"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1103 E., 2022/1289 K.
DAVA TARİHİ : 16.01.2017
KARAR : Başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında hüküm kurma
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 6. Aile Mahkemesi
SAYISI : 2017/90 E., 2019/925 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince her iki davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer'ilerine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince tarafların başvurusunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün kısmen kaldırılarak kaldırılan yönlerden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, sair istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı davacı kadın vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 20.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden ve cevap dilekçesi ile duruşma talep eden davalı-davacı ... ile vekilleri gelmedi. Karşı taraf temyiz eden ... ... vekili Av. ... geldi. Gelenin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
... erkek vekili dava dilekçesinde özetle; kadının müvekkiline hakaret ettiğini, şiddet uyguladığını, tarafların ayrı yaşadıklarını, ortak çocuğun baba yanında kaldığını, iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-davacı kadın vekili cevap ve birleşen dava dilekçesinde özetle; ... tarafın iddialarını kabul etmediklerini, müvekkilinin evi terk etmediğini, ortak konuttan davacı-davalının annesi tarafından kovulduğunu, müvekkilini ailesi ile birlikte yaşamaya mecbur bıraktığını, ... tarafın ailesinin tarafların evliliğine müdahale ettiğini, çalıştığı süre içinde maaşını davacı-davalının annesine verdiğini, ... ve ailesinin müvekkiline şiddet uyguladığını, kendi ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, davacı-davalının kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını iddia ederek tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksuluk nafakasına, 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; tarafların erkeğin ailesi ile birlikte oturdukları, erkeğin ailesinin tarafların evliliğine müdahale ettiği ve kadına ve ailesine şiddet uyguladığı, kadının ailesi ile görüşmesine engel oldukları, erkeğin annesinin kadına hakaret edip evde eşyalarda benim deyip evden kovduğu, erkeğin de kadını istemediğini söylediği, kadının da erkek eşe hakaret ettiği ve şiddet uyguladığı, tarafların halen ayrı yaşadıkları, her iki tarafında evlilik birliğini devam ettirmek istemediği, bundan sonra tarafların bir araya gelerek evlilik birliğini sürdürmelerinin mümkün olmadığı boşanma davasının açılmasına neden olan olaylarda erkeğin daha ziyade kusurlu olduğu, tarafların ortak çocuklarının ayrılıktan itibaren baba yanında olduğu ve baba ile yaşamak istedikleri, annenin velâyet talebinin olmadığı anlaşıldığından bilirkişi kurulu raporu nazara alınarak ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine karar verildiği, boşanmakla kadının mevcut ve muhtemel menfaatlerinin zedelendiği, en azından eşinin desteğini kayıp edeceği ve boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin daha ziyade kusurlu olup eşine şiddet uyguladığı, bunun kadının kişilik haklarına saldırı oluşturacağı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusurun ağırlığına göre kadının maddî ve manevî tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, kadının ev hanımı olup gelirinin olmadığı, boşanmakla da yoksulluğa düşeceği anlaşıldığından tarafların sosyal ve ekonomik durumu nazara alınarak kadın yararına yoksulluk nafakasına hükmedildiği gerekçesi ile asıl ve birleşen davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, kadın yararına aylık 350,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 15.000,00 TL maddî ve 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapılan yargılama ve toplanan delilerden; kadının, eşine ve ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı, ayrıca eşine hakaret ettiği, buna karşılık erkeğin, bağımsız konut temin etmediği, annesinin evliliğe ve eşine yönelik olumsuz söz ve eylemlerine sessiz kaldığı, eşinin ailesi ile görüşmesine engel olduğu, eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve de eşinin hastalığı ile ilgilenmediği, gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu, bu kapsamda tarafların kusur belirlemesine dair istinaf istemlerinin kabulüne karar verildiği, tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, paranın alım gücü, günün ekonomik koşulları, davalı-davacı kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu, hükmün sair yönlerinin ise usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesi ile taraf vekillerinin kusur belirlemesine ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kusura ilişkin gerekçenin değiştirilmesine, kadın vekilinin yoksulluk nafakasının miktarına ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile kadın yararına aylık 450,00 TL yoksulluk nafakasına, taraf vekillerinin sair istinaf başvurularının ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı davalı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı davacı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle, kusur belirlemesi, nafaka ve tazminatların miktarı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kadın yararına nafaka ve tazminata hükmedilmesi koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve miktarları noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesi, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı ve 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen ..., tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup Taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'e yükletilmesine,
Adli yardımdan yararlanması sebebiyle başlangıçta alınmamış olan aşağıda yazılı karar ve ilam harcı ile temyiz başvuru harcının Sevgi'ye yükletilmesine,
Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin Sevgi'den alınarak ...'e verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.02.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davalı davacı kadın birleşen dava dilekçesinde, evlilik birliğinin erkeğin kusurlu davranışları ile temelinden sarsıldığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına ve anılan Kanun'un 174 üncü maddesi uyarınca 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Yapılan yargılama sonunda, Bölge Adliye Mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere, kadının, eşine ve ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığı, ayrıca eşine hakaret ettiği, buna karşılık erkeğin, bağımsız konut temin etmediği, annesinin evliliğe ve eşine yönelik olumsuz söz ve eylemlerine sessiz kaldığı, eşinin ailesi ile görüşmesine engel olduğu, eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve de eşinin hastalığı ile ilgilenmediği, gerçekleşen bu duruma göre evlilik birliğinin sona ermesine neden olan olaylarda erkeğin kadına nazaran daha ağır kusurlu olduğu sabittir.
Tarafların kusur durumu, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, evlilikte geçen süre ile karar tarihi itibari ile paranın alım gücü hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı davacı kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin tamamıyla kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şeklide maddî ve manevî tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum.