Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9559 E. 2024/837 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında açılan katkı payı alacağı davasında, tarafların gelirleri, tasarruf oranları ve katkı payı oranlarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığı, usuli kazanılmış hak oluşup oluşmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, bozmaya uygun bir şekilde tarafların gelirlerini, tasarruf oranlarını ve katkı payı oranlarını belirlediği, usuli kazanılmış hakka uygun davrandığı, hukuka ve usule uygun olarak ek bir araştırma yapmaya gerek olmadığı gözetilerek, yerel mahkemenin katkı payı alacağına ilişkin kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

...

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

SAYISI : 2011/680 E., 2022/592 K.

DAVA TARİHİ : 18.09.2006

KARAR : Kısmen kabul kısmen ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı davasından dolayı bozma sonrası yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraf vekilleri tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 14.02.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde temyiz eden davacı ..... mirasçısı ... vekili Avukat ... ve karşı taraf temyiz eden davalı .... (Uslu) vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 14.02.2024 gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı erkek dava dilekçesinde; evlilik birliği içinde edinilen dükkan ve dairenin kendi parası ile alınmasına rağmen krediler nedeniyle davalı kadın adına tescil edildiğini, dairenin alındıktan sonra da kendisi tarafından yenilenerek dekore edildiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla tapu kayıtlarının iptaliyle taşınmazların kendi adına tescili, mümkün olmaması halinde bilirkişiler tarafından belirlenecek değer üzerinden katkı payı alacağının tahsilini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı erkek vekili 11.02.2008 tarihli (2) nolu celsede; taşınmazların tapu kaydının iptaline yönelik taleplerinden vazgeçtiklerini beyan etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı kadın vekili cevap dilekçesinde; davacının katkısının olmadığını, malların müvekkilinin geliri ve ailesinin yardımları ile alındığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

1. Dava, boşanma davası ile birlikte açılmış olup 22.06.2007 tarihli (6) nolu celsede boşanma dava dosyasından ayrılmasına karar verilmiştir.

