"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1570 E., 2022/1417 K.
DAVA TARİHİ :28.06.2017-27.09.2017-26.12.2017
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Soma 1. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
SAYISI : 2017/241 E., 2019/358 K.
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılamasında, İlk Derece Mahkemesince davaların kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı-davalı vekili asıl dava dilekçesinde; davalı-davacı erkeğin müvekkilini aşağılayıp hakaret ettiğini, fiziksel ve sözlü şiddet uyguladığını, alkol aldığını, olağan dışı ilişkiye zorladığını ve kabullenmesi için para teklifinde bulunduğunu, sürekli tehdit ettiğini iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu sebeple tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı 500,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 500,00 TL tedbir- yoksulluk nafakasına, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davacı-davalı vekili birleştirilen dava dilekçesinde; boşanma davası açtıktan sonra davalının sosyal medya hesabından hakaret küfür ve tehditlerde bulunduğunu, psikolojik şiddet uyguladığını, Sibel Danacı isimli bir kadınla nişanlandığını ve sadakate aykırı davranış içerisinde bulunduğunu iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu sebeple tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, çocuklar için ayrı ayrı 500,00'er TL tedbir-iştirak nafakasına, müvekkili için aylık 500,00 TL tedbir- yoksulluk nafakasına, müvekkili lehine 50.000,00 TL maddî, 70.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
3.Davacı-davalı vekili asıl davaya cevaba cevap dilekçesinde; davalı-davacının beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, davalı-davacının müvekkilini tehdit ettiğini, sürekli alkol aldığını ve müvekkilinide alkol almaya zorladığını, müvekkilini zorla şarhoş ettikten sonra rıza dışı varsa çektiği video kayıtları hakkında suç duyurusunda bulunma hakkını saklı tuttuklarını, müvekkilini baskı altına almaya çalıştığını beyanla davasının kabulünü talep etmiştir.
4.Davacı-davalı vekili, birleştirilen davasına cevaba cevap dilekçesinde; davalı-davacının Sibel ile akraba oldukları beyanının gerçeğe aykırı olduğu, sosyal medyada Şevket Sibel Yerimdar isimleri altında birlikte sarılmış fotoğrafların olduğunu, ilişkisi başladı başlıklı durum paylaşımı olduğunu, hakaret ve küfür içeren paylaşımlarla eşini hedef aldığını beyanla davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
5.Davacı-davalı vekili, karşı tarafın birleştirilen davasına cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; müvekkilin babasının tarafları zorla bir ayara getirdiğini ve babasının memletete dönmesi akabinde yaşadıklarına katlanamayarak müşterek evi terk ettiğini, bu sürecin barışma niteliğinde olmadığını, davacı-davalının sürekli alkol aldığını ve sorumluluklarını yerine getirmediğini, müvekkilinin Mustafa Dalkılıç ile bir birlikteliğinin olmadığını, görüşmelerin tarım işçilerinin toplanma zamannda rutin görüşmeler olduğunu, müvekkilinin suçlanmaya çalışıldığını, davalı-davacının kendisinin başka kadınla nişanlandığını, sosyal medyada Şevket Sibel Yerimdar isimleri altında birlikte sarılmış fotoğrafların olduğunu, ilişkisi başladı başlıklı durum paylaşımı olduğunu, müvekkiline sosyal medyadan hakaret ve tehdit ettiğini savunarak davalı-davacının birleştirilen davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-davacı vekili birleştirilen dava dilekçesinde; müvekkilinin geçici olarak evden ayrılması üzerine davalı-davacının babasının tarafları barıştırdığını, daha sonra davalı-davacı kadının müşterek çocukları ...'yı da alarak evi terk ettiğini ve gönül ilişkisi yaşadığını öğrendiği Mustafa Dalkılıç adlı kişinin evine gittiğini, daha sonra kızı ...'yı da tehdit ederek zorla götürdüğünü, sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu sebeple tarafların boşanmalarına, çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, müvekkili lehine 30.000,00 TL maddî, 60.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2.Davalı-davacı vekili, birleştirilen davasına cevaba cevap dilekçesinde;davalının babasının tarafları zorla barıştırdığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, barışma ile tarafların bir kaç gün bir arada kaldıktan sonra davacı-davalı kadının evi terk ettiğini, müvekkilinin nişanlandığı iddiasının asılsız olduğunu, fotoğraftaki kadının akrabası olduğunu, GSM hat dökümünde davacı-davalı kadın ile Mustafa Dalkılıç arasında günün her sattinde yüzlerce görüşmenin iş görüşmesi olarak açıklanamayacağını, sosyal medyadanda müvekkiline hakaret ettiğini beyanla davasının kabulüne karar verilmesini istemiştir.
