Logo

2. Hukuk Dairesi2022/9858 E. 2023/1297 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davasında, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi, velayet, tedbir nafakası, iştirak nafakası ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarlarının tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, deliller, uygulanabilir hukuk kuralları, hukuki ilişkinin nitelendirilmesi, dava şartları, yargılama ve ispat kuralları ile dosyadaki tüm belgeler birlikte değerlendirilerek, yerel mahkeme kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun reddine ve ilk derece mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki boşanma ve nafaka davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı davalı erkek vekili tarafından kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden, davalı davacı kadın vekili tarafından kusur belirlemesi ve nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle yapılan ön inceleme sonucunda miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar ve bu kararların fer'îlerine dair hükümlere karşı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz.Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre kadının birleşen nafaka davasında hüküm altına alınan ve temyize konu edilen tedbir nafakalarının bir yıllık toplam miktar 20.400,00 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenlerle tarafların birleşen nafaka davasında tedbir nafakalarına ve buna bağlı yargılama gideri ve vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

Tarafların reddedilen yön dışında gerekli şartları taşıdığı anlaşılan diğer temyiz itirazlarına yönelik temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı davalı erkek vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı kadının müvekkiline sürekli bağırdığını, başka bir erkek ile olağan dışı telefon görüşmesi yapmak sureti ile güven sarsıcı davranışlarda bulunduğunu, müvekkili tarafından bu durum sorulduğunda davalı kadının başka bir erkekle görüştüğünü itiraf ettiğini, davalı kadının uzun yıllardır ilgisiz olduğunu, müvekkilini evden kovduğunu iddia ederek tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, müşterek çocukların velâyetinin annelerine verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2.Davacı davalı erkek vekili birleşen nafaka davasında cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın yersiz ve haksız olduğunu, çocuklarına ve eşine özverili ve sadakatli davrandığını, asıl kusurun davalı davacı kadında olduğunu ve ayrı yaşamakta haklı olmadığını, nafaka isteminin haksız olduğunu beyan ederek, davanın reddini savunmuştur.

II. CEVAP

1.Davalı davacı kadın vekili boşanma davasında cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın dava dilekçesinde iddia ettiği hususların gerçeği yansıtmadığını, davacı erkeğin kendi kusuru nedeni ile evi terk ettiğini, başka bir bayanla aynı evde yaşamak sureti ile sadakatsiz olduğunu, ortak eve ve çocuklara bakmadığını iddia ederek, ortak çocukların velâyetinin müvekkiline verilmesine, ortak çocuklar için aylık 1.000'er TL tedbir ve iştirak nafakasına, müvekkili yararına aylık 1.000,00 tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir.

