin anneye verilmesine, baba ile müşterek çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasına, müşterek çocuk yararına aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile aylık 300,00 TL’ye çıkarılmasına ve karar kesinleştiğinde iştirak nafakası olarak devamına, davacı-davalı kadın için aylık 200,00 TL olarak belirlenen tedbir nafakasının karar tarihi itibari ile aylık 350,00 TL' ye çıkarılmasına ve karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına ve tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine ilişkin karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesi, nafaka miktarları, tazminat taleplerinin reddi ve erkeğin reddedilen birleşen davasına ilişkin lehlerine vekâlet ücreti hükmedilmemesi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı-davacı erkek vekili süresinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; eksik inceleme, kusur belirlemesi, kadının eyleminin güven sarsıcı davranış değil sadakatsizlik olarak kabulü gerektiği ve buna bağlı olarak 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayalı boşanma taleplerinin de kabulü gerektiği, velayet, kadın yararına hükmedilen nafakalar ve tazminat taleplerinin reddi yönünden istinaf başvurusunda bulunmuş ve asıl davanın reddi ile birleşen davalarının tüm sonuçları ile kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosyaya sunulan ve davacı-davalı yanın yasak delil kapsamında kaldığı gerekçesi ile hükme esas alınmasına rıza göstermediği CD deki dokümanların bizzat davalı-davacı erkek ve vekilinin beyanlarına göre telefona yüklenen bir yedekleme programı ile elde edildiği anlaşıldığına göre, CD içeriğinin yasak delil olarak kabul edilerek hükme esas alınmamasında yanlışlık bulunmadığı, gelen arama kayıtlarına göre ise davacı-davalı kadının görüşme sayısı ve sıklığı dikkate alındığında Mahkemenin de kabulünde olduğu gibi eyleminin güven sarsıcı davranış olarak nitelendirilmenin doğru olduğu, tanık beyanına göre davalı-davacı erkeğin yanlışını gördüm dövdüm, küfür ettim dediği ispatlandığına göre erkeğe usulünce dayanılan küfürden kaynaklı sözlü şiddet kusurunun da eklenmesinin gerektiği, tarafların karşılıklı dayandıkları diğer iddiaların bir kısmının ise eski tarihli olduğu, hoşgörü ile karşılandığı, bir kısmının ise anlatımların soyut olarak kaldığı, sonuç olarak ise tarafların ispatlanmış kusurları dikkate alındığında eşit kusurlu olarak kabullerinde yanlışlık bulunmadığı, kadının ispatlanmış eylemlerinin zinayı kabule yeterli olmadığı anlaşıldığına göre, 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayalı boşanma talebinin reddinde yanlışlık bulunmadığı, velayet kararının çocuğun üstün yararına uygun olduğu, kadın ve ortak çocuk yararına 4721 sayılı Kanun'un 169 uncu maddesi gereğince tedbir nafakasına hükmedilmesinde, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının ve çocuğun ihtiyaçları ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen tedbir nafakası miktarının yerinde olduğu, kadın yararına 4721 sayılı Kanun'un 175 inci maddesi uyarınca yoksulluk nafakasına hükmedilmesinde, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarında da yanlışlık bulunmadığı, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda taraflar eşit derece kusurlu olduklarından, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları koşulları taraflar yararına oluşmadığından tarafların maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi doğru olduğu, davalı-davacı erkeğin boşanma davasının iki farklı hukuki sebebe dayalı olarak açıldığı; dava sonunda 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen özel sebebe dayalı boşanma davasının reddedildiği ancak genel sebebe dayalı boşanma taleplerinin kabul edildiği anlaşıldığına göre taleplerinden birinin kabulü ile birleşen davası kabul edilen birleşen davacı erkeğin açtığı davada 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesine dayalı boşanma davasının reddi yönünden kadın yararına vekâlet ücretine hükmedilmemesinde herhangi bir isabetsizlik görülmediği, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarının az olduğu gerekçesiyle davacı-davalı kadının kusura ve ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, kusurun gerekçede açıklandığı şekli ile düzeltilmesine, kadının sair, erkeğin tüm istinaf taleplerinin esastan reddine, İlk Derece Mahkemesi kararının iştirak nafakasına yönelik bölümünün kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, ortak çocuk yararına aylık 500,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-davalı kadın vekili, erkeğin müvekkiline karşı ilgisiz, sevgisiz davrandığını, psikolojik şiddet uyguladığını, sosyal inceleme raporunda yer alan ortak çocuk beyanıyla sabit olduğu üzere davalı- davacı erkeğin sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini buna karşın müvekkiline yüklenen kusurlu davranışların ispat edilemediğini, gerek müvekkili gerekse ortak çocuk yararına hükmedilen nafakaların miktarlarının az olduğunu, maddî ve manevî tazminat taleplerinin kabulü gerektiğini ileri sürerek kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve nafaka miktarı yönünden kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda kusurun hangi tarafta olduğu, kadın yararına maddî ve manevî tazminat koşullarının oluşup oluşmadığı ve nafaka miktarlarının güncel ekonomik koşullara uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi,161 inci maddesi, 166 ncı maddesi, 174 üncü maddesi, 175 nci maddesi, 182 nci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı-davalı kadın tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.