"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma ve ziynet alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı boşanma davası ile ziynet alacağı davasının kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak bu yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar hakkında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam ziynet miktarı 21.625,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı erkek vekilinin ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davalı-karşı davacı erkek vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan boşanma davasına yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı- karşı davalı kadın vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; tarafların daha bir haftalık evli iken erkeğin kız kardeşlerinin müşterek haneye taşındığını ve onlarla beraber yaşamaya başladıklarını, evde yaşayan kişi sayısının artmasına rağmen erkeğin eve yeteri kadar para bırakmadığını, kardeşlerinin evliliğe müdahalelerinin devam ettiğini, ailesinin eve gelmesini istemediğini, şiddet uyguladığını, müvekkilinin babasını arayarak "gel istemiyorum, kızını götür" dediğini, erkeğin kız kardeşinin "... sen bunu boşa, istemiyoruz, gitsin" şeklinde konuştuğunu, eşi tarafından dışlandığını belirterek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 800,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 60.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini, ziynetlerin aynen iadesine, aynen iadenin mümkün olmadığı takdirde bedelinin müvekkiline verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı- karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; davacı- karşı davalı tarafın söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin kız kardeşlerinin evlendikten sonra taraflar ile yaşayacağını kadının bildiğini ve kabul ettiğini, kadının müvekkiline hırçın davranışlar sergilediğini, tüm gününü ailesi ya da internet ile ilgilenerek geçirdiğini, yemek yapmadığını, ailesine kötü sözler söylediğini, "ellerini öpmem, onlara anne, baba demem" şeklinde söylemlerde bulunduğunu, sürekli para istediğini, kadının aslında zihinsel bir engelinin de bulunduğunu ve müvekkilinin bu durumu daha sonra öğrendiğini, bu durumun da müvekkilinden saklandığını belirterek asıl davanın reddine, karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına 60.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir .
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların Ağustos ayı sonunda yaşanan tartışma ile fiilen ayrı yaşamaya başladıkları, evliliğin ilk haftası iki görümcenin de taraflarla birlikte yaşamaya başladığı, diğer evli olan görümcelerin de sık sık müşterek konuta gelip gittiği, erkek tarafından tam bağımsız ayrı bir konut açılmadığından daha ilk günden görümcelerin evliliğe müdahale etmeye başlaması ile sorunların arttığı, kadının ailesinin ortak konuta gelmesini de pek istemedikleri, erkeğin kıza ev masrafı için cüzi bir miktar para verdiği ve yapılan yemekleri beğenmediği, 31.08.2018 tarihinde kızın bileziklerinin istenmesi zorla boynundan kolyesinin çekip alınmaya çalışılması ile erkeğin kadının babasını arayıp ''...'i götür ben istemiyorum'', görümcelerin ise abilerine ''sen bunu boşa..'' sözleri ile tarafların birbirlerini ittirdikleri ve tartıştıkları, kadının ailesi ve akabinde polisin gelerek kavgaya müdahale ettiği,ceza dosyasında, erkeğin düğün borcunu ödemek için kadındaki takıları zorla alarak bozdurmak istemesi yüzünden çıkan tartışmada her iki tarafın da katılan sanık olarak yargılanarak kavga esnasında birbirlerine elleriyle vurarak adli raporda görüldüğü üzere yaralanmaya sebebiyet verdikleri ve her ikisininde birbirlerine karşı kasten yaralamadan dolayı ceza aldığı, bu olay sonrası fiilen ayrıldıkları, fakat kadının ailesinin de kızlarının zeka geriliğine yönelik sınır mental retardasyon rahatsızlığını evlenirken erkek tarafından bilerek sakladıkları, evlilikte güven duygusunu zedeledikleri kadının rahatsızlığının vesayeti gerektirir yada evlilik hayatını sekteye uğratacak nitelikte olmadığı fakat kadının dış çevreye karşı çok ilgili olmadığı, ev işlerini pek yapmadığı, rahatsızlığının da etkisi ile bu davranışları sergilediği , ayrıca kadının eşiyle arasında kalması gereken özelini ailesiyle paylaştığı, kadının ailesininde evliliğe çok müdahaleci oldukları, her olaya erkeğin ailesinin karıştığı gibi kadının ailesinin de karışmaktan geri kalmadıkları, en