"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadının davasının kabulü ile erkeğin davasının reddine, tarafların boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.
Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı kadın vekilinin dava ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davalı-karşı davacının kendisini birlik görevlerini yerine getirmediğini, eve sürekli geç geldiğini, evde yalnız bıraktığını, eve uğramadığını, şiddet uyguladığını, evin geçimini sağlamadığını ve müşterek çocuğun doğumuna ilgisiz kaldığını, evin bir anahtarının da davalı-karşı davacı erkeğin annesinde olduğu, evliliklerine müdahale ettiklerini, şiddet sonrası hastaneye kaldırıldığını, eşi ile ilgilenmek yerine evi annesine yakın bir yere taşıdığını, tehdit ettiğini, hakaret ve küfür ettiğini, iddia ederek evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi gereğince boşanmalarına, maddî ve manevî tazminata, müşterek çocuğun velayetinin tarafına verilmesine, 700,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına ve 10.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini dava ve talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı-karşı davacı erkek vekili, 12.01.2018 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; karşı davalının evin kilidini değiştirdiği için eve giremediğini, kadının güven sarsıcı davranışları olduğunu, erkeğin ailesine karşı olumsuz tutumu nedeni ile ailesinin ziyaretlerine gidemediğini, çocuğun cinsiyetini ve memur olarak çalıştığı bilgisini gizleyerek güvenini sarstığını, kimlik olarak ölen kardeşinin kimliğini kullandığını çok sonra öğrendiğini, sürekli yalanlar söylediğini iddia ederek asıl davanın reddine karşı davalarının kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi gereğince tarafların boşanmalarına ve ortak velayet verilmesine, çocuk yararına aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakası ile erkek yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, erkek yararına 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin kadını evde yalnız bıraktığını, çocuğa bakmadığını ve ekonomik olarak ailesi ile ilgilenmediği, fiziksel, duygusal ve ekonomik şiddet uyguladığı bu nedenle ağır kusurlu olduğu; kadını ise, kapının kilidini değiştirdiği, davalının ailesini kabul etmediği bu nedenle az kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuk ...’ın velayetinin davacı-karşı davalı anneye verilmesine, müşterek çocuk lehine aylık 500,00 TL tedbir- iştirak nafakasına, davacı-karşı davalı kadın lehine 5.000,00 TL maddî, 10.000,00 TL manevî tazminata hükmedilmesine, davacı-karşı davalı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddine; karşı davada ise, karşı davacı erkeğin kusuru daha ağır olduğundan, karşı davanın reddi gerektiğini savunarak açılan davaya itiraz hakkını kullanabileceği, karşı davanın kabulü için itiraz hakkının kötüye kullanılması ve evlilik birliğinin devamında korunacak değer kalmaması şartlarının birlikte gerçekleşmesinin gerektiği, tanık beyanlarıyla evlilik birliğinin devamında korunacak değer kalmadığının anlaşıldığı ancak karşı davacının kusurunun ağırlığı ve yoğunluğu nedeni ile karşı davalının itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde görülmediği gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince karşı davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı-karşı davalı tanıklarının tamamının çelişkili, görgüye dayalı olmayan ve itibar edilmesi mümkün olmayan beyanlarda bulunduklarını, beyan haricinde dosyada delil bulunmadığını, davacı-karşı davalının evlilik birliğinin kendisine yüklediği özen ve sorumluluklarını yerine getirmediğini, gerekli sevgi ve saygıyı göstermediğini, eve almadığını ve huzursuzluk çıkardığını, evliliğinin çekilmez hal almasında erkeğin daha ağır kusurlu bulunmasının doğru olmadığını, tarafından davacının kişilik haklarına saldırının söz konusu olmadığını, sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışının da bulunmadığını, ileri sürerek; her iki dava yönünden kararın kaldırılmasını, asıl davanın reddine, karşı davanın ise kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına erkeğin, kadına duygusal, fiziksel ve ekonomik şiddet uygulamasının, kadının ise kapı kilidini değiştirmek, erkeğin ailesini kabul etmemek şeklindeki eylemlerinin sebep olduğu belirlenerek ve bu erkeğin ağır kadının ise az kusurlu olduğunun kabul edildiği, kadına yüklenen bu kusurlarının istinaf başvurusunda bulunulmayarak kesinleştiği, kadının az da olsa kusurun varlığı ispat edildiğinden, erkeğin davasının da kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, ancak bu durumun yeniden yargılamayı gerektirmediği gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) üncü numaralı alt bendi gereğince karşı davaya yönelik istinaf başvurusunun kabulüne İlk Derece Mahkemesi kararının bu kısmının kaldırılmasına yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle erkeğin davasının kabulüne, erkek yararına vekâlet ücretine ve yargılama giderlerine, erkeğin, kadının davasının kabulüne ve kusur belirlemesine yönelik istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz dilekçesinde özetle; Mahkemece erkeğe yüklenilen kusurların gerçekleşmediğini, tanıkların görgüye dayalı olmayan beyanları ile kusur yüklenilemeyeceğini, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin yeterli olmadığını, adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, kadının davasının ve fer'î taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken kadının davasının kabulü ile kendi taleplerinin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; her iki dava yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının davasının kabulü ile kadın lehine tazminata hükmedilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, erkek lehine tazminata hükmedilip hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı-karşı davacı erkek tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.