Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9830 E. 2023/609 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşılıklı boşanma davasında, boşanmaya sebep olan kusurun kimde olduğu, velayet, nafaka ve tazminat taleplerinin hukuka uygunluğu uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, dosyadaki deliller ve uygulanması gereken maddi hukuk kuralları ile 6100 sayılı HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gözetilerek temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına hükmedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı- karşı davalı kadının davasının reddine, davalı- karşı davacı erkeğin davasının kabulüne karar verilmiştir.

Kararın her iki tarafça istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kısmen kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı her iki tarafça temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı- karşı davalı kadın vekili dava dilekçesinde özetle; erkeğin eşine karşı ilgisiz ve sorumsuz tavırlar sergilediğini, tarafların evlilikleri süresince erkeğin anne ve babasıyla aynı binada altlı üslü beraber yaşadıklarını, erkek eşin anne ve babası ile aralarında problemler yaşandığını, eşinin sürekli kendisini maddî ve manevî açıdan kısıtladığını, hamile iken eşi tarafından baba evine bırakıldığını, doğuma dahi gelmediğini, müşterek çocuğun 1,5 aylıkken rahatsızlandığını, davalının bu durumdan haberdar olmasına rağmen hiç bir şekilde kendileriyle ilgilenmediğini, davalının evlilik birliği süresince evlilik birliğinin gerektirdiği özen ve yükümlülüklere aykırı davrandığını iddia ederek, tarafların evlilik birliğinin sarsılması nedeni ile boşanmalarına karar verilmesini, müşterek çocuğun velâyetinin anneye verilmesini, çeyiz eşyalarının ve müvekkiline ait özel eşyalarının aynen verilmesini, kendisi için aylık 1.000,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası, müşterek çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakası verilmesini ve yararına 50.000,00 TL maddî, 50.000,00 TL manevî tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı karşı davacı erkek vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; kadının ortak konutu üç kez terk ettiğini, hamile olduğunu başkalarından öğrendiğini, doğum yaklaştığında her gün aradığını, doğum yerini ve doğumun tarihini öğrenmeye çalıştığını, davacı- karşı davalı kadının evi terk ettiğinde bileziklerini yanında götürdüğünü, evi terk etmeyi alışkanlık haline getiren davacıya ... 5 inci Noterliği'nin 16.10.2018 tarih ve 34559 yevmiye sayısı ile eve dönmesi için ihtarname gönderilerek eve dönmesinin sağlanmaya çalışıldığını, kadının çekirdek aile bilincini edinemediğini, bir takım ruhsal sorunlarının olduğunu, yemek yapmadığını, annesinin hazırladığı yemekleri yediğini, eşine ilgi göstermediğini, birlik görevlerini yapmadığını iddia ederek, velâyetin anneye verilmesine itirazlarının olmadığını, çocuk için belirlenecek makul bir nafakanın ödeneceğini belirterek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile erkeğin af veya en azından hoşgörüye yönelik bir yaklaşımda bulunduğu, davalı karşı davacının herhangi bir kusuru yokken ayrı yaşama hususunda kadının haklı bir sebebi bulunmadığı, bu nedenle kadının evliliğin taraflara yüklediği ortak yaşam yükümlülüğüne aykırı davranarak tam kusurlu olduğu gerekçesi ile davacı karşı davalı kadının davasının reddine, ziynet eşyası talebinin tefrikine, erkeğin karşı davasının kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, kadın için takdir edilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 350,00 TL artırılarak aylık 600,00 TL’ye çıkarılmasına, ortak çocuğun velâyetinin anneye verilmesine, karar tarihi itibariyle üç yaşını dolduran müşterek çocuk ile baba arasında hafta sonları hariç diğer tarihlerde yatılı olacak şekilde kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için takdir edilen aylık 150,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 350,00 TL artırılarak aylık 500,00 TL’ye çıkarılmasına ve karar kesinleşinceye kadar devamına, kararın kesinleşmesinden itibaren aylık 500,00 TL iştirak nafakasının davalı karşı davacıdan alınarak çocuğa harcanmak üzere davacı karşı davalıya verilmesine karar verilmiştir