2.Davalı davacı kadın vekili birleşen tedbir nafakası dava dilekçesinde özetle; davalı davacı erkeğin maaşını bilgisi dışında harcadığını, evin geçimini sağlamadığını, müvekkiline ve çocuklara gereği gibi bakmadığını iddia ederek, 4721 sayılı Kanun'un 197 inci maddesi uyarınca müvekkili yararına aylık 1.500,00, ortak çocuklar için de aylık 500'er TL tedbir nafakasına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı erkek tarafından kullanılan hat ile ... arasında ilk görüşme 04.09.2017, son görüşme 24.07.2019 tarihinde olmak üzere 1000'den fazla görüşme kaydının olduğu, söz konusu görüşmelerin davacı erkek ve duygusal birlikteliği inkar eden tanık tarafından açıklanamadığı, davalı kadının, erkeğin affedildiğini beyan ettiği tarihten sonra da görüşmelerin devam ettiği, aynı şekilde davalı kadın tarafından kullanılan hat ile ... tarafından kullanıldığı kolluk araştırması ve ilgilinin beyanı ile anlaşılan hat arasında ilk görüşme 01.11.2018 son görüşme 30.06.2019 tarihlerinde olacak şekilde 255 görüşmenin mevcut olduğu, özellikle 2018 aralık ayından sonra hemen hemen her gün görüşmeler yapıldığı, ayrıca tanık ...'nin , ... ile davalı kadını birlikte gördüğüne ilişkin beyanları ile tanık ...'nin kadının kendisine "hata yaptım konuştum" dediğine yönelik beyanlarının mevcut olduğu, aynı şekilde erkeğin ... ile ilişkisine ilişkin tanıklar ... ve ...'ın beyanlarının olduğu, tarafların her ikisinin de güven sarsıcı davranışlarda bulunduğu, tanıklar ..., ...ve ... Ş.'nin davalı erkeğin müşterek konutun giderlerini ekonomik gücü oranında yeterince karşılamadığı, eşine ve ailesine ilgisiz davrandığı yönünde beyanda bulundukları gözetilerek söz konusu iddianın ispatlandığı sonucuna ulaşıldığı, gerekçesi ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davacı davalı erkeğin daha fazla kusurlu olduğunun kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca boşanmalarına, davacı erkeğin aylık 5.000,00 TL'nin üzerinde gelir elde ettiği, davalının gelirinin olmadığı, çocukların yaşı, ihtiyaçları, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek müşterek çocuklar lehine kullanılmak üzere; müşterek çocuklar ... için aylık 400,00 TL, ... için aylık 400,00 TL ... için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, davalı davacı kadının düzenli gelirinin olmadığı nazara alınarak, davalı davacı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, davalı davacı kadının birleşen nafaka davasının kısmen kabulü ile tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere müşterek çocuklar ... için aylık 400,00 TL, ... için aylık 400,00 TL ... için aylık 400,00 TL, davalı davacı kadın yararına aylık 500,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı-davalı erkek vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin birliğin temelinden sarsılmasında kusurunun bulunmadığını, asıl kusurlu olanın davalı davacı kadın olduğunu, davalı davacı kadının tanık anlatımlarının yanlı, hep bir ağızdan söylenmiş olduğunu, müvekkili hakkındaki iddiaların haksız ve yersiz olduğunu, davalı davacı kadının pastanede çalıştığını ve gelirinin iyi olduğunu, nafakaların kaldırılması gerektiği, aksi durumda indirilmesi gerektiği, davalı davacı kadının davasının reddi gerektiği, müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek, kadının birleşen nafaka davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafakalar, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2.Davalı-davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin başka bir erkek ile ilişkisi olduğu iddia edilmesine rağmen zina sebebine dayalı boşanma davası açılmadığını, bu iddianın ancak 4721 sayılı Kanun'un 161 inci maddesi kapsamında ileri sürülebileceği, ... isimli şahsın aranmasının müvekkilinin babasının boya işinden kaynaklandığını, sadakatsiz olanın davacı erkek olduğunu, 2017 yılından beri müvekkilini aldattığını, halen müvekkilini aldatmaya devam ettiğini, karşı tarafın Birsen isimli bir kadınla birlikte yaşamaya başladığını, müvekkilinin evlilik nedeni ile maddî ve manevî zarar gördüğünü, erkeğin çocuklarını ve eşini arayıp sormadığını belirterek, kusur belirlemesi ve nafakaların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların İlk Derece Mahkemesince kabul edilen kusurlarının gerçekleştiği, boşanmaya neden olan olaylarda erkeğin ağır kusurlu, kadının da az kusurlu olduğunun anlaşılması karşısında davanın kabulü ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi uyarınca tarafların boşanmalarına, birleşen nafaka davasının kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı gibi boşanmaya neden olan olaylarda ağır kusurlu olmadığı anlaşılan, düzenli ve yeterli geliri bulunmayan, bu anlamda boşanma ile birlikte yoksulluğa düşeceği anlaşılan kadın lehine tedbir, yoksulluk nafakası takdir edilmesinde de usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, tarafların evlilik süresi, tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, nafakanın niteliğine ve günün ekonomik koşullarına göre, İlk Derece Mahkemesince kadın ve müşterek çocuklar lehine takdir edilen tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakası miktarlarının makul olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı-davalı erkek vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçelerinde ileri sürülen sebepler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

2.Davalı-davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararının hatalı olduğu belirtilerek istinaf dilekçelerinde ileri sürülen gerekçeler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur belirlemesi ile velâyeti anneye verilen ortak çocuk yararına boşanma davasında hüküm altına alınan tedbir ve iştirak nafakası ile davalı karşı davacı kadın yararına boşanma davasında hüküm altına alınan tedbir ve yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı ve miktarları noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesi, 169 uncu maddesi, 175 inci maddesi ve 182 inci maddesi, 327 inci maddesi, 328 inci maddesi, 330 uncu maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 352 nci maddesi, 366 ncı maddesi, 361 inci maddesi, 362 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 inci maddesi, 371 inci maddesi.

3.Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Taraf vekillerinin kadının birleşen tedbir nafakası davasına ve buna bağlı yargılama gideri ve vekâlet ücretine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2.Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.03.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.