Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9690 E. 2023/307 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, ilk kararın davalı tarafından sadece fer'i konularda istinaf edilmesi ve boşanma hükmünün kesinleşmesi nedeniyle, mahkemenin gönderme kararı sonrasında davanın reddine karar vermesinin doğru olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: İlk derece mahkemesinin boşanma kararının davalı tarafından istinaf edilmemesi nedeniyle kesinleştiği ve davacı yararına usuli kazanılmış hak doğduğu gözetilerek, mahkemenin gönderme sonrası davanın tümüyle reddine karar vermesi usule aykırı bulunarak bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1830 E., 2022/2190 K.

DAVA TARİHİ : 04.06.2018

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kahramanmaraş 2. Aile Mahkemesi

SAYISI : 2021/547 E., 2022/121 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, tarafların vesayet altına alınmalarının gerekip gerekmediğinin araştırılması gerektiği gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili dava ve cevaba cevap dilekçesinde; davalı erkeğin son derece öfkeli bir kişiliğe sahip ve sürekli tartışma halinde olduğunu, hakarette bulunduğunu, evin yiyecek ihtiyaçlarını dahi karşılamadığını, "size zehir olsun, yaptığım iyilikler gözünüze dizinize dursun" gibi evlilik birliği için yıpratıcı ifadeler kullandığını, bozulan telefonu için kiminle konuşuyorsan o yaptırsın dediğini , tartışmalar esnasında sizi öldürürüm bıçaklarım dediğini, fiziki ve manevî şiddet uyguladığını, tehdit ettiğini, defalarca evden kovduğunu, davalı erkeğin cevap dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini ve gerçek olmadığını belirterek tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetlerinin müvekkiline verilmesine, müvekkili ve müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 750,00 TL tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı vekili, ön inceleme duruşmasında 40.000,00 TL maddî, 40.000,00 TL manevî tazminat talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili davaya cevap ve cevanba cevap dilekçesinde; davacının iddialarını kabul etmediklerini, sorunların davacı eşin, müvekkilini işinden dolayı küçük görmesinden kaynaklandığını, müvekkilinin, davacı eşinin aşağılayıcı ve küçük düşürücü hal ve hareketlerine çocukların ne olursa olsun bir arada bir aile ortamında büyümesini istemesinden dolayı katlandığını, davacı eşin evi terk ettiğini , oğlu ...'ın anlattığına göre ikizi ...nin kafasını sinir krizi anında annesinin kapının camına çarptığını, çocuklara şiddet uyguladığını, taraflar arasındaki anlaşmazlığın esas nedeninin davacının lüks hayat yaşama isteği olduğunu belirterek dava sonucu doğacak diğer haklarını talep etme hakları saklı kalmak kaydıyla davanın boşanma yönünden kısmen kabulüne, diğer talepler yönünden ise reddine, tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetin babaya verilmesine, müşterek çocuklar için ayrı ayrı aylık 500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

Mahkemenin 17.02.2020 tarih ve 2018/399 Esas, 2020/99 Karar sayılı kararı ile; davalı erkeğin eşine kötü davrandığı ve hakaret ettiği, eşini evden kovduğu, davacı kadının da eşini sevmediği, istemediği, eşinin işinden utandığını söylediği, bu nedenlerle taraflar arasında yaşanan olumsuz olaylar nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, ortak hayatın çekilmez hale geldiği, bu aşamadan sonra da tarafların bir araya gelerek evlilik birliğini sürdürmelerinin imkansız olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu gerekçesi ile davanın kabulü ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuklardan ...'ın velâyetinin babaya, Semire ve ...'nin velâyetlerinin anneye verilmesine, davacı kadın için aylık 300,00 TL tedbir, 400,00 TL yoksulluk nafakasına, ortak çocuklar Semire ve ... için ayrı ayrı aylık 200,00 TL tedbir, 300,00 TL iştirak nafakasına, davacı kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