2. Mahkemenin 01.12.2008 tarih ve 2007/201 Esas, 2008/364 Karar sayılı kararı ile, davanın katkı payı alacağı istemine ilişkin olduğu, taşınmazların toplam değerinin 900.000,00 TL olduğu, alınan 04.10.2007 tarihli hesap raporunda tarafların evlenmeden önceki gelirlerini de hesaba katıldığı için ve denetime açık olmadığı, 14.07.2008 tarihli hesap raporunun konularında uzman olan bilirkişilerce hazırlanmış olması ve denetime açık olması nedeniyle işbu raporun hükme esas alındığı, davacı erkeğin dükkana olan katkısının % 71, daireye katkısının % 95,46 olduğu; buna göre dükkan yönünden 390.500,00 TL, daire yönünden 334.110,00 TL davacının katkı payı alacağı bulunduğu, tapu iptal ve tescilin mümkün olmadığı gerekçesiyle; davacının taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tesciline yönelik talebinin reddine, dükkan yönünden 390.500,00 TL, daire yönünden 334.110,00 TL katkı payı alacağının dava tarihinden itibaren işlenecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 13.10.2009 tarih ve 2009/3113 Esas, 2009/4786 Karar sayılı kararı ile, bilirkişilerin dava tarihi itibarıyla dükkanın 350.000,00 TL, dairenin 550.000,00 TL değerinde olduğunu bildirdiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacı erkeğin dükkana katkısı % 71, daireye katkısı % 95,46 olarak belirlenmesine rağmen hüküm fıkrası kurulurken Mahkemece taşınmazların değerleri ile katkı oranları karıştırılarak davacıya toplam 770.500,00 TL yerine 724.610,00 TL ödenmesine karar verilmiş ise de hükmü temyiz edenin sıfatına göre bu yönün bozma nedeni yapılmadığı; davalının taşınmazın satın alınması sırasında müvekkilinin kredi çektiğini bildirmesine rağmen Mahkemece bu hususta araştırma yapılmadığı, davalının kredi çekip çekmediği, çekmişse taşınmazların alımında kullanılıp kullanılmadığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği; dava dilekçesinde faiz istenmediği halde Mahkemece faize hükmedilmesinin de usul hükümlerine aykırı olduğu belirtilerek davalı kadın vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemenin 02.12.2010 tarih ve 2009/704 Esas, 2010/824 Karar sayılı karar ile, 17.08.2010 tarihli hesap raporu ile önceki karara dayanak teşkil eden 14.07.2008 tarihli hesap raporu arasında herhangi bir çelişkinin olmadığı, iki bilirkişi raporununda da katkı payı oranlarının birbirine yakın olduğu, ikinci raporda çekilen 3.000.000.000,00 eTL kredinin kimin tarafından ödendiğinin tespit edilmediğinin belirtildiği, taşınmazlar mal ayrılığı rejimi geçerli iken davalı adına tapuda tescil edildiğinden davacının ancak bu mallara yönelik karşılıklılık beklenmeksizin yapmış olduğu katkısını talep edebileceğinden tapu iptali ve tescil talebinin yerinde olmadığı; dükkana yönelik katkı payı alacağına yönelik talep ile ilgili olarak verilen 01.12.2008 tarihli kararın temyiz incelemesinden geçtiği ve kararın onandığı, bozmanın daireye yönelik olduğu, 01.12.2008 tarihli kararda 14.07.2008 tarihli hesap raporu hükme esas alındığı, ilk karar da yapılan hesap hatası da düzeltilerek bilirkişilerin tespit etmiş oldukları davacının % 71 katkı payı oranının dükkanın tespit edilen 350.000,00 TL değerine oranlanarak davacının dükkan yönünden 248.500,00 TL katkı payı alacağının bulunduğu; 17.08.2010 tarihli hesap raporunda önceki kararda hükme esas alınan 14.07.2008 tarihli hesap raporuna aynen katıldıklarını belirterek yeni sunulan deliller de dikkate alınarak raporun hazırlandığı ve dosya arasında bulunan diğer bilirkişi raporları da dikkate alınarak dairenin tespit edilen 550.000,00 TL değerine davacının % 95,46 katkı payı oranı oranlanarak davacının daire yönünden 525.030,00 TL katkı payı alacağı bulunduğu, sonuç olarak davacının iki taşınmaz yönünden toplam 773.530,00 TL katkı payı alacağının bulunduğu gerekçesiyle; davacının taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tesciline yönelik talebinin reddine, dükkan yönünden 248.500,00 TL, daire