ufak tartışmada hemen müdahale edip olayları büyüttükleri için geçimsizliğe taraflardan daha çok tarafların ailelerinin sebebiyet verdiği, tarafların her ikisinin de boşanmaya sebebiyet veren eylemlerde ve evliliğin bu noktaya gelmesinde eşit kusurlu oldukları gerekçesiyle asıl ve karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 maddesinin birinci fıkrası gereğince boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, çocuk ile baba arasında kişisel ilişki kurulmasına, 14.02.2019 tarihli ara karar ile kadına yararına dava tarihinden itibaren aylık 30,000 TL tedbir nafakası, 15.10.2019 tarihli ara karar ile; kadına verilen tedbir nafakasının karar tarihi itibariyle aylık 250,00 TL'ye indirilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren yoksulluk nafakası olarak devamına, çocuğa doğum tarihinden itibaren aylık 150,00 TL tedbir nafakası, nihai karar ile karar tarihi itibariyle çocuk için hükmolunan tedbir nafakasının aylık 300,00 TL'ye çıkartılmasına, kararın kesinleşmesinden itibaren iştirak nafakası olarak devamına, tarafların tazminat taleplerinin reddine, kadının ziynet alacağı talebinin kabulü ile ziynetlerin aynen olmadığı takdirde bedelinin erkekten alınarak kadına ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf başvuru dilekçesinde; erkeğin boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ile yoksulluk ve iştirak nafakalarının miktarlarına yönelik istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf başvuru dilekçesinde; kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, yoksulluk nafakası, müşterek çocuk için hükmolunan iştirak nafakasının miktarı ve ziynet alacağı davasının kabulüne yönelik istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların 31.08.2018 tarihine kadar bir arada yaşadıkları, dolayısıyla bu tarihten önceki eylemlerin karşılıklı olarak affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığı, 31.08.2018 tarihinde yaşanan olayda ise her iki tarafın da birbirine fiziksel şiddet uyguladığı, erkeğin ayrıca kadının babasına hitaben “...’i götürün, ben istemiyorum” şeklinde sözler söylediği, dava tarihlerinden sonra meydana gelen olaylar ile evliliğin iptali sebebi olabilecek vakaların bu davadaki kusur tespitinde dikkate alınamayacağı, gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, erkeğin davası yönünden 4721 sayılı Kanun'un 166 maddesinin ikinci fıkrası, kadının davası yönünden ise 4721 sayılı Kanun'un 166 maddesinin birinci fıkrası şartlarının oluştuğu, kadının kusur tespitine yönelik istinaf talebinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kusura ilişkin gerekçesinin düzeltilmesine, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda daha ziyade veya eşit kusurlu olmadığı anlaşılan, mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen, en azından eşinin maddî desteğini yitiren ve bu olaylar nedeniyle kişilik hakları saldırıya uğrayan kadının tazminatlara yönelik istinaf talebinin kabulü ile kadın lehine yasal faizi ile 20.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde yoksulluk nafakasının az olduğu gerekçesiyle kadın lehine aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasına, davalı- karşı davacı erkeğin tüm, davacı- karşı davalı kadının sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı- karşı davacı erkek vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının dava harcını süresinde yatırmadığını öncelikle davasının usulden reddine karar verilmesi gerektiğini aksi takdirde müvekkiline yüklenen kusurların af kapsamında kaldığını, evliliğin sona ermesine sebep olan olaylarda kusurun kadında olduğunu, kadının davasının ve taleplerinin kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, ziynet eşyalarının kadında olduğunu belirterek; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, yoksulluk nafakası, müşterek çocuk için hükmolunan iştirak nafakasının miktarı, kadın lehine hükmedilen tazminatlar, kendi tazminat taleplerinin reddi ve ziynet alacağı davasının kabulü yönünden kararın bozulması talebiyle temyiz yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, erkeğin kusurlu olup olmadığı, kadının boşanma davasının kabulü ile nafakalar ve tazminatların kabulü konusunda şartların gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin ziynet alacağına yönelik temyizi yönünden temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin, diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.