3.Davalı-davacı vekili, asıl davaya cevap ve ikinci cevap dilekçesinde; iddiaların asılsız olduğunu, fiziksel ve sözlü şiddet uygulamadığını, birlikte alkol aldıklarını, cinsel birlikteliğin karşılıklı rıza ile olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
4.Davalı-davacı vekili, karşı tarafın birleştirilen davasına cevap dilekçesinde; müvekkili tarafından yapılan paylaşımların davacı-davalı kadınla bir ilgisinin olmadığını, müvekkilinin nişanlandığı iddiasının asılsız olduğunu, fotoğraftaki kadının akrabası olduğunu beyanla davacı-davalının davasının reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile: Soma Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/1901 soruşturma numaralı dosyası, müşterek çocukların ifadeleri, tanık beyanları, sosyal medya fotoğraf ve paylaşımlarına göre, erkeğin kadına küfürler ettiği, dövdüğü, kadının isteği dışında vücudunun değişik yerlerine dokunduğu, hakaret ve tehdit ettiği, şiddet uyguladığı, çocuğuna karşı hakaret ettiği, sosyal medya paylaşımları ve fotoğraflar uyarınca erkeğin güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, sürekli alkol aldığı ve kadına yevmiyesini para olarak alması, gelirken de alkol getirmesi konusunda tembihlediği, kadını da alkol almaya zorladığı; Akhisar İlçe Jandarma Komutanlığı ve Soma İlçe Emniyet Amiriğinden de alınan ifadeler, telefon ve mesaj kayıtları ve tanık beyanlarına göre, kadının güven sarsıcı davranışta bulunduğu, boşanmaya neden olan olaylarda kadının az, erkeğin ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile asıl ve birleşen davaların kabulü ile, 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocukları ... ve ... ...'nın velâyetlerinin anneye verilmesine, baba ile aralarında şahsi ilişki düzenlenmesine, müşterek çocuklar yararına ayrı ayrı 200,00 TL tedbir , 300,00 TL iştirak nafakasına, davacı- davalı kadın yararına aylık 150,00 TL tedbir, 200,00 TL yoksulluk nafakası ile 16.000,00 TL maddî, 15.000,00 TL manevî tazminata, davalı-davacının maddî ve manevî tazminat talepleri ile velâyet talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı-davalı vekili, boşanma hükmüne itirazlarının bulunmadığını, ancak kusur belirlemesinin hatalı olup müvekkili aleyhine yargılama gideri ve avukatlık ücretinin hükmedilmesinin doğru olmadığını belirterek, davalı- davacı erkek tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı-davacı vekili, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, asıl kusurun karşı tarafta olup davacı- davalı kadın lehine tazminat ve yoksulluk nafakası takdirinin hatalı olduğunu, tarafların boşanmalarına ilişkin kısmın hariç olmak üzere yoksulluk nafakası, maddî-manevî tazminat talepleri yönünden hükmün kaldırılarak müşterek çocukların velâyetinin babaya verilmesini, müvekkili lehine tazminata karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere, özellikle HTS kayıtlarına, sosyal medya görüntü ve yazışmaları ile dinlenen taraf tanıklarının beyanlarına göre; mahkemece belirlenen kusurların ispat edildiği, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet verilen olaylarda davalı-davacı erkeğin ağır, davacı-davalı kadının ise az kusurlu olduğu, mahkemece belirlenen tarafların kusur durumunda bir değişiklik olmadığı, tarafların dava açmakta haklı oldukları, az kusurlu eşin aleyhine açılan davaya karşı çıkmasının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğu, davacı-davalı kadın lehine 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrasının, davalı-davacı erkek lehine 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin ikinci fıkrasının, koşullarının oluştuğu, düzenli, sürekli geliri bulunmayan ve ağır kusuru olmayan kadın lehine tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının gerçekleştiği, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre hükmedilen nafaka miktarlarının da uygun olduğu, velâyeti anneye verilen 27.10.2002 doğumlu ...'nın inceleme tarihinde ergin olduğu, müşterek çocuk ... ... nın sosyal hizmet uzmanına velâyetinin annesine verilmesini istediği ve babasının yanında yaşamak istemediğini ifade ettiği, sosyal hizmet uzmanı raporunda da ... ...'nın velâyetinin anneye verilmesinin uygun olacağının ifade edildiği, velâyeti anneye bırakılan müşterek çocuk ... ... yönünden iştirak nafakası taktirinde bir isabetsizlik bulunmadığı gibi tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına, küçüğün ihtiyaçlarına nazaran takdir edilen iştirak nafakası miktarının hakkaniyete uygun olduğu, maddî ve manevî tazminat koşullarının gerçekleştiği ve takdir edilen maddî ve manevî tazminat miktarları hakkaniyete uygun olduğu, erkeğin evlilik birliğinin sarsılmasında ağır kusurlu olması sebebi ile ağır kusurlu eş lehine maddî ve manevî tazminat koşulları oluşmadığı gerekçesi ile mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna BaşvuranlarYoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı-davacı vekili, asıl kusurun kadında olduğunu belirterek tarafların boşanmalarına ilişkin kısmın hariç olmak üzere kusur, yoksulluk nafakası, maddî-manevî tazminat talepleri ve müşterek çocuklarının velâyeti yönünden hükmün bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, karşılıklı açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ile nafakanın verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarının yüksek olup olmadığı ve velâyet noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 174 üncü ve 175 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50 nci ve 51 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle tarafların müşterek kızları ...'nın temyiz aşamasında reşit olduğunun anlaşılmasına göre usul ve kanuna uygun olup davalı-davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
25.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.