yönünden 525.030,00 TL olmak üzere toplam 773.530,00 TL katkı payı alacağının tahsiline yönelik verilen karara karşı, süresi içinde davalı kadın vekili ve davacı erkek mirasçısı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 07.06.2011 tarih ve 2011/1307 Esas, 2011/3242 Karar sayılı kararı ile, 11.02.2008 tarihli duruşmada davacı vekilinin tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin taleplerinden vazgeçtikleri ve sadece katkı payı alacağı istedikleri anlaşıldığından Mahkemece iptal ve tescil isteği ile ilgili davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olduğu; bankadan 3.000.000.000,00 eTL kredinin çekildiği ve dairenin alımında kullanıldığı anlaşılmakta ise de kredi ödemelerinin tek başına davalı tarafından yapılmış olduğunun ispatlanamadığı, kredi ödemelerinin tarafların ayrı yaşamaya başladıkları 19.09.2000 tarihinden sonraya da sarkmadığı, tarafların her ikisinin de gelirleri dikkate alındığında bu kredinin de taraf gelirleri ile ödenmiş olduğunun kabulünde isabetsizlik olmadığı, bozma sonrası alınan 17.08.2010 tarihli hesap raporunda, önceki hükme esas alınan 14.07.2008 tarihli rapordan farklı olarak ayrıca takdiren katkı payı oranlarından % 30'ar indirim yapılmış olmasının doğru olmadığı; öte yandan 14.07.2008 tarihli hesap raporunda, taraf gelirlerinin dosyaya getirtilen belgeler incelenerek doğru şekilde tespit edildiği, hesaplama yöntemi bakımından taraf gelirlerinin ayrı ayrı alım tarihleri itibarıyla oranlanmış olması doğru ise de 1991 yılı itibarıyla davalı kadının sattığı taşınmazından gelen miktar 14.500.000,00 eTL olarak kadının gelirine eklenmiş ise de bu miktarın sadece çıplak değere ilişkin olup ayrıca intifa hakkının da 29.000.000,00 eTL'ye satılmış olduğu, bu miktarın ise kadının geliri içinde dikkate alınmadığı, ayrıca her iki taşınmazla ilgili ayrı ayrı taraf gelirleri oranlanırken her birinin sosyal statüleri, konumları ve mesleki kariyerleri gözetilerek yapabilecekleri kişisel masraflarının ayrı ayrı hesaplanması, davacı erkeğin ayrıca, evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek alım tarihleri itibarıyla evi geçindirme gideriyle kişisel giderleri dışında olabilecek fazla harcaması var ise, oran belirtilmek suretiyle hesaplanacak miktarının, davalı kadın yönünden ise kişisel harcamalarının hesaplanıp toplam gelirlerinden ayrı ayrı düşülmesi, her birinin bu durum karşısında yapabilecekleri tasarruf miktarlarının ayrı ayrı saptanarak tarafların toplam tasarruf miktarı içerisindeki katkı oranlarının belirlenmesi, bu belirlemede gerekirse hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkelerinin de dikkate alınması gerekirken bunlar gözetilmeden sadece taraf gelirlerinin birbirine oranlanarak katkı payı oranlarının bulunmuş olmasının doğru olmadığı; Mahkemece açıklanan hususları da gözeten uzman bilirkişi kurulundan yeniden rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması, bu şekilde katkı payı alacağı belirlendikten sonra önceki hükmün sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmesi sebebiyle davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu da gözetilerek her bir taşınmaz için ayrı ayrı kazanılmış hakka dikkat edilerek karar verilmesi gerektiği, kabule göre de Mahkemenin 01.12.2008 tarihli kararında davacı lehine dükkan yönünden 390.500,00 TL, daire yönünden 334.500,00 TL üzerinden hüküm kurulduğu, hükmün davalı vekilinin temyizi sonunda bozulduğundan Mahkemece dükkan yönünden verilen miktar kazanılmış hakka uygun ise de, daire yönünden davalı lehine kazanılmış hak gözden kaçırılarak 525.030,00 TL olarak fazla miktara hükmedilmiş olmasının da doğru olmadığı belirtilerek; davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün bozulmasına, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülerek hüküm esası bakımından bozulduğundan davacı erkek mirasçısı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Son Karar

