Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9594 E. 2023/130 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraflar arasında açılan karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan olaylarda kusurun belirlenmesi, velayetin tesisi, yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat miktarlarının belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğunun tespiti, çocukların yaşları, anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duymaları, yerleşik düzenleri ve yüksek yararları gözetilerek velayetin anneye verilmesi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte değerlendirildiğinde yoksulluk nafakası, iştirak nafakası, maddi ve manevi tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesiyle mahkeme kararının kadın yararına kısmen bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 38. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kadınının açtığı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 162 nci maddesine dayalı boşanma talebi ile davalı karşı davacı erkek tarafından açılan 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddenin birinci fıkrasına dayalı boşanma davasının reddine, kadının 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesine dayalı boşanma davası ve ferilerinin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kısmen kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı karşı davalı kadın 11.10.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; erkeğin eve çok geç geldiğini veya hiç gelmediğini, kadın ile hiçbir şekilde sohbet edip konuşmadığını, sık sık küstüğünü, sürekli aşağıladığını ve eleştirdiğini, küçük düşürücü davranışlarda bulunduğunu, cahil olduğunu belirterek topluluk ve aile yakınları içinde bağırarak hakaret ettiğini, islami konularda baskı yaptığını, hasta ve hamile iken dahi ilgilenmediğini, domuz gribi iken zorla ...'a götürdüğünü, ...'a gitmesi konusunda sürekli baskı yaptığını, maddî durumu iyi olmasına rağmen aile konutundaki olumsuz koşullarda yaşamaya zorladığını, evliliğin başından beri kadın ve müşterek çocuklarına yeteri kadar ilgi göstermediğini, eğitimlerine destek vermediğini, her şeye müdahale ettiğini, başka kadınlarla ilişkisi olduğunu, süregelen tehdit, baskı, aşırı kıskançlık, aşağılama ve şiddet eylemleri olduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve 162 nci maddesi gereğince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, velâyetin kadına verilmesine, her bir çocuk yararına 15.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına 20.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 10.000,00 TL barınma nafakasına, 4.000.000,00 TL maddî ve 4.000.000,00 TL manevî tazminata, hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı vekili 06.11.2017 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının iddialarını kabul etmediklerini, kadının erkeğe ve çocuklara agresif ve sinirli davranışlar sergilediğini, onur ve gurur incitici sözler sarf ettiğini, 15.02.2017 tarihinde aralarında geçen konuşmada, psikolojik sorunları olduğunu, nikahı altında kalarak ayrı yaşamak istediği, isterse ikinci bir eş alabileceği isterse yalnız yaşayabileceği yönünde gayri ahlaki mesaj attığını, eşlik görevlerini yerine getirmediğini, sürekli evde huzursuzluk çıkardığını, basit olaylardan eşini suçladığını, ailesinin etkisinde kaldığını, saldırgan tutum ve davranışlar sergilediğini, cinsel ilişkiden kaçındığını, sorumluluklarını yerine getirmekten kaçındığını, 2017 Kurban Bayramından sonra yataklarını dahi ayırdığını ileri sürerek asıl davanın reddine, 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince karşı davasının kabulüne tarafların boşanmalarına, erkek yararına 10.000,00 TL manevî tazminat ile velâyetin müvekkiline verilmesine hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı karşı davacı erkeğin pek kötü muamele niteliğinde herhangi bir kusuru ispat edilemediğinden kadının 4721 sayılı Kanun'un 162 nci maddesi gereğince talep edilen boşanma talebi ile erkeğin karşı davasının ispatlanamadığından reddine, erkeğin ekonomik durumunun müsaade etmesine rağmen kendisi ile eşit şartlar sunmayarak ve süregelen bir şekilde gerçekleştirdiği ekonomik şiddet nedeniyle kusurlu olduğu gerekçesi ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince davacı karşı davalı kadının davasının kabulüne, tarafların boşanmalarına, velâyetin anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, kadın yararına 100.000,00-TL maddî ve 50.000,00 TL manevî tazminata, kadın yararına aylık 2.000,00 TL tedbir ve 2.500,00 TL yoksulluk nafakasına, hükmedilen nafakaya her yıl ÜFE oranında artırım uygulanmasına, her bir müşterek çocuklar lehine aylık 750,00 TL tedbir ve 1.200,00 TL iştirak nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kusur belirlemesinin hatalı olduğu, yoksulluk ve iştirak nafakası miktarları ile maddî ve manevî tazminat miktarlarının kusur durumu, tarafların sosyal ekonomik durumları ve ihtiyaçlar dikkate alındığında az olduğu, barınma nafakasının reddinin hatalı olduğu ileri sürülerek kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