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; kendi davasının kabulüne, karşı davanın ise reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmek suretiyle her iki dava yönünden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı- karşı davacı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müşterek çocukla baba arasında kurulan şahsi ilişki süresinin yetersiz olduğunu, boşanmaya neden olan olaylarda kusurlu kabul edilen kadın için tedbir nafakası takdir edilmesi doğru olmadığı gibi tedbir nafakası miktarının da fahiş olduğunu beyan etmek suretiyle belirtilen yönlerden kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, fiili ayrılık dönemi içerisinde erkeğin kadına eve dön ihtarı çektiği, terk ihtarının 16.10.2018 tarihli olduğu, bu tarihte dava tarihi olan 07.11.2018 tarihine kadar olan süreçte kadına isnadı mümkün herhangi bir kusurlu davranışın ispatlanamadığı, erkeğin davasının reddi gerektiği, erkeğin ise bağımsız konut temin etmediği gibi hamilelik ve doğum sürecinde de eşiyle ilgilenmediğinin anlaşıldığı, birliğin temelinden sarsılmasında erkeğin tam kusurlu olduğu, 4721 sayılı Kanun'un 174 üncü ve 175 inci maddesi uyarınca kadın yararına yoksulluk nafakası ve tazminat verilmesi koşullarının gerçekleştiği, iştirak nafakası miktarının az olduğu, çocuk ile baba arasında hafta sonlarıda yatılı ilişki kurulmasında sakınca bulunmayacağı gerekçesi ile kadının kendi davasının reddi ve karşı davanın kabulüne yönelik istinaf isteminin kabulüne, maddî ve manevî tazminat, yoksulluk ve iştirak nafakasına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, diğer yönlere ilişkin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine, erkeğin çocuk ile baba arasında hafta sonları kurulan şahsi ilişkinin yatılı olması gerektiğine ilişkin istinaf talebinin kabulüne fazlaya ve tedbir nafakası takdirine ilişkin istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve kadının davasının kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, çocuğun velâyetinin anneye verilmesine baba ile hafta sonlarıda yatılı olacak şekilde yatılı kişisel ilişki tesisine, çocuk için karar tarihinden aylık 500,00 TL tedbir, 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın için 10.06.2021 tarihinden itibaren aylık 600,00 TL tedbir nafakasına, aylık 750,00 TL'den 2 yıllık 18.000,00 TL toptan yoksulluk nafakasına, 25.000,00 TL maddî, 20.000,00 TL manevî tazminata erkek tarafından açılan karşı davanın reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı- karşı davalı kadın vekili temyiz dilekçesinde özetle; kadın yararına hükmolunan tazminat miktarlarının az olduğunu, yoksulluk nafakasının iki yıl ile sınırlanarak toplu verilmesi ve miktarının hakkaniyete uygun olmadığını, çocuk ile baba arasında kurulan kişisel ilişkinin süresinin çocuğun yaşının küçüklüğü anneye bağımlı dönemde olması dikkate alınarak azaltılması gerektiğini, çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakasının ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak olduğunu belirterek; yararına hükmolunan tazminat ve yoksulluk nafakası miktarı, yoksulluk nafakasının toptan hükmolunmasını, çocuk yararına hükmolunan iştirak nafakası miktarı ve kişisel ilişki süresi yönlerinden temyiz talebinde bulunmuştur.

2.Davalı- karşı davacı erkek vekili ise temyiz dilekçesinde özetle; asıl kusurlu olanın kadın olduğunu, çocukla kurulan kişisel ilişkinin genişletilmesi, özel günlerde ve yaz tatili boyunca 31 Temmuza kadar baba yanında olması yönünde hüküm kurulması gerektiğini, kadının genç olup çalışabileceği yoksulluk nafakası şartlarının oluşmadığını, tazminatların reddi gerektiğini, ya da nafaka ve tazminatların makul seviyeye çekilmesinin uygun olacağını belirterek; kendi davasının reddi, kadının davasının kabulü yönlerinden temyiz talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamında imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, kadının ve erkeğin davasının kabulü, kadın yararına hükmedilen tazminat ve yoksulluk nafakası verilmesi şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği, miktarlarının uygun olup olmadığı baba ile çocuk arasında kurulan kişisel ilişki süresinin yeterli olup olmadığı, noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 166 ncı maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 169 uncu maddesi, 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası, 175 inci, 176 ncı, 182 nci ve 330 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.