Mahkemenin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, mal rejiminin tasfiyesi sonucunda oluşan hakkın kişisel hak niteliğindeki bir alacak hakkı olup, ayın (mülkiyet) istenemeyeceği; bozma ilamı doğrultusunda dosya arasına alınan 11.09.2015 havale tarihli (07.08.2015 tarihli) hesap raporunda davalı kadının 1991 yılı itibariyle satmış olduğu taşınmazından elde ettiği gelir olan 29.000.000,00 eTL'nin kadının geliri içinde dikkate alındığı, dükkanın alımına kadar davalının elde etmiş olduğu gelir toplamının 44.030.000,00 eTL, davacı erkeğin elde etmiş olduğu gelir toplamının ise 37.080.000,00 eTL olduğu; dairenin alımına kadar davalının elde etmiş olduğu gelir toplamının 80.412.500,00 eTL, davacı erkeğin elde etmiş olduğu gelir toplamının ise 1.708.850.000,00 eTL olduğunun tespit edildiği; her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek kişisel harcamaları ile ayrıca erkeğin evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama dikkate alınarak 11.09.2015 havale tarihli (07.08.2015 tarihli) hesap bilirkişi raporunda belirtildiği üzere davacı erkeğin % 40 tasarruf edebileceği davalı kadının çalıştığı dönemde evin geçiminden sorumlu olmaması, sosyal konum ve statüsü, önceki evliliğinden olan ve kendi yanında yaşayan oğlunun eğitim, bakım masrafları ve çeşitli tarihlerde aldığı antika eşyalara ilişkin harcamalar dikkate alındığında gelirinden % 60 oranında tasarruf edebileceğinin belirtiltiği, bu oranların dosya kapsamına, emsallerine ve hayatın olağan akışına uygun olduğu; yapılan açıklamalar doğrultusunda yapılan hesaplamaya göre davacının dükkan yönünden 125.825,00 TL, daire yönünden ise 513.733,00 TL katkı payı alacağının olduğu, ancak daire yönünden önceki hükmün sadece davalı vekili tarafından temyiz edilmesi sebebiyle davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, bu nedenle daire yönünden davacının katkı payı alacağının 334.110,00 TL olduğu gerekçesiyle; davacının taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile tesciline yönelik talebinin reddine, dükkan yönünden 125.825,00 TL, daire yönünden 334.110,00 TL katkı payı alacağının tahsiline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kadın vekili ve davacı erkek mirasçısı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde; hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik olduğunu, müvekkilinin gelirlerinin eksik belirlendiğini, rapora itirazlarının giderilmediğini, müvekkilinin diğer gelirlerinin dikkate alınmadığını, davacının katkısını ispatlayamadığını, davacının tasarruf oranının yüksek belirlendiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davacı erkek mirasçısı vekili temyiz dilekçesinde; eksik inceleme ile hukuka ve hakkaniyete aykırı karar verildiğini, ilk bozmada bozma konusu yapılmayan dükkan yönünden ikinci bozmada bozma sebebi yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, bu hususun usuli kazanılmış hakka aykırı olduğu, ilk bozmada bozma sebebi yapılan kredinin daireye yönelik olduğunu, davalı kadın adına olup satışından elde edilen paranın kullanıldığı taşınmazın davacı erkeğin taşınmazı olduğunu, işbu dava dışı taşınmazın bedelinin de davacı tarafından ödendiğini, tasarruf oranlarının hesaplama şekli ve usulünün hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı erkeğin tasarruf oranının düşük belirlendiğini, alacak miktarının düşük belirlendiğini, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle mağdur olduklarını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, katkının ispatı ile taraf gelirlerlerinin, tasarruf ve katkı payı oranlarının usule ve hakkaniyete uygun belirlenip belirlenmediği ve usuli kazanılmış hak noktasında toplanmaktadır. Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmaması halinde katkı payı alacağı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 26 ıncı maddesi, 33 üncü maddesi, 190 ıncı maddesi, geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası; 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 6 ncı maddesi, 179 uncu maddesi; 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 152 nci maddesi, 153 üncü maddesi, 170 inci maddesi, 186 ncı maddesinin birinci fıkrası, 189 uncu maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi, 544 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 646 ncı maddesi

; Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 09.05.1960 tarihli ve 1960/21 Esas, 1960/9 Karar sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararında ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, Mahkemece bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olduğu, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşen yönlerin yeniden incelenmesinin hukuken mümkün bulunmadığı ve özellikle birinci bozmanın tasfiye konusu her iki taşınmaz yönünden olduğu, ikinci bozmada da 14.07.2008 tarihli raporda taraf gelirlerinin doğru şekilde tespit edildiğinin belirtilmiş olduğu anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı erkek mirasçısı vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Duruşma için takdir olunan 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davacı mirasçısından alınarak davalıya verilmesine ve 17.100,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacı mirasçısına verilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

İşbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

14.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.