2. Davalı-davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; kadının tam kusurlu olduğu bu nedenle asıl davanın kabulünün ve kendi davasının reddinin hatalı olduğu, velâyetin babaya verilmesi gerekirken kadına bırakmasının doğru olmadığı, kadın yararına hükmedilen maddî ve manevî tazminat ile tedbir-yoksulluk ve iştirak nafakasının şartlarının oluşmadığı ve miktarının çok olduğu, müşterek konutun kadına tahsis edlimesi ile manevî tazminatın reddinin hatalı olduğunu ileri sürerek her iki dava yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğe kusur olarak yüklenilen süregelen ekonomik şiddet kusurunun yanı sıra, erkeğin kadınla konuşmamasının, her şeye müdahale etmesinin, domuz gribi olduğunda eşi ile ilgilenmeyerek zorla memleketine götürmesinin, memleketine gitmesi yönünde sürekli baskı yapmasının, çocuklarla ilgili yardımcı olmamasının, ilgisizliğinin, son olayda da eşinin ailesinin yanında bayram geçirmesi ve kalmak istemesi nedeniyle kadınla konuşmayı kesmesinin, telefonlarını açmamasının, bir bütün halinde süregelen psikolojik şiddet olarak değerlendirilerek erkeğe kusur olarak yüklenilmesi gerektiğinin, yine de sonuç itibariyle ekeğin tam kusurlu olduğu çocukların yaşları, anne bakım ve şefkatine ihtiyaç duymaları, yerleşik düzenleri ve yüksek yararları doğrultusunda velâyetlerinin anneye verilmesinin yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesince hükmedilen iştirak nafakası ile tazminat miktarlarının az olduğu gerekçesi ile gerekçenin açıklandığı şekilde düzeltilmesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (3) üncü alt bendi gereğince kadının istinaf talebinin kısmen kabulüne, infazda tereddüt yaratmaması için hükmün bu kısımlarının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle kadın yararına 300.000,00 TL maddî, 250.000,00TL manevî tazminata, her bir müşterek çocuk yararına 2.000,00 TL iştirak nafakasına, erkeğin tüm, kadının sair istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı karşı davalı kadın vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; yoksulluk ve iştirak nafakalarının, maddî ve manevî tazminatın miktarlarının azlığı yönünden usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın miktarlar yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davalı karşı davacı erkek vekili katılma yoluyla temyiz başvuru dilekçesinde özetle; kadının davasının kabulü ile kendi davasının reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın her iki dava yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte geçimsizliğin bulunup bulunmadığı, bir geçimsizlik var ise bu geçimsizlikte kusurun kimden kaynaklandığı, davaların kabul ve reddi ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte değerlendirildiğinde nafaka ve tazminat miktarlarının uygun olup olmadığı koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun'un 166 ıncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi 182 nci maddesi ile 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 352 nci maddesi, 353 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, 370 inci maddesi ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 50 inci ve 51 inci madde hükümleri.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı-karşı davacı erkek vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiştir .

2. Davacı-karşı davalı kadının temyiz itirazlarının incelemesine gelince;

a. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanunun " hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda yoksulluk nafakasına hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

b. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre ortak çocuklar yararına takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece 4721 sayılı Kanun'un " hakkaniyet ilkesi" ile ilgili 4 üncü maddesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi usûl ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

c. Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, kadın yararına hükmolunan maddî ve manevî tazminat azdır. 4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkraları, 6098 sayılı Kanun'un 50 nci ve 51 inci madde hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddî ve manevî tazminat takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının iştirak nafakasının, yoksulluk nafakasının, maddî ve manevî tazminatın miktarları yönünden davacı-karşı davalı kadın yararına BOZULMASINA,

2. Davalı-karşı davacı erkeğin tüm temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmanın kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ...'ya yükletilmesine,

İstek halinde temyiz peşin harcının ...'e geri verilmesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.