B.Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı vekili; ortak çocukların velâyetinin davalı babaya verilmemesi, davacı kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile ortak çocuklar için verilen iştirak nafakasının makul bir miktar olacak şekilde yeniden belirlenmesi ve davalı baba yanında bulunan ortak çocuk ... için iştirak nafakası verilmesi yönlerinden istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2021 tarih 2020/1253 Esas, 2021/1751 Karar sayılı kararı ile: istinaf başvurusunun kabulüne, 4721 sayılı Kanun'ın 405 inci maddesine göre, tarafların vesayet altına alınmalarının gerekip gerekmediğinin araştırılması gerektiği gerekçesi ile kararın esası ve diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin; Kahramanmaraş 2.Aile Mahkemesi'nin 17.02.2020 tarih, 2018/399 Esas 2020/99 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, dosyanın Mahkemesine iadesine karar verilmiştir

C.İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı kadın tanıklarının beyanlarında davalı erkeğin, kadını aşağıladığı ve hakaret ettiğine dair beyanları var ise de somut örnek verilmediği, tarih bilgisinin de bulunmadığı, davalı erkeğin, davacı kadının aldıklarını başına kalktığı beyan edilmiş ise de bundan sonra tarafların bir araya geldiği, davacı kadın ses kaydı deliline dayanmış ise de, bu ses kaydının alınmasında davalı erkeğin haberi olmaksızın, rızası dışında alındığı, davalı erkeğin ses kaydını kabul etmediği, kaldı ki hukuka aykırı delil olduğu ayrıca davacı kadının ve tanık beyanına göre de bu alınan ses kaydından sonra tarafların bir araya geldikleri, davalı erkeğin kusuru varsa bile davacı kadının bu kusurları affetmiş sayılacağı, bu nedenle davalı erkeğe kusur izafe edilemeyeceği, ayrıca davacı kadının sürekli davalı eşinin işinden utandığını, çocukları evlendiğinde de dünürlerine mahçup olacağını beyan ettiği, eşini küçümsediği, evden kendisinin ayrıldığı, davacı kadının kendisinin kusurlu olduğu ve kendi kusuru ile boşanmaya karar verilemeyeceği gerekçesi ile davacı kadının davasının reddine, halen anne yanında kalan ortak çocuklar 2008 d.lu ... ve 2006 d.lu Semire ile davalı baba arasında kişisel münasebetlerinin tesis ve devamına, halen baba yanında kalan ortak çocuk 2006 d.lu ... ile davacı anne ile kişisel münasebetlerinin tesis ve devamına, davacı kadın yararına 04.06.2018 dava tarihinden aylık 300,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 28.02.2022 tarihi itibari ile aylık 200,00 TL artırılarak 500,00 TL ye yükseltilmesine, ortak çocuklar Semire ve ... yararına ayrı ayrı takdir edilen 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihi olan 28.02.2022 tarihi itibari ile aylık 100,00 TL artırılarak 300,00 TL ye yükseltilmesine, davalı erketen alınarak davacı kadına karar kesinleşinceye kadar ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, halen baba yanında kalan ortak çocuk 2006 d.lu ... yararına dava tarihi olan 04.06.2018 den itibaren aylık takdiren 100,00 TL tedbir nafakasının davacı kadından alınarak ortak çocuk yararına kullanılmak üzere davalı babaya verilmesine, karar kesinleşinceye kadar devamına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili, müvekkilinin kötü söz, tehdit, hakaret, küfür, fiziksel şiddet ve tehdide maruz kaldığı ve evden eşi tarafından kovulduğunu, tüm bu hususların ses kaydı ve ses kaydını dinleyen tanıkların beyanları ile açık olduğunu, yine tanıklarının davalı ekeğin hakaretini ortak çocuklardan duyduğunu söylediğini, ses kaydının çocuk tarafından alındığını, delil olarak sayılması gerektiğini, tarafların tekrar bir araya gelme ile affın gerçekleşmediğini, müvekkilinin bu yönde bir beyan ya da yaşam kurduğuna ilişkin söylemi olmadığını, birlikteliğin iki, üç gün deneme amaçlı gerçekleştiğini, bu sürede tüm kusurların affedilmiş sayılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin düzenli bir geliri olmadığını ve ekonomik koşullara ve hakkaniyete uygun iştirak ve yoksulluk nafakası belirlenmesi ve davalı erkek yanında kalan ortak çocuk için aleyhe verilen iştirak nafakasının kaldırılması gerektiğini beyan ederek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması, davanın kabulüne karar verilmesi istemiyle istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin21/09/2022 tarih ve 2022/1830 Esas, 2022/2190 Karar sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesinin delil değerlendirmesi ve özellikle tanık Yılmaz Torun'un beyanı dikkate alındığında, davacı kadının davasını ispat edemediği, Mahkeme gerekçesinin doğru olduğu, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin (1) inci fıkrasının (b) bendinin (1) inci alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, müvekkilinin kötü söz, tehdit, hakaret, küfür, fiziksel şiddet ve tehdide maruz kaldığı ve evden eşi tarafından kovulduğunu, tüm bu hususların ses kaydı ve ses kaydını dinleyen tanıkların beyanları ile açık olduğunu, yine tanıklarının davalı erkeğin hakaretini ortak çocuklardan duyduğunu söylediğini, ses kaydının çocuk tarafından alındığını, delil olarak sayılması gerektiğini, tarafların tekrar bir araya gelme ile affın gerçekleşmediğini, müvekkilinin bu yönde bir beyan ya da yaşam kurduğuna ilişkin söylemi olmadığını, birlikteliğin iki, üç gün deneme amaçlı gerçekleştiğini, bu sürede tüm kusurların affedilmiş sayılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkilinin düzenli bir geliri olmadığını ve ekonomik koşullara ve hakkaniyete uygun iştirak ve yoksulluk nafakası belirlenmesi ve davalı erkek yanında kalan ortak çocuk için aleyhe verilen iştirak nafakasının kaldırılması gerektiğini beyan ederek, kararının usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; davanın reddi, boşanma, kusur belirlemesi, iştirak ve yoksullluk nafakası, miktarları ile maddî ve manevî tazminat yönlerinden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasındaki boşanma davasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte davalı erkekten kaynaklanan bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, davanın ve fer'î taleplerin kabulü koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, tedbir nafakasının miktarları ile tarafların usuli kazanılmış haklarına aykırı karar verilip verilmediği noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un 4 üncü maddesi, 166 ncı maddesinin birinci fıkrası ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi,174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci maddesi, 182 nci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 50 nci ve 51 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragraf kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3.6100 sayılı Kanun'un 355 inci maddesinde istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak, bölge adliye mahkemesince kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bunu resen gözeteceği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer'îlerine karar verildiği, kararın davalı vekili tarafından yalnızca boşanmanın fer'îleri yönünden istinaf edildiği, diğer bir deyiş ile boşanma hükmünün istinaf edilmediği, Bölge Adliye Mahkemesince, 4721 sayılı Kanun'ın 405 inci maddesine göre, tarafların vesayet altına alınmalarının gerekip gerekmediğinin araştırılması gerektiği gerekçesi ile Mahkeme kararının kaldırıldığı ve dosyanın Mahkemesine iadesine karar verildiği, gönderme sonrası İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan vesayet araştırmasına göre tarafların taraf ehliyetinin bulunduğunun tespit tespit edildiği görülmüştür. Bu hale göre İlk Derece Mahkemesinin ilk kararı ile verilen boşanma hükmünün taraflarca istinaf edilmemesi üzerine kesinleştiği anlaşılmaktadır. Mahkemece gönderme kararı üzerine yapılan yargılamada, yukarıda açıklanan husus dikkate alınarak, Mahkemenin ilk kararı ile verilen boşanma hükmü taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden, davacı kadın yararına usuli kazanılmış hak oluşmuş olup boşanma talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, kadının davasının tümüyle reddine karar verilmesi hatalı olup, kararın bu gerekçeyle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının boşanma talebinin reddi yönünden ORTADAN KALDIRILMASINA,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının boşanma talebinin reddi yönünden BOZULMASINA,

3.Davacı vekilinin bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu bölümlerinin 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.