"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı-karşı davalı erkek vekilinin istinaf başvurunun kabulü ile hükmün kaldırılarak dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı erkek vekili dava, karşı davaya cevap dilekçelerinde özetle; tarafların 1998 yılında evlendiğini, tarafların bu evliliklerinden bir ortak çocuğunun olduğunu, kadının, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiğini, hakaret ettiğini, cinsel birliktelikten kaçındığını, iftira attığını, ortak konutu terk ettiğini, karşı davada dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, iddia ederek asıl davanın kabulü ile öncelikle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 161 inci maddesi uyarınca kabul olmaması durumunda 166 ncı maddenin birinci fıkrası uyarınca tarafların boşanmalarına, karşı davanın reddine, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, erkek yararına 200.000,00 TL maddî tazminat ve 200.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı kadın vekili cevap, karşı dava ve karşı davada cevaba cevap dilekçelerinde özetle; davacı-karşı davalı erkek vekili tarafından sunulan dava dilekçesini kabul etmediklerini, erkeğin, sürekli olarak hakaret ettiğini, fiziksel, psikolojik ve cinsel şiddet uyguladığını, birlik görevini ihmâl ettiğini, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiğini, iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebiyle boşanmalarına, asıl davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesini, ortak çocukların her biri yararına ayrı ayrı aylık 500,00'er TL tedbir nafakası, aylık 500,00'er TL iştirak nafakası, kadın yararına aylık 1.000,00 TL tedbir nafakası, 1.000,00 TL yoksulluk nafakası, 250.000,00 TL maddî tazminat, 250.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
A.İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
İlk Derece Mahkemesinin 10.03.2022 tarih ve 2020/452 Esas, 2022/224 Karar sayılı kararı ile kadının, evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği, zina eyleminde bulunduğu, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve evlilik birliğinin sarsıldığı gerekçesiyle asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açtığı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, her ne kadar davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında, erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği vakalarına dayanılmışsa da erkeğin, kadına hakaretinin, kadının zina eylemine tepki niteliğinde olduğu ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, fiziksel şiddet ve sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği vakaları yönünden ise bu eylemlerin önceye dayalı olduğu ve tarafların evlilik birliğinin devam ettiği, erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, kadın vekili tarafından erkeğe yüklenecek başkaca kusurlu bir davranışın ispatlanamadığından karşı davanın reddine, ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuklarla anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, tarafların kusur durumu, ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak erkek yararına 15.000,00 TL maddî tazminat, 15.000,00 TL manevî tazminat, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olması sebebiyle, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadının tedbir nafakası talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
B.Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-karşı davalı erkek vekili gerekçeli karar hüküm kısmı ile sonuç kısmında maddî hata yapılması yönünden, davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından her iki dava ve ferileri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.Bölge Adliye Mahkemesinin 11.05.2022 tarih ve 2022/905 Esas, 2022/887 Karar sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesince, erkeğin zina hukuki sebebine dayalı boşanma davasının kabulüne karar verildiği halde boşanma maddesi olarak 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasının gösterildiği, ayrıca hüküm fıkrasının ikinci maddesinde 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca açılan davada karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, İlk Derece Mahkemesinin kararının çelişkili olduğu, İlk Derece Mahkemesince öncelikle usulüne uygun olarak yeniden tarafların tüm talepleri hakkında hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle davacı-karşı davalı erkeğin istinaf itirazının kabulü ile dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile kadının, evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği, zina eyleminde bulunduğu, bu durumun tüm dosya kapsamı ile ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olduğu ve evlilik birliğinin sarsıldığı gerekçesiyle asıl davanın 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi uyarınca kabulü ile tarafların boşanmalarına, erkeğin, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü uyarınca açtığı dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, her ne kadar davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında, erkeğin, kadına fiziksel şiddet uyguladığı, hakaret ettiği, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği vakalarına dayanılmışsa da erkeğin, kadına hakaretinin, kadının zina eylemine tepki niteliğinde olduğu ve erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, fiziksel şiddet ve sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiği vakaları yönünden ise bu eylemlerin önceye dayalı olduğu ve tarafların evlilik birliğinin devam ettiği, erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, kadın vekili tarafından erkeğe yüklenecek başkaca kusurlu bir davranışın ispatlanamadığından karşı davanın reddine, idrak çağındaki ortak çocukların yargılama sırasında alınan beyanlarında, babalarının yanında kalmak istediklerini beyan etmeleri dikkate alınarak ortak çocukların velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuklarla anne arasında kişisel ilişki kurulmasına, tarafların kusur durumu, ekonomik ve sosyal durumları, hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak erkek yararına 15.000,00 TL maddî tazminat, 15.000,00 TL manevî tazminat, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının tam kusurlu olması sebebiyle, tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, kadının tedbir nafakası talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu, kadına yüklenecek kusurlu davranışın olmadığı, zinanın ispatlanmadığı, asıl davanın kabulü ile karşı davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, velâyet düzenlemesinin hatalı olduğu, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddi ile erkek yararına tazminata karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu belirtilerek her iki dava ve fer'îleri yönünden istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin karar ve gerekçesinin usul ve kanuna uygun olduğu, davalı-karşı davacı kadın vekilinin istinaf itirazının yerinde olmadığı gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı kadın vekili; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın hatalı olduğu, eksik inceleme ve hatalı kusur belirlemesine dayalı olarak karar verildiği, karşı dava dilekçesinde dayanılan vakıaların ispatlandığı buna rağmen karşı davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, asıl dava dilekçesinde dayanılan vakıaların ispatlanamadığı ve asıl davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, erkek tarafından kadının telefonunun zorla elinden alındığı, her ne kadar İlk Derece Mahkemesi tarafından kadının telefon kayıtlarına delil olarak hükme esas alınmışsa da bu delilin hukuka aykırı olduğu, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak erkek yararına maddî tazminat ve manevî tazminata hükmedilmesinin, kadının tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesinin de hatalı olduğu, ortak çocukların velâyetinin anneye verilmesi gerektiği belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, erkeğin zina hukuki nedenli davasının kabulünün yerinde olup olmadığı, taraflar arasında evlilik birliğinin sarsılmasına sebebiyet verecek nitelikte erkekten kaynaklanan geçimsizlik bulunup bulunmadığı, kadının davasının kabulü şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkeğin maddî ve manevî tazminat talebinin kabulünün yerinde olup olmadığı, miktarının uygun olup olmadığı, kadın yararına maddî tazminat, manevî tazminat, yoksulluk nafakası, tedbir nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, velâyet düzenlemesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ve 371 inci maddesi; 4721 sayılı Kanunu'nun 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi. 182 nci maddesi, 335 inci ve devam maddeleri; 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı kadın vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.